29 Kasım 2011

Tarçınlı Kurabiye



Yeni gelinleri hep kendim gibi bilirim yemek yapamazlar, yarım yamalak yemekler çıkarırlar ortaya. Malum universite okuyan, çalışan bir bayan çok fazla yemek yapmayı bilmez.
Okuduğum, duyduğum ve kendimde yaşadığım tecrübelere dayanarak söylüyorum bunları.

Yanıldım hiç de öğle değilmiş.
Bizim komşu Mukaddes arkadaşın bir senede yaptıklarını görünce, yok dedim marifet eski yeni gelin olmakta değil.
Marifet  hem üniversite okumak, hem daha önceden çalışan bir bayan olmak, hemde yeni evli olup, her yemeyin üstesinden gelmek demekmiş.

Maşallah bizim Mukaddes gelin ( kızımın diliyle desek Milkaddes abla) uzun deneyimlerden geçerek bizim Mutfak Dilinin sayfalarında kendi tarifini yayınlanmaya hak kazandı..

Bu tatlı, mis kokulu, küçük topların tarifi maşallah on elde on marifet Mukaddes arkadaşa ait. Yerken tadına doyum olunmaz bir kurabiye. 
Kıyır-kıyır, ağızda kolay eriyen, hani rahat lokum dediklerleri olsa gerek bu kurabiyecikler.
Arkadaşa teşekkür ediyorum ve bu kolay, en fazla 40 dakika içinde hazırlanabilecek bu tadı denemenizi tavsiye ediyorum.

Kurabiyenin tarifinde çekilmiş ceviz var, yalnız bizim evin kileri cevizi en erken zamanda tükettiği için ben bu tarife çekilmiş badem tozu kullandım. 
Badem bu muhteşem tattan hiş bir tat eksiltmedi, aksine daha da tat kattı.

Austin de yaşayan arkadaşlar bu badem tozunu Austin de sadece 3 yerde bulunan Sprouts Farmers Market`den alabilirler. marketin adresi ( burada)
Bu cekilmiş bademi un,şeker ve kuru bakliyatın satıldığı bölümde, kendimiz tartarak, poşete koyarak alabileceğimiz bölümde satılıyor.
İstediğiniz kadar alabilirsiniz.
Fiyatı, yani poundu unutmadıysam 7.99 $ du.





Malzemeler: 


  • 250 gr oda sıcaklığında yumuşamış tereyağı 
  • 3 yemek kaşığı pudra şekeri
  • 1 su bardağı cekilmiş ceviz ( ben 6 yemek kaşığı cekilmiş badem koydum) 
  • 1 paket vanilya 
  • Aldığı kadar un ( yaklaşık 2,5 bardak) 


Üzerine bulamak için: 
  • pudra şekeri
  • tarçın







Hazırlanması:

  • Tereyağını , 3 yemek kaşığı pudra şekerini, ceviz ve vanilyayı birlikte karıştırıyoruz. 
  • Unu azar azar ekleyip, yumuşak hamur yoguruyoruz. Hamur hafif kıyır-kıyır, tezgah üzerinde yuvarlarken, elimizle şekil verirken dağılmayan bir hamur olmalı. Çok un eklersek hamur dağılıyor, şekil verirken de bir türlü verdiğimiz şekil tutmuyor
  • Hamurdan küçük parçalar koparıp tezgah üzerinde iki kalem kalınlığında rulo yapıyoruz. 
  • Sonra ruloyu eşit şekilde küçük parçalara kesiyoruz, sonra da yuvarlayıp yaglı kagıt serilmiş tepsiye  aralarında çok fazla boşluk bırakmadan diziyoruz. 
  • Önceden ısınmış 180 C  (350F) fırında 20-25 dakika, üzerleri beyaz kalacak şekilde pişiriyoruz. 
  • Derin bir kapta pudra şekeri ve tarçını karıştırıyoruz.
  • Fırından çıkardığımız kurabiyeleri sıcak sıcak  dikkatlice alıp pudra şekeri ve tarçınlı karışımın buluyoruz. 
  • Karışıma bulanan kurabiyeleri servis tabağına diziyoruz.

Afiyet olsun!

 NOT: Tarçınlı ve pudra şekerli karışımda pudra şekerinin ve tarçının miktarını siz ayarlayın çünkü kurabiyeler sıcakken bu karışımdan çok yiyor. Bitince yeniden hazırlamak zorunda kalabilirsiniz. Bunun için ne kadar bol olursa (özellikle tarçını) iyi olur.  Geri kalanını başka bir zaman kek ve kurabiye yaparken kullanırsınız. 







