28 Ağustos 2011

KALPLİ BAYRAM TATLISI



Bir Ramazanın daha sonuna geldik. Rabbim tüm oruçları, duaları, ibadetleri kabul etsin inşallah ve hayırlısıyla gelen senenin Ramazanına ulaştırsın.

Bayram demek tatlı demek, tatlı konuşmaktır. Mutfak Dilinin de tatlısı olsun dedim daha önceden tarifini aldığım tatlıya farklı şekil ve isim vererek yaptım. Çıtır çıtır bir tatlı oldu. 
Tatlının diger  ismi çiçek tatlısı. Tarifi sevgili Gülay hanımın sitesinden almıştım.
Yalnız şunu söyleyeyim bu malzemeden 2 tepsi tatlı çıkıyor. Bu değil ev halkına. misafire, tüm sülaleye yeter  her halde. 
Denemek gerek.



 Hamur Malzemeleri;

250 gr yani 1 paket tereyağı ve ya margarin
1,5 yemek kaşığı yoğurt
2 adet yumurta
1 çay bardağı sıvı yağ
1 yemek kaşığı sirke ve ya 2 yemek kaşığı limon suyu
1 paket kabartma tozu
aldığı kadar un.

İki ayrı bölümü birleştirmek için;

1 yumurta akı ( sarısını da ayırın üzerine sürmek için)


 Üzerine;

1 yumurta sarısı ( akını ayırdığımız yumurtanın sarısı)
iri çekilmiş ceviz ve ya antep fıstığı ya da  evde olanlardan her hangi birisi; fındık, badem, kaju ve sair..


Şerbeti için;

3 su bardagı şeker
4 su bardağı su
1 paket vanilya



Hazırlanması; 

1. Önce su  ve şekeri tencerede kaynatıyoruz. Kaynamaya başlayan şerbete vanilya ilave ederek 10 dakika daha kaynatıp ocağı kapatıyoruz. Soğuması için bir kenara koyuyoruz.
2. Yumuşamış tereyağını, 2 adet yumurta, 1 yemek kaşığı sirke (ve ya limon suyunu),  1 çay bardağı sıvı yağını,
1 yemek kaşığı yoğurdu, 1 paket kabartma tozunu, birlikte karıştırıyoruz. Unu yavaş yavaş ilave ederek ele yapışmayan, sert olmayan, hafif yumuşak hamur elde edene kadar yoğuruyoruz.
3. Tezgahın üzerine hafif un serpiyoruz. Hamurdan bir bölüm alıp merdaneyle açıyoruz. Hamurun kalınlığı her halde resimlerden anlaşılır. Ne ince, ne kalın olacak.
Hamur çabuk dağılan hamur olduğu için merdaneyle açarken sürekli üzerinden elimizle de bastırıp parçalanmak isteyen bölümleri yapıştırıyoruz..



4.  Kalpli kurabiye kesme kalıbıyla kesiyoruz. Kesme işlemi şöyle olacak; 10 adet kesiyoruz, bunun 5 tanesinin ortasını da küçük kalp kalıbıyla kesip çıkarıyoruz.(Resim denemelik olan resimler normalde kalpli kestim hepsini  Bazılarına farklı şekil verdim. Bu onlardan birisi)



5. Daha sonra ortasını çıkardığımız, boşluk oluşturduğumuz kısmı kesilmemiş kısmın üzerine yerleştiriyoruz ama alt kısma yumurta akı sürmeyi unutmuyoruz.Hamur bitinceye kadar bu işlemi uyguluyoruz.

6. Yumurtanın sarısını tatlının üzerine çekiyoruz. Ortasına iri çekilmiş ceviz ve ya fıstık koyuyoruz.  Bunlar yoksa evde olanlardan; fındık. badem, kaju, ve sair ekleyebilirsiniz.




7. 200 derecede önceden ısıtılmış  fırında çok değil hafif kızarana kadar pişiriyoruz. ( fırın ayarı F olan arkadaşlar özellikle Amerika da yaşayan arkadaşların fırın ayarı  350-370 F omalıdır)
8. Kızardıktan sonra fırından alıyoruz ve önceden hazırlamış olduğumuz soğumuş şerbeti kaşık yardımıyla yavaş yavaş ekliyoruz.  Dikkat edin ceviz olan bölüme çok dökmeyin yoksa cevizler dışarı akıyor.
Üzerine örtü ve ya alüminyum folyo örtüyoruz ve ya fırına koyuyoruz  ki sıcaklık içinde kalsın ve şerbet daha iyi çeksin.


 Not: hamuru kesmek için kesinlikle iki kesme kalıbı kullanıyoruz. Biri büyük kalp kalıbı, bir tanesi de küçük kalp kalıbı.  Büyük kalıp tatlının alt kısmını  tüm olarak kesmek için , küçük olan da üst kısma koyacağımız bölümün ortasında boşluk oluşturmak için kullanılacak. Bu işlemi her hangi bir kalıpla yapabilirsiniz. Kalp, çiçek, üçgen, yıldız ve s...

 Mesela; Kalpli kalıpların ortasını küçük kalple kesmek istedim ama küçük kalp daha büyük olduğu için istediğim ölcüde kesilmedi. O yüzden evde olan kalbe benzer küçük yaprak şeklini kullandım. ( alttaki ilk resimde olduğu gibi)
Yıldız kalıbının ortasındaki boşluğu oluşturmak için  krem sıkma torbasının ağzına yerleştirilen küçük halkayı kullandım. ( alttaki 2.resimde olduğu gibi)

Ya da evde her hangi bir kalıp yoksa bunun için endişe etmeyin. Küçük çay bardağı ile kesin sonra pet şişenin ya da küçük ilaç şişesinin kapağıyla üste konulacak kısımın ortasını kesip çıkarın ( resim 3 de olduğu gibi)

Yani Mutfakta çareler bitmez. Resimler inşallah yardımcı olmuştur bu konuda.
Kolay gelsin ve Afiyet şeker olsun!
İyi Bayramlar!






