15 Kasım 2010

HAYIRLI BAYRAMLAR !




Her günümüzün  böyle güzel bayram tadında olması ve en büyük bayram gününde de hep birlikde olma dileğile 
Kurban Bayramınız  Mübarek Olsun !

BIR KERE DÖN BAK



Yıllar önce her sahnesini ezberlediğim, her konusunu  günlerce hatırlayıp güldüğüm, arkadaşlarla bir araya gelirken her karesinden bahsetmenden kendimizi alıkoyamadığımız bir dizi vardı " AŞK OYUNU".  Şimdi yayınlanan tüm dizileri bir kalemde silecek kadar güzel, mana dolu, romantik komedi tarzı bu dizinin her bölümünü çok seviyorum ama  en çok sevdiğim sahnesi yıllar sonra karşılaşan ciftin ayrılırken  düşündükleri. 
"Eğer beni hala seviyorsa dönüp bakacak "  diye  bin bir umutla bekleyen S  ve içinde beslediği sevgiyi soldurmaya hiç niyeti olmayan E.
 Her zaman bu sahne gözümün önüne gelirken düşünüyorum . Gerçekten insan elinden kaybettiklerinin geri dönmesini bekliyor mu ? Ya da giderken bir bilinmezliye doğru hala geri dönüp bakmak ister mi? Geriye baktığın zaman gerçekten de geride bıraktığı eksikleri düzelte bilir mi.?

Geride hala  kendiyle  götüre bileceği bir şeyler var mı da dönüp bakıyor.? Ya da dönüp bakınca gelecek mi  istediklerin daha senin yolun belli değilken. Daha sen geleceğinin  pilanını kurmayı başaramamışken. Bir umut diyor ve yine de dönüyor. Dönüp bakmalı bir kere geriye. Bekleyenin var diye .


Peki ya dönüp bakacak diye bekleyene ne demeli? Cesaretin var mı gideni döndürmeye, dönerken eskiye hala olduğu gibi bulacağına var mı umudu?. Kaybolduğun bakışta yeniden doğmak mı istediği yoksa içinde dinen sessizliği konuşturmak mı.? 
Gidenin  arkasından bakarken düşünüyor mu elinden gidenin ne kadar deyerli olduğunu ve kaybetme sebebini. Bilmiyor ama yine de geri dönmesini bekliyor, dönerse düşündüklerine, kaçırmak istemediğine, beynini kemiren neden sorularına bir umut ışığı olacağına inanıyorsun. Kaybettiğini kazanma yolunda caba göstermek için bir şansın daha var diyorsun. Uğraşmaya değer diye biliyorsun.


 Ne olursa olsun ama sadece bir kere dönsün diyorsun.
Doğru İnsan bir kere dönüp bakmalı geriye . Arkasından masumca bakanlara bir  umut olsun diye , yaptıkları hatayı bir daha yapmamak için, kırık dökük yürüdüğü yollarda bulduklarını , kaybettiklerini göre bilmesi için bir kere daha dönüb bakmalı insan geriye. Bekleyen var diye dönmeli, yeni başlangıç için  gidenin arkasından bakmalı.



Gidenin de arkasından baka bilmek," ben kaybetmeyi sevmem", "kazandırmak için uğraşırım baksa" diyerek sabırla beklemeyi bilmeli aslında insan.


Sadece bir kere dönüb bakmalı, bakacak diye beklemeyi başarmalı !

( Alıntı değildir )

11 Kasım 2010

TATLI PİŞİ






Rusçada adı "PERAŞKİ" türkçede adı "PİŞİ" olan bu yiyeceği yazmadan önce internette küçük bir araştırma yaptım. Pişi nedir Türkiye`de nasıl bilirler bu yiyeceği dedim.
Google arama yerinden Pişi yazınca karşıma çıkan ilk sayfadan okuduklarıma çok güldüm  ve bir kacını sizinle de paylaşmak istedim. Sanırım bunu yazan arkadaşların çoğu anne yemeyini özlemiş aç  öğrenciler olsa gerek dedim.