RENKLİ BİBER DOLMASI



"Misafir umduğunu degil bulduğunu yer!" der atalar ..
Bende atalar sözüne deyişiklik yapıyorum ve "Amerika da yaşayan türkler umduğunuzu değil bulduğunuzu yemeniz gerek" diyorum.
Burada söyle orta boy dolmalık yeşil biberleri bulmak zor. Biberler oldukça büyük ve çok kalın. Daha önce bu konudan bahsetmiştim sanırım.
Yeşil biber bulmak zor ama renkli, küçük, tatlı biberleri bulmak kolay.
Kolay dediğim o kadar da kolay degil. Amerikada ( benim bildiğim) büyük, ünlü, toptan satış yapan iki market var; Costco, Sam's club..
 Bu tatlı, renkli, küçük biberleri bu marketlerden rahatça bulabiliyoruz. Yalnız yapılması gereken ilk önce bu marketlere üye olmaktır ki, sanırım bir çok insan bu marketlere üyedir zaten.
Diger marketlerde de ara sıra boy gösteriyorlar bu tatlıcıklar..

Evet ben bu tarifi hiç ölcüye göre yapmadım. Biberlere bakıyorum, şu kadar pirinç yeter diye düşünüyorum ona göre yapıyorum. Arta kalan iç harcı ne yapıyorum?
Küçük saklama kabına koyup, bir dahaki dolma yapacağım zamana kadar buzdolabında saklıyorum veya evde varsa üzüm yaprağı geri kalanında sarma yapıyorum, birlikte pişiriyorum.
Endişe etmeyin, arta kalan iç harç buzdolabında bir hafta gönül rahatlığıyla durabilir.

Sitede adet yerini bulsun diye belli ölcü yazmaya çalışacağım. Yalnız bu ölcü biberlere ya az gelebilir, yada fazla olabilir nedeni biberlerin büyüklük ve küçüklük farkı. Her paket farklı boyutta biberlerle doldurulmuş oluyor.
Artık kusura bakmayın eksik olursa yeni iç harcı hazırlarsınız, yada geri kalan biberleri kızartmalık olarak tekrar buzdolabına kaldırırsınız. Yok eğer iç harc fazla gelirse, o zaman yukarıda anlattığım gibi yapmanızı tavsiye ederim.
Lafı uzatmadan tarife geçiyorum..





Malzemeler:

  •  Küçük renkli biberler (yaklaşık 15-20 adet)
  • ( Amerikada yaşayan arkadaşlar için bir paket renkli biber. paketin içinde yaklaşık 15-20 tane oluyor)
  • 2 bardak dolmalık pirinç ( yuvarlak pirinç pilavlık uzun olan degil)
  • 1 adet büyük boy soğan
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 1 yemek kaşığı acı kırmızı biber salçası
  • 7-8 yemek kaşığı sıvı yağ ( zeytinyağı olursa iyi olur)
  • 2 bardak su
  • Taze nane, dereotu, maydanoz ( yoksa bu yeşilliklerin kurusu veya evde olan kurutulmuş yeşilliklerden herhangi birisi)
  • Tuz, karabiber



Hazırlanması: 

  • Soğanı en küçük, en ince şekilde doğruyoruz.
  • Pirinci yıkıyoruz, suyunu iyice süzdükten sonra  soğanı ve geri kalan tüm malzemeleri karıştırıp, bir kenarda bekletiyoruz.
  • Biberlerin baş kısmını, sapları olan bölümü ince bir şekilde kesiyoruz, çekirdeklerini suyla temizleyip çıkarıyoruz.
  • Hazırladığımız pirinçli iç harcından biberlerin içine başından biraz boşluk kalacak şekilde dolduruyoruz. 
  • Tıka- basa doldurmadık, çünkü pirinçler pişmemiş ve pişerken kabaracağı için baş kısmında boşluk olması şart. İsteye göre bu boşluga domatesten küçük dilimler kesip yerleştirebilirsiniz.
  • Biberleri tencereye baş kısmı yukarı bakacak şekilde diziyoruz. 
  • 2 bardak suyu ekliyoruz. Sudan biberlerin içine de azcık ekliyoruz içinin iyi pişmesi için, sonra tencerenin kapağını kapatıyoruz. 
  • İlk önce yüksek ateşte, su kaynamaya başlayınca da orta ateşte yaklaşık 45 dakika pişiriyoruz. 
  • Sürekli kontrol edin suyu bitmek üzereyse yine de su ilave edebilirsiniz.
  • Tencerenin  dibinde hafif su kalmalı, servis yapmadan önce bir daha ısıtmak zorunda kalırsak diye.


 NOT: Hazır olan dolmalardan bir tanesini alıp kontrol edin iç kısmı pişmiş mi diye. Eğer pirinç hafif sert
kalmışsa yeniden su ilave ederek biraz daha pişirin.
İsteye 

Afiyet olsun!


28 Kasım 2011

MERAK EDENLERE DUYURULUR... ORESHKİ NUTLETS KALIBI SATILIYOR




Uzun araştırmalarım sonuçsuz kalmadı ve sonunda buldum.
Geçen sene kurabiyeler bölümünde tarifini yayınladığım 
tarifimi bir çok arkadaş beğenmiş ve bu kurabiyenin kalıbını nasıl bulabiliriz diye sormuşlardı. 
Doğrusu bunu nasıl bulacağımı bilmiyordum. 
Çünkü Azerbaycan, Orta Asya, Rusya dışında başka ülkelerde satıldığını bilmiyordum. 