26 Ağustos 2011

HAYIRLI GECELER !



Bu gecedir affı arayanların gecesi..
Bu gecedir elleri göklere uzanan gunahkar, aciz kalplerin gecesi.
Bu gecedir gözlerde yaş, dilde dua sızlayan biz gariblerin gecesi...
Bu gecedir sırrını sesizce söyleyip çare diye yalvarmanın gecesi...
Bu gecedir " Senden başkasına gidemedim, gitmedim, gönderme "Ya Rabbi" diye şehadet getirmenin gecesi...
Bu gecedir tüm dertleri, tasayı, hastalıgı, perışanlıgı, üzüntüyü, caresizliği,  günahları, dilekleri, arzuları, istekleri bir kutuya koyup Tevekkül kapısına bırakıp, kapının tokmağını göz yaşıyla, sesizce çalıp,
yalnızca
" SEN SEN SEN" diyerek ayrılmanın zamanı...
Bu gece bin ayın hayırlısı, on iki ayın en güzeli, 365 günün en özeli...
Bu gece bir birimize dua etmenin, Amin demenin vakti...
Hayırlı geçeler....



25 Ağustos 2011

BEŞAMEL SOSLU, KAŞARLI, KIYMA KAVURMALI PATATES PÜRESİ


Bu kadar uzun ismin tadı güzel olmalıydı. Olmuştu da. Sade patates püresi nereden nereye gelmişti.
Hatta ilk yaptığımda ogluşum " Anne sadece patates püresi yapsan olmaz mı?
Mahvetmişsin güzelim patates püresini" demişti ama ikinci defa yaptığımda
" Tamam itiraf ediyorum çok çok güzel olmuş" dedi.

Evet yemeyin tarifine geçmeden önce bir haftada olanları yazayım. Zaten yazmasam kabahat olur. Ben ve konuşmamak kesinlikle inanmıyorum :))

Ne yaptık, şükürler olsun iftar sofraları hazırladık, davetlere gittik, yemek yapıp resim çektik bol bol, ingilizce kursuna 2 haftalık verdiğimiz ara bitti ve yeniden yazıldım ve de bir az yüksek seviyeye.Yani anlaşılan bu senede yoğun tempolu dönem geçecek.

Rabbim başka sıkıntı vermesin ben memnunum okumaktan.Çünkü kendimi öğrenci olarak görmek zevkli geliyor ve o doyamadığım Üniversite yıllarındaymışım gibi, koridorda derse çalışan, elinde kitaplarla bekleyen öğrenci görmek çok güzel. Ve ben kendimi hala deli dolu kararlar veren 20 yaşında bir genç gibi,  derslerden sıkılan sınıfa esprili laflar söyleyerek şenlendirmeye çalışan  yaramaz öğrenci gibi hissederek inanılmaz zevk alıyorum.

Okumak, bir hedef için uğraşmak gerçekten çok zevkli.  Bazen yoruluyorum, bunalıyorum ama sonra öğrendiklerimi konuşmada kullanınca zevk alıyorum ve İşte bu benim hayalim, istediğim, hedefim, zahmetimin sonucu diyorum..

Sonra neler oldu;  Amerika da, Teksas da,  dışarıda yaklaşık 70 gündür devam eden 42 derece sıcaklara rağmen 2011 yılının  ders yılı bu hafta pazartesi başladı.
Yani  22/08/2011 in  Ders yılı.

Yazın tembelliğine, sabah saat 11 de 12 de uyanmakta zorluk çeken bizim bücürler, şimdi mecburen sabah saat 6 da kalkıyorlar. Çünkü burada okullar saat 8 de başlıyor ve hazırlanmak, kahvaltı yapmak, arabaya binip gitmek derken saat 7 oluyor.

Ayrıca  babanın okuldaki görevinden dolayı bir az daha erken giden mağdurlar kategorisine de dahil  benim tatlı bücürlerim. O yüzden de erken kalkıyoruz. Evden en geç saat 7 de çıkmak zorundalar.İyi olan Amerikada hayat erken başlıyor ve erken bitiyor.

Evet tarif kolay ve zahmetsiz. Bazen zahmetli olmasını isterseniz kıymaya benim gibi közlenmiş patlıcan ekleyerek Hünkar beğendiğe benzer yemek yapabilirsiniz.

Resimde çok kolay bir şekilde patlıcanların çekirdeklerini görebilirsiniz ama bu tarif o tarif değil.
Aşağıda  not geçeceğim patlıcanlı yapmak isteyenler için
  

BEŞAMEL SOSLU, KIYMALI KAVURMALI PATATES PÜRESİ Tarifi;


Kıyma Kavurması için :

  • 500 gr kıyma
  • 1 yemek kaşığı domates salçası veya 2 adet büyük boy domates
  • 1 adet  büyük boy soğan
  • sıvı yağ 
  • tuz, karabiber, kimyon, kuru reyhan

Püresi için:

  • 5 adet büyük boy patates
  • 1,5 bardak süt
  • 100 gr kaşar peyniri 
  • 2 yemek kaşığı tereyağı (yaklaşık 50 gr oluyor)
  • 1 yemek kaşığı un
  •  tuz, karabiber



 Patates Püresinin Hazırlanması:


  •  Patatesler haşlanır kavukları soyulur, sıcak sıcak çatalla veya patates eziciyle püre haline getirilir.
  • Tereyağı tencerede eritilip üzerine 1 yemek kaşığı un ilave edilir. Un kokusu gidene kadar kavrulur, üzerine süt ilave edilip hızlıca karıştırılır. Un top top olmasın diye. Hafif koyulaşan sütlü karışıma patates püresi ilave edilir ve sürekli kaşığın arkasıyla ezilerek sütlü karışıma yedirilir.
  • Fazla koyu olmayan bir karışım elde edilir. Bu karışıma kaşar peynir eklenir ve peynir eriyince tuz, karabiber eklenip 2 dakika kadar ocakta tutulur, sonra ocaktan alınır.