Geçenlerde tevafuk Google`da  aramaya Oreshki yazdım ve ne görsem iyidir, bu kurabiyenin kalıbı , Dünyanın  her yerinden sipariş kabul eden ve internet üzerinden alış veriş yapılan ünlü Ebay sitesinde satılıyor.



Fiyatı bir az bahalı olabilir. Yalnız bunu unutmamak gerek sürekli elinizde olacak, en güzel tatları yapmanıza yardımcı olacak, sofranıza farklı bir yenilik getirecek. 
Merak edenler aşagıdakı adresten inceleye bilirler. 
İsmi -12 Sweet Russian Oreshki Nutlets- diye geçiyor sitede.


Gerçekten harika bir makine tavsiye ederim.Bu makineyle sadece tatlı kurabiye degil, tuzlu kurabiye de yapmak mümkün.
Yeter ki siz isteyin. 
Sitede ceviz yapan aletin yanı sıra farklı çeşit kurabiye yapan aletleri de göreceksiniz. 
Secim sizin hangisini istiyorsanız alabilirsiniz. 
Adres: Ebay- 12 Sweet Russian Oreshki Nutlets.. 
(adresin üzerine tıklamanız yeterli))


Kolay gelsin . İyi alış verişler.

26 Kasım 2011

ÜZÜM REÇELİ


 
Biliyorum belki de zamanı degil, mevsimi bitti bile.
Belki de  kalmıştır tezgahta en son bir kilo filan..
Ya da bazı marketlerde uzun süre saklama koşuluna göre saklanılıyordur ve satılıyordur..
Yoksa da olsun Rabbim dünya var olalı, kuluna bu nimeti her yıl ne tadından, ne görüntüsünde, ne de zamanından bir gün bile eksiltmeden veriyor,  binlerce şükürler olsun. 
Ben yazayım, yapmak isteyenler bir dahaki üzüm mevsimini iple çeksinler ve o zamanı en iyi şekilde değerlendirmek için tarifi arşivlesinler..

Kolay gelsin..




Malzemeler:

  • 1 kg beyaz üzüm veya siyah fark etmez ( eğer çekirdeksiz bulursanız daha iyi, yoksa çekirdekli da güzel oluyor)
  • 900 gr şeker
  • 1/2 bardak su
  • yarım limonun suyu 



Hazırlanması:

  • Üzümün saplarını ayıklıyoruz ve derin bir tencereye, ya da reçel yapacağımız her hangi bir kaba döküyoruz.
  • Üzerine şeker ekliyoruz. 
  • Mümkünse 1 geçe bekletiyoruz, sulanması için.
  • Ertesi gün sulanmışsa hiç su eklemeden ilk önce yüksek ateşte, kaynamaya başlayınca da kısık ateşte reçelin suyunun çok fazla değil hafif koyulaştığını fark edinceye kadar kaynatıyoruz.
  • Yok eğer sulanmamışsa ki bazı üzümler çok fazla sulanmıyor, o zaman 1/2 bardak su ekliyoruz ve ilk önce yüksek ateşte, kaynamaya başlayınca da kısık ateşte, sürekli suyunu kontrol ederek, suyunun çok fazla değil hafif koyulaştığını fark edinceye kadar kaynatıyoruz.
  • Bu arada üzerine toplanan beyaz köpüğü de sürekli almayı ihmal etmiyoruz.
  • Ocaktan almadan önce yarım limon suyunu ilave ediyoruz ve 2 dakika daha kaynatıp ocaktan alıyoruz.
  • Soguduktan sonra kavanozlara doldurup serin yerde muhafaza ediyoruz.

 Afiyet olsun!



24 Kasım 2011

PATLICAN OTURTMA



Sanırım bir az geç kaldık bu tarif için yada son patlıcan satılıyordur pazarlarda. Amerika da her mevsim patlıcan bulmak kolay. Mevsime göre fiyatları değişiyor bazen o kadar.
Bazen tanesi 1 dolardan, bazen 3 dolardan satılan bu nimetin değerini, kıymetini,  burada o kadar çok anladım ki.
Aklıma yıllar önce izlediğim STV`nin Ayna programı geldi.
Ayna programı Japonya da bir pazarda çekim yapmıştı. Pazardaki bir çok meyve ve sebzenin fiyatlarını gördüğümde dudağım uçuklamıştı, hayretler içinde izlemiştim. Karpuzun bir dilimi neredeyse 15 dolardı.
Hatta Saim Orhan bahsederken " Türkiye de pazarlarda alış veriş yaparken genellikle şişe ve kristal, yani kırılgan tabak-canağın yanından geçerken dikkatli olmaya çalışılır. Hani yanlışlıkla dokunur kırarsak parasını ödemek zorunda kalmayalım,  ama Japonyada meyve sebzenin yanından geçerken dikkatli olmak zorundayız ki, yanlışlıkla dokunuruz, düşer, ezilir. parasını ödemek zorunda kalırız diye. O yüzden Türkiye de tonlarla satılan karpuzun, kavunun vesair nimetlerin kıymetini bilmemiz lazım." demişti.
Epey hatırlayıp gülmüştük bu espriye.
Gerçekten de öyle, nimetin kıymetini bilmezsek, Rabbim işte böyle aratır Okyanus ötesinde.

Bu yemeyin ismi de hoş Patlıcan oturtma.
Gerisi yatmış olmalı ki buna oturtma demişler..)))
Aslında doğru,İmambayıldı sırtüstü yatmış durumda oluyor, bu da oturmuş durumda ...))
Neyse tarif kolay, nefis, doyurucu..



Malzemeler:
  • 2 adet büyükçe patlıcan ( tombul)
  • 1/2 kg dana eti ( kuşbaşı doğranmış)
  • 2 adet büyük boy domates yoksa 1 yemek kaşığı domates salçası ( azerice tamat pastası) 
  • 1 adet soğan
  • 1 adet yeşil biber
  • sıvı yağ ( patlıcanları kızartmak için)
  • tuz. karabiber
  • yarım yemek kaşığı domates salçası ve 1 bardak su  ( tepsinin yüzeyine dökmek için)


Hazırlanması:

 1 kısım
  • Önce etler yıkanır, suyu süzülür.
  • Tencereye 2 yemek kaşığı sıvı konur. Soğanın kabuğu soyulur, yıkanır, ince ince doğranır ve tencerede ısınan yağa ilave edilir. 
  • Kısık ateşte 10 dakikaya kadar kavrulan soğana etler eklenir. En düşük ateşte yaklaşık 1 saat, etler kendi suyunda  ve suyunu çekinceye kadar pişirilir.
  • Suyunu çeken etlere 1adet domatesin tümü, 1 tanesinin yarısı( diger yarısı üzerine süs olarak koymak için ayrılır) rendelenir ve etlere ilave edilir ve kavrulur. Domates yoksa etlere 1 yemek kaşığı domates salçası ilave edilir. 
  • Tuz, karabiber serpilir. Domatesin suyunda etler biraz daha pişirilir. Suyunu çok fazla çekmeden ocaktan alınır. 


2 kısım 
  • Patlıcanların kabukları  alacalı yani zebra şekilinde soyulur, iki parmak genişliğinde kesilir ( resimdeki gibi) 
  • Teflon tavada  her iki tarafı kızartılır. Dikkat edelim çok fazla kızarmasın çünkü fırında da biraz pişince iyice eriyor patlıcan o zaman servis tabağına almak zor oluyor.  
  • Kızarmış patlıcanları kağıt havlu üzerine alalım, fazla yağını çeksin, sonra fırın tepsisine veya borcam`a dizelim.
  • Kaşık yardımıyla patlıcanların ortasında hafif çukur oluşturalım. 
  • Hazırladığımız etli, domatesli karışımdan patlıcanların ortasına dolduralım. Üzerine  küçük domates ve biber dilimleri koyalım. 

  • Yarım kaşık domates salçasını bir bardak suda eritelim ve tepsinin veya borcam`ın dibine dökelim ki, patlıcanlar yanmasın fırının sıcağında. 
  •   Fırında, 200 derecede patlıcanların üzerindeki domates ve biber hafif yumuşayıncaya kadar pişirelim. Yaklaşık 30 dakika. 
  • Amerikada yaşayan arkadaşlar için fırın ayarı 350 F-dır.
Afiyet olsun

23 Kasım 2011

PATLICANLI MALATYA KÖMBESİ



Bunu okuyacak olan Malatyalılar eminim bana 2 verecek ve koyacaklar beni kapının önüne. 
Yaparlar mı gerçekten?
Vallahi bu güne kadar tanıdığım Malatyalılar yapmaz da, gerisini bilmem...))
Mesela:  Akçadağlılar ( Aslıhancım sen hariç canım). Duyduğum kadarıyla dediğim dedik, ettiğim ettikmiş Akçadağlılar. 
Tabi her yörenin sert rüzgarı vardır elbet, önemli olan o sert rüzgara denk gelmemek...))


Tamam şaka bir yana Malatyalılar gerçekten hoş insanlar. Neden Malatya konusu açıldı ki diye sorarsanız anlatayım: Kömbe denilince ilk akla gelen Malatyadır da ondan.
Yemedim, görmedim, tadını da bilmiyorum, halis muhlis Malatya kömbesinin. Benim yaptığım acemi kömbenin tadı bu kadar güzelse ( kendimi övmesem olmaz çatlarım) kim bilir gerçeğinin tadı nasıl da güzeldir. 
Eminim "yemede yanında yat " sözünü gerçekleştiren cinstendir.

Değişiklik olsun dedim, üç dört sene önce denediğim tadı tekrar gündeme getirdim. Kısa bir  araştırma yaptım, nette de patlıcanlı kömbe tarifine rastlamayınca en iyisi ben bu tarifi yazayım dedim.