Kıyma Kavurmasın hazırlanması: 


  • Tavaya sıvı yağ koyulur ( sıvı yağı siz kendiniz ayarlayın sanırım her kes bu kadar kıymanın ne kadar yağda pişeceğini biliyor. Ben göz kararı koyuyorum hatta çok koyuyorum çünkü yağlı seviyorum. Tahmini bu ölçek 4 yemek kaşığıdır.) soğanın kabukları soyulur ince doğranır yagda rengi hafif dönünceye kadar kavrulur. 
  • Kavrulan soğana kıyma ilave edilir. Orta kısıklıkta kıyma kendi suyunda pişirilir. Hafif sulu olan kıyma kavurmasına ister 1 yemek kaşığı dolusu domates salçası eklenir kavrulur, ister de 2 adet büyük boy domates rendelenip eklenir.
  • Hafif sulu olan kıymaya tuz, karabiber,kimyon, kuru reyhan eklenip karıştırılır, ocaktan alınır.
  • Servis yaparken önce patates püresinden koyulur tabağa, sonra üzerine kıyma dökülerek servis edilir.


 

Not: Daha öncede bahsetmiştim. Ben kıymaya ilave tat olsun diye ocakta patlıcan közledim: patlıcanları 4 yere böldüm ( çünkü çok büyüktü ince olanları 2 yere bölmeniz yeterli )  alüminyum folyoya sardım kabuklarıyla birlikte, sonra ocakta sağa sola çevirerek közledim,  kabuklarını soydum, doğradım ve kavrulan kıymaya ekledim o kadar. Farklı tat oldu. İsteyen deneyebilir.

Afiyet olsun !

18 Ağustos 2011

KAYISI REÇELİ

   
 
    Kayısı azerbaycan dilinde ərik demektir.
Okunuş şekli türkçede erik-tir.  Türkçede E harfi Azericede Ə harfinin karşılığıdır. E`nin başı aşağı dönmüş şekili Ə dir..
Reçel de mürebbe demektir.
Azerbaycanın bazı bölgelerinde kayısı olarak kullanılsa da genel adı eriktir kaysının.
Aslında kayısı azericede kayısının kurutulmuşuna deniliyor yani kuru kayısı. Taze olana da Erik deniliyor. Eriğe de azericede ALÇA deniliyor.
İki devlet bir millet denilir hep Azerbaycan la Türkiye ye. Öğledir de, zaten ama dil konusuna gelince durum bir az farklılaşıyor. Tabi ki Orta Aysa türkleri arasında türkceye en yakın olan dil Azericedir. Konuşulunca o kadar kolay anlaşılmasa da en azından ortak fikir ne olduğu belli oluyor. Anlaşılıyor diyorum ama ilk defa Azerbaycan`a gelenlerin ve Türkiye ye gidenlerin dil konusunda başlarına gelen olayları da hatırladıkça yüzümdeki tebessüm bire bin artıyor. İnşallah önümüzdeki günlerin birinde bu konuyla ilgili hatıralarımı burada paylaşmayı düşünüyorum. Okuduğunuz zaman sizlerde çok güleceksiniz.
O zaman iki millet bir devletin dilinin yakın ama farklı anlamları olduğunu göreceksiniz ve benim bu güne kadar en çok okunan " Gidiyorum Türkçe ve İngilizce öğrenmeye"  adlı yazıma bir daha hak vereceksiniz.

Şimdilik sadece bu meyveden  nasıl reçel yaptığımı yazmak istiyorum. Elbette Amerika"da olduğumu ve buradaki meyvelerin 100 de 90% nin hormonlu ve ilaçlı olduğunu nazara alırsak kayısı istediğim sonucu vermedi. İlk yaptığım zaman bildiğim dede babadan kalma usulu denedim. Kayısıları ikiye böldüm üzerine şeker ekledim, sulanması için 5-6 saat bekledim ve sonra pişirdim. Kaysılar suda şekerden önce eriyince kayısı reçeli değil, kayısı marmelatı oldu.

İkinci denemede anladım ki önce şerbetini yapmak gerek sonra kayısıları eklemek gerek. Bunun sonucuda pek iyi olmadı ama en azından kayısılar şerbetin içinde yarı baygın durmaya karar verdi.
İşte bildiğim ve denediğim kadarını da yazmak istedim.



Malzemeler:

1 kg kayısı
1 kg şeker
1tatlı kaşığı limon suyu

Hazırlanması; 

1. şekili:
Sert olan  kayısılar yıkanır ve ortadan ikiye bölünür ve çekirdekleri çıkarılır. Reçel yapılacak kabın içine koyulur. Üzerine 1 kg şeker eklenir, 5-6 saat veya bir geçe yani sulanıncaya kadar bekletilir. İyice sulanınca ocakta ilk önce yüksek ateşte 5 dakika, sonra orta ateşte üzerinin köpükleri alınarak pişirilir. Ocaktan almadan 5 dakika önce 1 tatlı kaşığı limon suyu eklenir ve 2 dakika daha kaynatılarak ocaktan alınır.  Limon suyu şekerlenmemesi ve uzun süre bozulmadan kalması için önemli. Reçel soğuduktan sonra kavanozlara doldurulup serin yerde muhafaza edilir.

2. şekili; 

Reçel yapılacak tencereye önce 1 kg şeker ve yarım su bardağı su eklenir ve kısık ateşte şeker şerbet haline gelene kadar eritilir. Bir taraftan kayısılar ikiye bölünür, çekirdekleri çıkarılır. Kaynamaya başlayan şerbet 2-3 dakika daha kaynadıktan sonra kayısılar eklenir. Kayısıları ezmeden ara sıra karıştırarak, üzerinin köpüklerini alarak pişirilir. Bu süreci siz kendiniz ayarlayın. Zaten kayısılar çabuk pişiyor, önemli olan onları fazla eritmeden pişirmek. O yüzden fazla eritmeden ocaktan almamız gerek. Limon suyunu eklemeyi unutmayın.
Reçel soğuduktan sonra kavanoza doldurulur kışın soğuk günlerinde sabah kahvaltısında tereyağıyla  ekmeğin üzerine sürülerek yenilir ya da Azerbaycanlılar gibi çay saatlerinde çayla afiyetle içilir.

Afiyet olsun !

17 Ağustos 2011

TOP KÖFTELİ, PATATESLİ, DOMATESLİ, BİBERLİ YEMEK

     


       Son zamanlarda  evde ne bulduysam yaptığım bir çok tarif var. Bakıyorum, lezzetsizde değil hiçbirisi. Ya ben oruç olduğum için bana lezzetli geliyor ya da gerçekten artık Mutfağın dilini sökmüşüm.
Bir tarif daha evde ne bulduysam yaptığım . Özel uğraşı istemeyen, çabuk yapılan, pilav ve cacıkla bir arada  çok çok lezzetli olan bir yemek.
 Tarifteki malzemelerde belli bir ölçü yok. Nedeni gelen misafirin sayısına göre ve ya evdeki aile başına göre  göz kararı artırılacak malzemeler olduğu için bilinen bir ölcü yok.

 

   Şimdi tarif yazalım.

 Malzemeler:

Kıyma
Kuru ekmek içi
orta boy soğan 

Patates
Yeşil biber
Domates
Sıvı yağ( köfteleri kızartmak için)
tuz, karabiber, kuru baharat ve ya taze nane, reyhan, maydanoz.
( tuz ve karabiber yerine hazır köfte harcı da kullanabilirsiniz.


Hazırlanması;

 1. Kıyma karıştırma kabına alınır. İçine kuru ekmek için ovulur. Soğan rendelenir. Tuz. karabiber, kuru baharat; nane, reyhan, dereotu, kekik, kimyon ne varsa hepsinden azcık eklenir ve elimizi suyla hafif ıslatarak hatta bir az su ilave edilerek köfte harcı yoğrulur.
2. Yoğrulan kıymadan fındık büyüklüğünde köfteler hazırlanır ve aralıklı olarak tabağa dizilir. 1 saat köfteler dinlenir sonra sıvı yağda her tarafı kızartılır.
3. Patateslerin kabukları soyulur, küp küp doğranır.
4. Doğranmış patatesler fırın kabına ve ya borcam`a alınır. Üzerine kızarmış köfteler dizilir.
5. Daha sonra domatesler küp küp doğranır,  yeşil biberler ince ince kıyılır ve eklenir.
6. Köfteye tuz eklediğimiz için karışıma bir az tuz ve karabiber serpiyoruz.
7. Fırına koymadan önce kabın üstünü alüminyum folyoyla kaplıyoruz.
8. 200C (fırını F olan arkadaşlar için bu ayar 350-370 dir) fırında 40 dakika pişiriyoruz. Sonra alüminyum folyoyu açıyoruz ve üst kısmın kızarması için en az 6-7 dakika fırında bekletiyoruz. Sonra fırından çıkarıyoruz.
Top köfteli yemek servis için hazırdır.

Afiyet olsun !

15 Ağustos 2011

ŞERBETLİ ve ŞERBETSİZ YOĞURT TATLISI

 

       Nerde görülmüş şerbetsiz yoğurt tatlısı. Tabi ki benim sitede. Mutfakta çareler tükenmezmiş. Kim demişse ağzına sağlık tam benim için söylemiş . Bir çok deneyim vardır bu konuda iyi bilirim. Bu defa da  işime yaradı bu söz  hemde o kadar güzel tatlı çıktı ki ortaya ne duyulmuş, ne yenilmiş, ne de yazılmış.
Şöyle ki ; Tarifi yıllardır yapıyorum aynı bardak ölcüsü, aynı borcam her şey aynı.
Değişen neydi peki?
Benim   fikrim. Açlık başıma vurmuş olmalı ki  3 bardak şekere 3.5 bardak su koymak yerine tuttum büyük borcam için 2,5 su bardağı şekere 2 bardak şeker koydum. Eeee sonuç tatlının isminden de belli.
Şerbetsiz ve Şerbetli yoğurt tatlısı.....
Yani borcamın kenar kısmı şekeri bir güzel çekti, orta kısmı bu konuda fakir kaldı.)).
Kendimiz için yapsam sorun değil, akşama gelen misafire yaptım. Üstelik tatına da bakamıyorum.
Akşam yemekten sonra tam tatlıyı ikram ederken fark ettim. Şekerini iyi çekmemiş.
Neyse durumu kenar köşeyle ve de üstüne çilekli dondurmayla  idare ettik.
Ama Aslıhan arkadaşın " Ay Abla bu olmamış" lafından kurtulamadım.
Bu benim 14 senelik Mutfak sırlarıma aykırıydı. Acilen durumu düzeltmem gerekti.
Yarında misafir var. Bu gece düşünüp taşınıp bir çözüm bulmam lazımdı tatlıya. 
Daha yatağa gitmeden o yorgun beynine bir parlama geldi; Üzerine muhallebi yapıp döksem nasıl olur? :))
Harika fikir seni tebrik ediyorum Mutfak dili :))

Sabah kalktığımda ilk işim  çözümü uygulamaktı. Muhallebi yaptım ve şekerini iyi çekmeyen bölümlere muhallebiyi ekledim. üzerini badem kırıklarıyla süsledim. Bu tatlıdan  hem akşam misafirleri, hemde yarın misafir gideceğim yerdeki misafirler nasibin aldı ve kimsede bir şey demedi. Demek ki olmuştu..))
Evet Aslıhan`cım " Ay abla bu olmamış " sözüne " Ay Aslıhan`cım çok harika oldu" diyorum ve her iki tarifi paylaşmak istiyorum.

  NOT: Su bardağı her evde kesinlikle çok farklı boyuttadır. Bu yüzden siz kendiniz kullandığınız tepsi ölcüsüne göre kullanın

Şerbet için Malzemeler;

3 su bardağı şeker
3,5 su bardağı su
1 paket vanilya

Su bir az fazla olmasının sebebi şerbeti 5 dakika kaynatıyoruz ve bu sürece su buharlaşıyor.
Tencereye şekeri, suyu koyup kaynatıyoruz. Kaynamaya başlayınca vanilyayı ilave ediyoruz. 5 dakika kaynatıp ocağı kapatıyoruz.
Şerbet iyice soğuyor.