   Patlıcanlı yapma fikri tamamen tevafuk. Yıllar önceydi, tariflerini severek yaptığım ve hala acaba blog hayatına döner mi diye arada sırada sitesini ziyaret ettiğim Yemek Günlüğü arkadaşın sitesinde kömbe tarifini görünce, yapmak istemiştim.
Yalnız evde yeterli et, yani kıyma olmayınca buzdolabından ne bulurum diye ufak çaplı araştırma yapmıştım. Bozulmaya yüz tutmuş patlıcanlar  " lütfen bizden başka gelmesin akına, artık bizi azat et buradan" dercesine bana bakınca neden olmasın demiş, mutfağımın sesiz ligini bozmuştum.
Sonuç harika olmuştu. Yalnız eksik vardır " Resim çekecek harika makinem ve bu tarifi yayınlayacak blogum yoktu o zamanlar anlıyor musunuz?

Yani bir kedim bile yok anlıyor musun?
Olsun,Gülümse dedim..
Gülümse belki bir gün olur, ,
Belki bir gün son model makinayla resmini çekersin,
Belki bir gün Mutfak dili diye siten olur, onun da çok değerli izleyicileri olur..
Belki bir gün sen, bu günü yazacak kadar uzakta olursun, üzgün, hüzünlü, garip olursun
diye fısıldıyordu altıncı hissim bana...))
İşte şimdi o hissin verdiği hisle buradayım ve seneler önce yaptığım tarifle karşınızdayım.

Ayyy... kendimi 100 000 kişilik tiyatro salonunda, seyirci karşısında hissettim yahu..))
En iyisi  ben tarifi  yazayım, seyircinin tepkisi neymiş görelim, öğrenelim.






Malzemeler :

  • 1 bardağının başından bir iki yemek kaşığı eksik ılık su ( kuru mayayı mayalandırmak için)
  • 1 bardak  yoğurt
  • 1 bardak süt
  • 1 tatlı kaşığı kuru maya ( azerbaycanlılar için 1 çay kaşığı)
  • 1 yumurtanın akı ( sarısını üzerine sürmek için ayıralım)
  • 1 tatlı kaşığı şeker ( azerbaycanlılar için 1 çay kaşığı)
  • 1,5 tatlı kaşığı tuz 
  • Hamura sürmek için sıvı yağ
  • Aldığı kadar un 


İçi harcı için:

  • 3 adet patlıcan ( amerika da yaşayan arkadaşlar marketlerde satılan, tombul, en büyük patlıcandan bir tanesini  kullansalar yeterlidir)
  • 1 adet orta boy soğan
  • 3 adet orta boy domates yoksa bir yemek kaşığı domates salçası (domates bol olsun istiyorsanız sayıyı siz artırın)
  • 4 yemek kaşığı sıvı yağ
  • tuz, karabiber,  maydanoz, nane

 İç harcın Hazırlanması;


.
  • Tencereye sıvı yağı koyalım, soğanın kabuğunu soyup, yıkayıp, ince-ince keselim, ısınan yağa ilave edelim.
  • En kısık ateşte soğanın kavrulmasını beklerken, patlıcanların kabuklarını soyup, küp- küp doğrayalım.
  • Domatesleri rendeliyeyim, kavrulan soğana ilave edelim, karıştırarak domatesleri en az 2 dakika kavuralım. Domates yoksa bir yemek kaşığı domates salçasını ilave ederek kavuralım)
  • Patlıcanların acı suyunu çıkarmadan, suda bekletmeden, direkt kavrulan domatesli, soğanlı karışıma ilave edelim.
  • Tuz, karabiber, maydanoz, kuru nane ekleyelim bir az karıştıralım, sonra ocağın ateşini kısalım ( amerika`dakı arkadaşlar için ocağın ayarı 3 olacak ) patlıcanlar kendi suyunda pişmesi tamamlanıp suyu çekilince, ocaktan alalım.
  • Patlıcanlı harç soğumaya dursun biz hamuru yapalım.

Hamurun hazırlanması:

  • 1 bardağın başından 2 yemek kaşığı  eksik ılık suya mayayı ve  şekeri ilave edip karıştırıyoruz ve hamuru yapacağımız derin kabın içine yerleştiriyoruz, kabarıp taşarken kabın içine dökülsün diye.
  • Kabaran mayaya  sütü, yoğurdu, yumurta akını ( sarısı üzerine sürmek için ayrılır) tuzu ekliyoruz, unu da azar azar ilave ederek ele hafif yapışan( çok değil) , sert olmayan hamur elde edene kadar yoğuruyoruz.
  • Hamuru iki yere bölüyoruz.
  • Bir tanesini  alıyoruz, hamuru açacağımız yere un serpiyoruz ve çok ince olmayacak şekilde oklava yardımıyla açıyoruz ve her tarafını sıvı yağla yağlıyoruz.

  • Yağladığımız yufkayı resimde gördüğünüz şekilde katlıyoruz.  10 dakika bir kenarda bekletiyoruz. 

  • Aynı işlem diğer hamur için de yapılır.
  • Tepsi hafif yağlanır ( çok yağlamayın tepsini, sonra hamuru tepsiye koyduğunuz zaman elimizle genişletmek istediğimiz zaman açamıyoruz. Hamur geri toparlanıyor.) daha önce açtığımız hamur bir kenarda elle biraz üzerinden bastırılarak genişletilir. Sonra tepsiye koyulur ve tekrar tepsinin her tarafına yerleştirilir. Hatta tepsinin kenarlarına doğru biraz yüksek şekilde yerleştirilir. 
  • Hazırladığımız patlıcanlı harç hamurun üzerine serilir. 