 Hamur için Malzemeler:

3 yumurta ( buzdolabından en az 3-4 saat önceden çıkarılacak)
1 su bardağı şeker ( evde su bardağı diye kullandığınız bardakla ölçün)
1 su bardağı yoğurt
1 su bardağının başından 1-2 yemek kaşığı eksik sıvı yağ
1,5 su bardağı irmik ( azericede irmik Mannı demektir)
2 su bardağı + 2 yemek kaşığı un ( koyu krema gibi olması için az gelirse ilave edebilirsiniz)
1,5 paket kabartma tozu veya 1 tatlı kaşığı karbonat.
1 paket vanilya
1 fiske tuz


Hazırlanması:

1. Önce yumurtanın sarısını ve beyazını ayırın. Beyazına yarım bardak şekeri, kalan yarım bardak şekeri de sarısına ilave edip mikserle her ikisini beyaz köpük oluncaya kadar çırpıyoruz.
2. Sonra beyazı sarıya karıştırıyoruz ve üzerine sıvı yağı ilave edip bir az da bu karışımı çırpıyoruz.
3. Yoğurdu ekliyoruz ve hafif çırpıyoruz.
4. Ardından vanilyayı ekliyoruz ve arkasından irmiği ilave ediyoruz. Bu karışımı hafif karıştırıyoruz.
5. Kabartma tozunu una karıştırıyoruz ve unu mümkünse eleyerek  karışıma ekliyoruz.  Karışımı mikserin düşük ayarında çokta koyu olmayan bir  hal alıncaya dek karıştırıyoruz. Yani çok değil.
6.  Karışımı yağlanmış borcama veya kullandığınız  fırın tepsisine döküyoruz. Üzeri kızarana kadar 200 C fırında ( fırın ayarı F olan arkadaşlar için bu ayar  360-370 dir) pişiriyoruz.
7. Hazır olan sıcak keke soğumuş olan şerbeti ilave edip soğumasını bekliyoruz ve bu da oluyor yoğurt tatlısı.
8. Üzerine hindistan cevizi, ceviz, fıstık serperek veya dondurma koyarak servis edebilirsiniz.

   Şimdi gelelim asıl konuya. Oldu da benim başıma gelen geldi başınıza şerbeti iyi çekmedi tatlının..))
O zaman endişe etmeyin benim gibi
Evde puding varsa onu yapın ve tatlının üzerine ekleyin .  Puding yoksa o zaman aşağıdaki muhallebiyi hazırlayıp tatlının üzerine ekleyin. Süsleyin servis yapın.


Muhallebi için malzemeler:

(Tatlının miktarına göre sütü ve malzemeyi ayarlayın.  Genel ölcü1 bardak süte yarım yemek kaşığı un yarım yemek kaşığı mısır nişastası ve 1 yemek kaşığı şeker.)

2 su bardağı süt
2 yemek kaşığı şeker
1 yemek kaşığı un
1. 5 yemek kaşığı mısır nişastası
1 paket vanilya
20 gr tereyağı

 Tereyağı ve vanilyadan başka tüm malzemeleri karıştırıyoruz. Ocakta koyulaşana kadar sürekli karıştırarak pişiriyoruz. Hafif koyulaşınca vanilyayı, ardından tereyağını ilave ediyoruz. Göz göz kaynamaya başladıktan 2 saniye sonra ocaktan alıyoruz. 3-4 dakika sürekli karıştırıyoruz hamur top top olmasın diye. Sonra bunu yoğurt tatlısının üzerine ekliyoruz. Badem, ceviz, fıstık, fındık her hangi birinin  kırıklarıyla süslüyoruz.

Üzerine krem şanti de yapıp sürerseniz daha da güzel olur.

Afiyet olsun!




14 Ağustos 2011

HAVUÇLU ŞEHRİYE ÇORBASI



Şehriye çorbası olabildiğince doyurucu bir çorbadır. Sıcak sıcak ekmek doğrar bir öğününü sadece onu yer doyarsın.
Yalnız ben bu çorbayı soğanlı ve havuçlu seviyorum. Nedeni de şöyle;  kaynayan suya şehriye eklediğimiz zaman ne kadar şehriye pişip kabarsa da, suda koyuluk olmuyor ve şehriye suda yüzüyor gibi geliyor bana.
Ama  bu çorbaya soğan rendesi ve havuç eklersek, çorbanın suyu kıvamlı olur.
Artı bu çorba kıyma ve küçük doğranmış patatesle de iyi oluyor. Rendelenmiş domates de kıvamlı yapar.
Araştırdığım kadarıyla bu çorbaya sogan ekleyen yok.
Ekleyince tadında farklılık fark edeceksiniz. Kısacası ben yaptığım tarifi yazıyorum. Kişi sayısına göre malzemeyi artırabilirsiniz.
(Not ; Azerbaycan dan bu sitəyə baxanlara demək istəyirem ki, şehriye azerbaycan dilinde verməşil deməktir. Buna sup üçün lazım olan xırda makaronda demək olar.)




Malzemeler;


  • 1 su bardağı şehriye ( arpa şehriye, yıldız şehriye ve ya her hangi bir şehriye çeşidi)
  • 1 adet orta boy havuç
  • 1 adet küçük soğanın yarısı
  • yarım yemek kaşığı domates salçası (isterseniz salça yerine 2 adet domates rendesi)
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 2 litre su
  • tuz, karabiber, nane





Hazırlanması:

  • Soğanı rendenin yıldız gibi olan tarafında rendeliyoruz.  
  • Yağları tencereye koyuyoruz ve rendelenmiş soganı ekleyip bir az kavuruyoruz.
  • Domates salçasını ekliyoruz. Salça kullanmıyorsak 2 adet domatesi rendenin havuçları rendelediğimiz tarafında rendeleyip soğanların üzerine ekliyoruz.
  • Kavrulan sogan ve domates veya salçalı karışıma suyu ekleyip kaynatıyoruz.
  • Havuçları rendeliyoruz ve kaynayan suya ilave ediyoruz.
  • Havuçlar 6-7 dakika kaynayınca şehriyeyi ekliyoruz.
  • Şehriyelerde pişince tuz, karabiberi, naneyi  ilave ediyoruz ve 2 dakika daha kaynatıp ocağın altını kapatıyoruz. ( naneyi daha erken ekliyorum ki  nane kokusu ve tadı çorbaya iyice karışsın)
  •  Çorbayı kaselere doldurup servis yapıyoruz.

Afiyet olsun!


10 Ağustos 2011

FIRINDA TERBİYELENMIŞ TAVUK ŞİŞ



Şükürler olsun Mübarek Ramazanın 10 gününü sadece hafif halsizlikle, ama en güzel niyetlerle, dileklerle uğurladık. Yemekler yaptık, misafir ağırladık, misafir gittik.
 Ramazan sofrasında sadece bir iki yemek aynı denk gelebilir. Gerisi farklı tatlar ve farklı sofralardır. Çünkü herkes en güzel yemeyi yapma yarışında. Misafiri en güzel şekilde ağırlamak telaşında.
Blogları karıştırırken tavuk şişi buldum.   Adresleri aynen aktarayım. Hafif farklılık var her iki tarifte.
İlk tarif Bir tutam tarif, bir tutam hayat
Diğeri de Sultan yemek tariflerinde.

Denemek en güzel öğrenimdir dedim, her iki tariften ortak nokta çıkararak yaptım. Sonuç gerçekten çok harika oldu. Yanına bulgur pilavı, ayran, ve ya benim gibi ayranı sevmiyorsanız hafif koyu cacık enfes oluyor.
 Tavuk şişi ister fırında, ister mangalda, ister de tavada pişirebilirsiniz.
Ben fırında pişirdiğim için ismini de öğle yazdım. Fırında pişirirken dikkat etmemiz gereken püf noktalar var onları ilk baştan okumak lazım.
Hani ilaç türü, temizlik malzemelerinin  üzerinde kullanım kılavuzu var ya onun gibi. Önce okuyalım sonra uygulamaya geçelim.

Şöyle ki;

1. Fırında sanırım iki ızgara oluyor. Olardan birine tavuk şişleri diziyoruz üst kısma yerleştiriyoruz. Alt kısmın ızgarasına da alüminyum folyo kaplıyoruz. Tavuk şişten akan sular hem fırını kirletmesin hemde su fırın spiraline damlayıp yanarak etrafı kokutmasın.

2. Başka versiyon yine alt kısımda kalan ızgarayı alüminyum folyoyla kaplayalım. Üst ızgaraya alüminyumdan hazırlanan yüksek fırın tepsisi yerleştirelim ve şişleri bu tepsiye sırayla dizelim.( mangalda olduğu gibi.)

3. Ya da alüminyum tepsi yoksa benim gibi yapalım. Evdeki her hangi bir fırın tepsisine şişleri sırayla dizelim ve ara sıra kontrol ederek şişleri çevirelim.
Şişler tepsiye küçük gelirse 2 yemek kaşığını alüminyum folyoya sarıp tepsinin iki tarafına yerleştirerek mesafeyi kısaltabiliriz ki, şişleri tepsiye fazla temas etmeden dizebilelim. ( resimde olduğu gibi)
 


      İnşallah bunlar fırında daha iyi şiş yapmak için yeterli bilgi olmuştur.



Şimdi geçelim tarife.  Tarif kolaydı ve yapması zevkliydi.

Malzemeler: 

 3 adet Tavuk göğsü
 Domates ( şişe takmak için sayısı size bağlı)
 Biber  ( şişe takmak için gerek sayısı size bağlı)
yarım cay bardağı sıvı yağ
1 yemek kaşığı domates salçası
1 yemek kaşığı yoğurt
1 küçük soğan
yarım diş sarımsak
tuz karabiber baharat

Hazırlanması;

1. Tavuk göğüsleri küp küp doğranır.
2. Soğan  ve sarımsak soyulur, yıkanır ve rendenin diş gibi olan tarafında rendelenir. Suları  sıkılır, posalarını  ayırıp çorba yaparken kullanılıyor.
3. Yoğurt, salça, sıvı yağ, soğanın  ve sarımsak suyu,  tuz karabiber iyice karıştırılır ve tavuk göğüsleri eklenir.
4. Hepsi birlikte harmanlanır ve buzdolabında 5-6 saat bekletilir. En iyisi bir gün önceden buzdolabında bekletmek.
5. Domatesler ve biberler şişe takılacak büyüklükte doğranır. ( resimde nasıl kesildiği gözüküyor)


6. Buzdolabından tavuklar alınır ve sırayla; domates+biber+tavuk şişlere takılır.
7. Tepsiye dizilir ve fırında tavuklar yumuşayıncaya kadar pişirilir.  Hazır olan tavuklar bulgur pilavı ve ya sade pilavla servis yapılır.


Not; Tavukları ara sıra alt kısımlarını üstü çevirin her tarafının iyi pişmesi için.

Afiyet olsun !

7 Ağustos 2011

KİREÇLİ ÇAYDAN NASIL TEMİZLENİR?