  • İkinci hamur da kenarda elle açılır, tepsiye yerleştirilir. 

  • Kenarlarından bastırılarak iyice kapatılır. 
  • Yumurta sarısı sürülür, bıçakla kesilir, ister üzerine susam, çörek otu serpilir, isterde hiçbir şey sürülmeden fırına verilir. 
  • Kızarıncaya kadar pişirilir. 

Afiyet olsun !

17 Kasım 2011

YEŞİLLİKLİ YUMURTA SALATASI

Çoğuna göre kahvaltılık salatadır bu. Benim kızına göre yumurta sadece kahvaltıda deyil, her öğün yenilebilir.
 Ne yalan söyleyeyim yeşillikle bir araya gelince uzun zamandır yemediğim yumurta bana da lezzetli geldi, sesimi çıkarmadım, sadece " Kızım haklı galiba bu salata her öğün yenilir vallahi" diye düşündüm.

Tarifte belli yumurta ve  yeşillik sayısını yazmıyorum. Ne kadar yumurta kullanıyorsunuz, yeşilliyi bol veya az seviyorsunuz bu size kalmış bir tercih.
Yalnız şunu söyleyeyim taze  yeşillik bol olunca daha da güzel oluyor ve eğer taze yeşillik yoksa bu tarife kuru yeşillik de kullanabilirsiniz ama unutmayın kuru yeşillik bol olunca  taze yeşillik kadar güzel olmuyor.
Bu kural taze yeşillik için geçerli.

Malzemeler:

  • Yumurta 
  • Yeşil nane ( yoksa kuru ama az)
  • Maydanoz ( azerice caferi veya petruşka)
  • Dereotu (azerice şüyüd)
  • Tuz,  biraz Kırmızı Biber
  • Sıvı yağ( azerice duru yağ)


Hazırlanması:
  • Yumurtalar haşlanır, kabukları soyulur ve küçük doğranır ( resimdeki büyüklükte)
  • Yeşillikler ince kıyılır, yumurtalara katılır.
  • Tuz ve yağ eklenir karıştırılır.
  • Kırmız biber ilave edilir, yumurtaları ezmeden hafif karıştırılır
  • Servis tabağına konulur, yeşil nane ile süslenir ve afiyetle yenilir.


Afiyet olsun!


13 Kasım 2011

KIYMA SOSLU KARABUGDAY, GREÇKA PİLAVI, QREÇKA PLOVU ( Rus mutfağı)



Karabuğdayın  azericede ismi Greçka. Aslında azerice de deyil, bu isim azericeye de rusçadan gelmiş.
Azerice ne denildiğini bilmiyorum maalesef, ben bu tadı bildim bileli ismi hep Greçkay`dı. 
Greçka yemeyi çocukluğumda yemeye çağrılırken koşarak geldiğim iki yemekten birisiydi. İkinci yemek tabi ki her çocuğun sevdiği gibi Patates kızartmasıydı.



Karabuğday (Greçka), isminden dolayı tahıllarla birlikte ele alınıp sınıflandırılmasına rağmen Gramineae (Buğdaygiller) familyasına dahil değildir. Üçgen şeklindeki tohumları tüketilen, Rusya, Ukrayna, Kuzey ve Doğu Avrupa, Kuzey Amerika, Japonya ve Çin gibi ülke ve bölgelerde üretilen bir bitkidir. Polygonaceae (Kuzukulağıgiller) familyasına dahildir.

Faydalarını saymakla bitmez. Kısacası Karabuğday yani Greçka :

  1. Kan Şekerinin Daha İyi Kontrolü ve Daha Düşük Şeker Hastalığı Riski. Karabuğday İnsan Vücudunda İstenmeyen Kolesterolün Azaltılmasında Etkilidir.
  2. Kalp Hastalıklarına ve Kansere Karşı Koruyucu Bir Bitkidir.
  3. Karabuğday Karaciğerin Çalışmasını Kolaylaştıran Choline İhtiva Eder.
  4. Yüksek Tansiyon ve Kansızlığa Karşı Korur.
  5. Japon araştırmacılar karabuğdayın vücudu rahatlattığını, iltihaplanmayı, aşırı terlemeyi,  burun kanamasını iyileştirdiğini ve önlediğini ve bağırsakların fonksiyonlarının iyi bir şekilde devamlılığını sağladığını bildirmişlerdir.
    Bu bitki hakkında uzunca bilgi edinmek istiyorsanız bu adrese tıklamanız yeterli KARABUĞDAY ( Greçka)