"Komşu komşunun külüne muhtaçtır" dermiş atalar. Bazen ben atalarla aynı fikirde olmasamda, bu fikirde anlaştım. Bunu da ne zaman anladım. Amerika da komşu bulamayınca ve  bulduklarını da bir sene sonra kaybedince.
Bundan bir sene önce bizimle aynı sitede oturan  bekar öğretmenler vardı.  Bir apartmanda 3 kız öğretmen, başka bir apartmanda da 3 erkek öğretmen oturuyordu.
İzleyeneler bilir bundan 7-8 sene önce TRT ekranlarında "7 Numara" diye dizi vardı. Evin sahipleri Zeliha ve Vahit evlerine kiracı olarak gelen 4 kıza ve akrabaları olan 3 oğlana annelik, babalık  yapıyorlar tüm dizi boyunca.
Bizde de durum aynıydı. Bizde gurbet elde bu öğretmen arkadaşlara elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışmıştık bir sene  boyunca. Hatta  kızlar bana " Ay abla vallahi aynı Zeliha hanım gibisiniz" derlerdi.
Çünkü sürekli kızlara " Kızlar kapıyı iyi kilitleyin, yemeyiniz vaktinde yiyin, geçe geç gelmeyin, onu yapın bunu yapın " diye tembihte bulunurdum.
 Eşim de erkek öğretmenlere aynısını uyguladı mı acaba, bilmiyorum. Benim canım sıkılınca kızlara çaya giderdim, balkonda çay  sefası yapardık.
Eşime zaten izin versek erkek hocaların evinde yatacaktı. Bir türlü ayrılıp gelmiyordu ne hikmetse. Tabi evlenme hayalleri kuran bekarların arasında  sürekli durursa onunda aklını çelerler diye düşünüp eve gelmesi için ısrar ederdik. Olabildiğince en güzel anılarla bir seneyi bitirdik.
 Sonuç olarak onlar bizim " Koçlarımız ve Piliçlerimizdi."
Bunları niye anlattım çünkü bu komşuluktan bazı tecrübeler de edindik.
Yaptığım yemekleri onlara test ettirirdim. Maşallah onlarda baya bir açık sözlüydüler. İyi olmuşsa iyi kötü olmuşsa kötü derlerdi. Bu sayede bir çok yemek tecrübesi de kazanmıştım.
Evet bir gün  erkek öğretmenler evde kullandıkları çaydanlığı ocağın üzerinde unutmuş, içindeki su kaynaya kaynaya bitmiş ve tabi bir az da kireçli çaydan iyice mahvolmuştu.
Ne yapalım derken içlerinden her halde en uyanık olanı çaydana yoğurt suyu koyup bir daha kaynatmış, onun da altını zamanında kapatmayı unutunca olanlar olmuştu. ( Bende ocağın altını açık unutmuş internete dalıp bir çaydanlığı iyice yakmış ve çöpe atılmasına sebep olmuştum. Onu kurtarmak bunun gibi  kolay olmamıştı. Tecrübeliydim bu konuda bir nebze.)
Sohbet arası çaydanın başına gelenleri eşime anlatmışlar. Eşimde maşallah pek yardım sever. Herkese yardım elini uzatır benim vasıtamla. " Bizim hanım halleder" demiş, çaydanı alıp eve getirdi.

 Bu  lafı koyup ona gideceğim ama anlatmasam da çatlarım.  Her halde  yanlış hatırlamıyorum 13 sene önceydi 2 sene olmuştu evlendiğim. Evde uyuyordum. telefon çaldı. Arayan eşimdi.
 Ne dese iyi " Ya bizim müdürün evine balkondan küçük kertenkele girmiş. Hanımı, çocuğu çok korkmuş, masanın  üzerine çıkmışlar inmiyorlar korkudan. Sen bir gidip baksan da öldürsen o kertenkeleyi" dedi. (Müdür beyler bizim apartmana yakın oturuyorlardı.)
"Neeeeeeeee? Ben mi? Niye ?"
" Hani sen evde hamam böceklerini bir terlikle hallediyorsun ya o yüzden dedim"
" İyide kertenkele hamam böceğine benzemez ki hangi deliye girdiği bile belli olmaz"
" Yok ya sen halledersin . Bak müdüre bizim hanım halleder dedim. Ayıp olacak bak"
"İnanmıyorum sana. Sen müdürüne yaranmak için beni niye kullanıyorsun canım?" dedim.
Gittim mi?  Tabi ki hayır. Hamam böceyini öldürebilirim ama kertenkeleden bende korkarım.
Telefon edip arkadaşa " Kusura bakma, masa  üzerinde ya kertenkele geri gidene kadar, ya da kocan gelene kadar bekleyeceksin " dedim.
Sonradan  arkadaşın eşi gelip halletmişti meseleyi.
Evet bu defada eşim yine bizim hanım yapar demiş ve çöpe atılacak olan çaydanı alıp eve gelmişti. Allahtan halledilmeyecek gibi değildi. Bu defa ayıp olmadı.


Sadece yapmam gereken çaydanlığın içine  su koyup, içine de 3-4 yemek kaşığı limon tuzu ekleyip kaynatmaktı. Tabi içinde yoğurt suyu kaynatılmış çaydana bu işlemi iki kere uygulamak ve üstelik bir az daha süngerle ovmak gerekti. Şükürler olsun halletmiştik.


Ve hasılı kelam komşu komşunun yardımına muhtaç da böylece öğrenmiştik ve sanırım öğretmiştik.



Şimdi sizin de evde yapmanız gereken şu;
1. Kireçli çaydana kireçli bölümünü biraz aşacak kadar soğuk  su doldurup, içine evde limon tuzu varsa ondan 3-4 yemek kaşığı eklemek, yoksa bir limonu dilimleyerek suya ilave etmeniz yeterli. Sonra bu suyu ocakta kaynatmak gerek. Kaynayan suyu boşaltıp çaydanlığı iyice durulamak gerek.  Bu kadar. Çaydanlığın içi pırıl pırıl oluyor.
Ama siz siz olun çaydanlığı ocakta unutmayın. Kaynar kaynamaz altını kapatın.

İyi temizlikler!

6 Ağustos 2011

PATLICAN KAVURMALI MAKARNA

 

 Ramazanı en çok bu özelliğinden dolayı da çok seviyorum . Aklına gelip yaptığın her yemek o kadar tatlı oluyor ki. Hemen de bitiyor, açlıktan kimse kusur da bulamıyor.
Patlıcan kavurması her haliyle güzeldir. Üzerine yumurta kırarsın, yoğurt döker yersin. Bu sefer makarnanı  üzerine  sos niyetine denemek istedim. 
Makarnaya beyaz peynir ekleyip yemeyi çok seviyorum. Aynı işlemi bu yemekte de denedim tek kelimeyle süperdi.
 Ramazan sofrasına pilav yerine bunu deneyebilirsiniz. Yapımı kolay olduğu için başka zaman çalışan arkadaşlar için de alternativ menü bence.

 

Malzemeler;

1 paket makarna
2 adet büyük boy patlıcan
1 adet yeşil  biber
1 adet orta boy soğan 
2 adet büyük domates
5 yemek kaşığı sıvı yağ
tuz, karabiber, kuru nane ve ya kuru reyhan

  Hazırlanması;
1. Önce makarnayı haşlamak için  tencerede su kaynatıyoruz.
2. Kaynayan suya tuz, makarnanın yapışmaması için bir az sıvı yağ ekliyoruz ve makarnayı döküyoruz.  Makarna yumuşayıncaya kadar haşlayıp süzüyoruz.
3. Patlıcanların kavukları soyulur, küp küp doğranır ve tuzlu suda 5 dakika bekletilir.
4. Soğanı soyup ince ince doğruyoruz. Tencerede sıvı yağı koyup soğanları kavuruyoruz. Hafif kavrulan soğana biberleri de ince ince doğrayıp ekliyoruz.
5. Domatesleri rendeliyoruz ve kavrulan soğan ve biberin üzerine ekliyoruz.
6. Domates suyunu çekmeden, tuzlu suda bekleyen patlıcanların suyunu sıkıp domatesli karışımın üzerine döküyoruz. Tuz ve karabiberi, kuru baharatı ekleyip, karıştırıp, tencerenin kapağını kapatıyoruz. Ara sıra karıştırmak şartıyla kısık ateşte patlıcanlar yumuşayıp pişene kadar pişiriyoruz. Kendi suyu çıkacağı için su eklemiyoruz ama isterseniz sadece 3- 4 yemek kaşığı su ekleyebilirsiniz.
 7. Hazır olan patlıcanı makarnanın üzerine döküp servis yapıyoruz. 


Afiyet olsun!

5 Ağustos 2011

YOGURTLU BROKOLI ve HAVUÇ SALATASI



 Ramazan sofrasına değişik yemek ararız saatlerce sitelerde. Bulur, yapar,  beğenir, ya da yok olmadı der sileriz listeden. En iyisi eski bildiklerin ve ya kendi kafandan uydurdukların, aynen bu salata gibi. Brokoliye yoğurt  yakışır. Her ikisine de havuç yakıştı oldu salata.

Malzemeler:

1 adet orta boy brokoli
3 adet havuç
1,5 su bardağı yoğurt
1 diş sarımsağın 1/4 ( çok az)
tuz
Üzerine ;   2 yemek kaşığı sıvı yağda bir az kırmızı biber ve nane yakıp üzerine gezdirilir.





Hazırlanması:

1. Tencereye 2 litre su koyup kaynatılır.
2. Brokoli en küçük parçalara bölünür.
3. Havuçlar halka halka doğranır.
4. Her ikisi kaynar suya eklenir ve  yaklaşık 10 dakika, yani havuçlar yumuşayıncaya kadar haşlanır.
5. Suyu süzülür.




6. 1 buçuk su bardağı yoğurda ( fazla yapabilirsiniz) sarımsak rendelenir, süzülmüş ve soğumuş olan brokoli,  havuç ve tuz eklenir ve karıştırılır.
7. Servis tabağın alınır.
8. 2 yemek kaşığı sıvı yağı ocakta ısıtılır ve bir az kırmızı biber, bir az nane eklenip hafif kavurulur.
sonra salatanın üzerine gezdirilir .
9. Servis yapmadan  yarım saat önce buzdolabına koyup, yoğurdun tüm malzemelere iyice sinmesi için bekletilir . Sonra servis yapılır.

Afiyet olsun !

1 Ağustos 2011

ŞEFTALİ REÇELİ


   İlk önce Somoli`de yaşanan insanlık dıramına, açlığa, kuraklığa Rabbimden bu Ramazan ayının  hürmetine en acil care istiyorum. Çünkü  bu ayın mükafatı sadece ona aittir ve sadece o verir dertlere çare, dualara cevap.
3 senedir yağmur yağmayan o çöllere Rabbim rahmetini sağınak-sağınak yagdırsın inşallah.
Bolluk bereket, sağlık, afiyet versin.  Amin!


 Evet Ramazan geldi hoş geldi. Tatlı bir telaş vardır her evde. Börekler, mantılar, sarmalar yapılıyor harala gürele...
Bu yorgunlukta kış hazırlıklarını da unutmamak lazım. Çünkü bir azdan  mevsimi çabuk biten meyve, sebzeyi bulamayacağız pazarlarda.
Bizim gibi herkes Amerika da olsa bir yıl boyunca tüm meyveler bulup, ne zaman isterse yapabilir diyeceğim. Gerçi burada bulunuyor diyorum, ama fiyatlar deve belinde oluyor. Şimdi bir az daha uygun fiyata varken  yapmak daha mantıklı.
Şeftali harika meyve reçel için. Dilimlenmiş şekilde de, küp küp doğranmış şekilde de çok güzel oluyor.

Malzemeler;

1 kg şeftali
900 gr şeker
2 yemek kaşığı limon suyu

Şeftaliler çok tatlı değilse şekeri 1 kg yapın.


Hazırlanması;

Şeftaliler ince dilimlenir ve ya küp küp doğranır. Şeker ilave edilir. Bir geçe sulanması için bekletilir.
Sulanmış şeftaliler ilk 5 dakika yüksek ateşte, sonra orta kısıklıkta üzerinin köpükleri alınarak yaklaşık 35 dakika pişirilir. Son 5 dakikada limon suyu eklenir.

Afiyet olsun!





✿Mutfak Dili ✿ © Ocak-2015. Destek-Blogger

Blog design-Tasarım-GÜL TASARİM