    Tarifini yazacağım pilav Rus mutfağına aittir. Bu vesileyle Azerbaycan mutfağına da dahil edebiliriz. Amerika da bunu bulmak o kadar da kolay değil. Hiç bilinmiyor desem yeridir. Hoş Türkiye de de pek bilinmiyordu ama birkaç arkadaşın sitesinde salatasını, pilavını görünce demek ki artık satışı başlamış dedim.
    Geçenlerde bir arkadaştan Austin de rus marketi var haberini duyunca gecikmeden gittim. Tanıdık ilaçları, malları, üstelik greçkayı da görünce galiba ben burayı sık sık ziyaret edeceğe benziyorum dedim.
     Ziyaret edip greçkayı almak isteyen Austinli arkadaşlar için adres burada  : Sashas Market

    Tarifi  şöyle:

    Malzemeler:
    • 200 gr kıyma ( çekilmiş et)
    • 1 su bardağı karabuğday yani greçka
    • 1 su bardağının başından  2 yemek kaşığı eksik su ( et suyu da olabilir)
    • 1 adet büyük boy soğan
    • 2 adet büyük boy domates (yoksa ev usulü hazırlanmış domates rendesi kullanılabilir)
    • 1 yemek kaşığı domates salçası
    • 1 adet yeşil biber ( eklemeseniz de olur)
    •  yarım su bardağı sıvı yağ 
    • tuz, karabiber, kuru nane


     Kıymalı sosun Hazırlanması:

    • Önce tavaya yarım su bardağı yağın yarısı ilave olunur ve ısınmaya koyulur
    • 1 adet soğanın kabukları soyulur, yıkanır, tümü değil sadece yarısı ince ince kıyılır, ısınan yağa ilave edilir.( geri kalan yarısı greçkanın hazırlanmasında kullanılacak)
    • Hafif kavrulan soğana kıyma eklenir ve kısık ateşte kıyma kendi suyunda pişinceye kadar beklenir.
    • Suyunu çeken kıymaya yarım yemek kaşığı salca eklenir, karıştırılır.
    • 1 adet domates rendelenir, 1 adet yeşil biber ince ince doğranır ve kıymaya katılır.
    • Tuz, karabiber, kuru nane eklenir ve domates suyunda kıyma  hafif sulu kalıncaya kadar pişirilir. Dikkat edilir suyu çok çekilip kıyma kuru kalmasın.Kıymalı sos hazırdır
     Karabuğdayın, Greçkanın hazırlanması:
    • Yarım su bardağı yağın geri kalan smı tencereye ilave edilir.
    • Yarım soğan ince doğranır ve ısınan yağa eklenir rengi değişinceye kadar kavrulur.
    • Yarım domates salçası eklenir biraz daha kavrulur soğanlar saçayla.
    • 1 adet domates rendelenir soğana ilave edilir. ( taze domates yoksa kışlık hazırlanan konserve olabilir yoksa sadece salca yeterlidir)
    • Karabuğday( greçka) suda siyah suyu gidinceye kadar yıkanır.
    • Domatesli soğanlara ilave edilir 2-3 dakika kadar kavrulur.
    • Sonra su, tuz ilave edilir.  Greçka orta ateşte suyunu çekinceye kadar pilav gibi pişirilir.  
    • Hazır olan greçka tabaklara  konulur, üzerine kıymalı sos eklenip servis edilir.
    Not: Bu pilavın yanına cacık, sade yoğurt çok güzel yakışır. Lezzet üstüne lezzet katar bizzat denenmiştir.



    9 Kasım 2011

    HEFTEBECER TURŞUSU ( Azerbaycan mutfagı) HƏFTƏBECƏR TUTMASI



     Allahtan o gün ne istesem olacakmış.
    Ah ah keşke...
    Keşke günahlarımın affını dileseydim...
    Peşinden koştuğum umutsuz sevdaların umut dolu olmasını dileseydim,
    Mutluluk dileseydim, başarı dileseydim,
    Keşke, keşke demeseydim  geçmişime...
    Keşke sözünü kullanmadan yazabilseydim yazıyı...
    Dileseydim, isteseydim tüm dünyaya barış, sevgi, huzur...

    Dileseydim, isteseydim olacakmış..



    3 hafta önce cumartesi sabah gözümü zorla da olsa açtım güne. Yani mecbur olmasam akşama kadar uyuyacaktım, çok yorgundum. Kalkmadan önce her zamanki huyumdur, en az 10 dakika dünkü geçen günümü, gördüğüm rüyamı ve bugün yapacaklarımı düşünürüm. Kuralı bozmayıp aynısını yapmak istesem de, mideme ve aklıma söz geçiremedim.
    Gözümü açtığımdan bu yana aklım ve midem aynı sözü söylüyordu....  TURŞU hemde annemin yaptığı en harika turşu HEFTEBECER.....   
     Tövbe, tövbe nerden geldi şimdi bu aklıma.

     Hayda...Bayram değil seyran deyil enişte meselesine döndü bu meselede...
    Bir sebep olsa aşerdiğimden şüphe edeceğimde, yok sebep de yok...

    Turşu yapmayı da pek beceremem ki..
    Hadi yapmak istesem Amerikada, Texsas eyaletinde, Austin şehrinde nerden bulacağım yeşil domatesi..
    Buraya geldiğimden yeşil domatesi sadece 1 defa tevafuk eseri bir markette görmüştüm.
    O zamanda canım pek turşu çekmemişti.

     Vardır bunda bir hikmet dedim, kalktım, hazırlandım kızımla marketin yolunu tuttuk.
    Yani boşuna canım turşu çekmemiş. Meğerse bu gün karşıma yeşil domates çıkacakmış,  ben alıp şeytanın bacağını kırarak turşu yapacakmışım. Kaç kilo aldım hatırlamıyorum epeyce vardı.




    Acilen annemi aradım tarif için. Benden 1 saat önce de ablam aramış domates aldım nasıl yapayım turşuyu diye. Annem o gün epey sevinmiş kızlarının hamaratlığına...
    Eve gelip beklemeden tarifi uyguladım. Aslında bir hafta beklemek gerek ama ben 2 gün sonra kavanozun başından eksiltmeye başlamıştım turşuyu..
    Anlatamam tatmanız lazım diyeceğim ama tadamadığınıza göre anlatayım ..
    Tek kelimeyle HARİKAYDI...
    Yanına patates püresi, sıcak şehriye çorbası, domatesli, patatesli, sulu kuşbaşı etli yemek olunca kimse deymesin benim keyfime. 
    İlk defa yaptım. Aynı annemin yaptığı gibiydi. Çocuklar " Evet anne şimdi anneannenin evinin kokusu geliyor bizim evden"  dediler.

    Bu turşunun en sevdiğim tarafı sirkesiz olması. Birde yufkanın arasına koyup dürüm yapıp yemek.
    Turşunun isminin Heftebecer olmasının sebebi bir hafta içinde turşu yenilecek hale gelmesidir. 
    Tarifi şöyle




    Malzemeler: 

    1 kg yeşil domates
    1 adet büyük boy beyaz lahana
    1 adet yeşil  acı biber
    1 adet yeşil acı olmayan biber
    yarım bağ maydanoz
    3 yemek kaşığı  kaya tuzu ( turşu için olan iri taneli tuz)
    4-5 tane iri diş sarımsak


    Hazırlanması :

    Yazarken fark ettim epeyce "karıştırıyoruz" lafı kullanmışım. Bir şey yapamam çünkü bu turşunun sırrı "karıştırmada" ..)))
    • Domatesleri küp küp doğruyoruz.
    • Lahanayı da resimdeki gözüktüğü gibi yani ne çok küçük nede çok büyük doğruyoruz. Orta büyüklükte doğruyoruz. 
    • Biberleride aynı lahanayı yaptığımız gibi yapıyoruz. 
    • Maydanozu da doğruyoruz. 
    • Sarımsakların da kabuklarını soyup halka şeklinde doğruyoruz.
    • Lahanayı, biberleri birlikte ezmeden karıştırıyoruz. 2 yemek kaşığı tuzu ekliyoruz ve yine de ezmeden hafifce karıştırıyoruz. 
    • Domatesleri ve maydanozu da  de ayrı bir kapta 1 yemek kaşığı tuzu ekleyerek karıştırıyoruz.
    • Daha sonra domatesleri lahana karışımına ekliyoruz ve yine de ezmeden hepsini birlikte karıştırıyoruz. 
    • Sarımsakları turşuya  7-8 saat sonra ekliyoruz ve sarımsaklarında karışması için turşuyu tekrar ezmeden  karıştırıyoruz.   

    • Turşuyu 1 gün karıştırdığımız kapta saklıyoruz. Ara sıra da hafifce karıştırıyoruz.
    • Ertesi gün  turşu epeyce sulanmış olacak. Fazla ezmeden turşuyu kavanoza dolduruyoruz. Doldururken hafif bastırıyoruz. Suyunu da üzerine ekliyoruz. 
    • Kavanozun kapagını kavanozun üzerine koyuyoruz ama bağlamıyoruz yani sıkmıyoruz kapağı çünkü turşunun  suyu en az 3-4 gün  sürekli taşacak. Bunun için turşu kavanozunun altına derince bir kap koyun. Taşan su oraya dökülsün diye.
    • Turşuyu her gün bir kere de olsa üzerinden bastırarak suyunun taşıp taşmadığını kontrol edin. 4-5 gün sonra turşuyu yine derin bir kapa boşaltın ve karıştırın. Daha sonra yeniden kavanoza doldurun ve soğuk yerde tutun. 
    • Turşu bu sürecte yani yapmaya başladığımız günden sayacak olursak 7-8 gün içinde yenecek hale geliyor
    • Tuzunun fazla olduğunu düşünürseniz yemeden önce tabağa aldığınız miktarın üzerine içme suyu ekleyin 1-2 dakika suda bekletin sonra suyunu süzerek tüketin.

    Anlatımı uzun ve zahmetli gözükebilir ama yapımı hiçte öyle değil. Yaparken göreceksiniz ve sonucu harika olacak.  Asıl püf noktası bu turşunun sirke eklemeden domatesin asitli suyunda olmasıdır.
    Kolay gelsin.


    ✿Mutfak Dili ✿ © Ocak-2015. Destek-Blogger

    Blog design-Tasarım-GÜL TASARİM