"Bugün -Kandil sebebiyle - komşuların apartmanda birbirlerine dağıttığı harika yiyecek.Özellikle peynirle yendiğinde daha da hoş olur.Ama soğuduğunda lezzetini büyük oranda kaybeder. "

"peynir, zeytin, domates, çay, pişi ve sen sevdiğim nede güzel yenirdiniz şimdi. yazarın anlatmak istediği. peynir, zeytin, domates, çay pişinin en yakın arkadaşıdır. "

"-size pişi yapacağım.
+ne yapacaksın?
-pişi
+anladık bir şey yapacaksın da nee?
-yahu pişi işte
+sürpriz bişe mi?
-yahu çıldırtma pişi diyorum ya
+ablaaaaaaa???
-...

diyaloğuyla çıldırtmasının ardından ablamın yaptığı, ilk o zaman tanıdığım, dünyanın en basit fakat en lezzetli bri şey . ekmek gibi, minik minik. tam emin olmasam da sanırım kabartma tozlu hamurun açılıp, küçük parçalara bölünüp kızartılmasıyla yapılıyor. pek lezzetli bir kahvaltılık
. "

"olsa da açlığımı yatıştırsa yanında da ayran gelse dediğim eli hamurlu ana işi... "

"özellikle kandillerde yapılan, konu komşuya da dağıtılan yağda kızartılan hamurdur.. çok yağlı, kalori bombası değil, kalori atom bombasıdır.. peynirli, domatesli, sucuklu olanları ve sade olanları da vardır.. "

Evet bu kadar yorumdan sonra her halde sizde Pişiyi tanıdınız . Doğru Pişi mayalı hamurdan yapılan arasına patates ve peynir konularak kenarları  elle ve ya çatalla  bastırılarak bükülen harika bir kızartma çeşidi. Ama benim bu gün tarifini yazacağım Pişi o Pişi deyil. Peki hangi Pişi  bu Pişi derseniz . Bu pişi tatlı bir pişi .


 Özellikle çocukların çok severek yediği bu tarif rus mutfağına ait ve daha çok  kış mevsiminde ( malum yazın kızartma pek tercih edilmez) sık sık yapılan harika bir hamur işi.  Bende küçükken çok severdim ve  çocuklarımı da alıştırdım . Hatta büyükler bile sabah kahvaltısında severek yerler. Hafif tatlı, kolay yapılan bu tarifi eminim sizde yaptıktan sonra seveceksiniz. Ölçüleri yarıya bölerek de yapabilirsiniz. Biz çok sevdigimiz için bolca yapiyorum.

Malzemeler: 
2su  bardağı süt
1,5 su bardağı toz şeker
2 yumurta
2 paket kabartma tozu
2 paket vanilya
aldığı kadar un

Kızartmak için bol sıvı yağ.

Hazırlanması:
Ilık süt, yumurta, şekeri, vanilyayı karıştırıyoruz. Kabartma tozunu ekliyoruz arkasından da unu azar azar ekleyerek hafif ele yapışan hamur kıvamına gelinceye kadar yoğuruyoruz.. Tadına bakın eğer şekeri az gelirse azıcık şeker daha ekleye bilirsiniz. Ama unutmayın hamur hafif ele yapışır kıvamda olacak. Hamuru fazla bekletmiyoruz. Hamurdan bir az alıyoruz ve hamuru açmak istediğimiz yere  un serpiyoruz ve  2 santim kalınlıkta acıyoruz.


Daha sonra da şekilli hamur kesme aletlerile istediğiniz şekilde (çocukların sevdiği hayvan, ay, yıldız, meyve) kesiyoruz ve önceden ısıtılmış sıvı yağda her iki tarafını kızartıyoruz.


 NOT ;   İsterseniz  hamura şekeri az koyarsınız kızarttıktan sonra üzerine pudra şekeri de serpe bilirsiniz. Bu artık zevk meselesi. Zevkler tartışılmaz derler . Doğrudur.

Afiyet olsun !

7 Kasım 2010

CEZERYE (Havuclu Toplar)



Cezerye türk mutfağının en kolay ve çabuk yapılan, Amerikalılarınsa bayılarak, severek yedikleri tatlı çeşididir. Havucdan yapılıyor dedikte de inanamıyorlar. Havuçtan tatlı yapılır mı diye.. Evet türkler akıa gelmeyen nimetten bile bir şeyler yapmaya, üretmeye kabiliyeti olan bir millet diyoruz.
Resimde gözüken Cezeryeyi de Amerikalı öğretmenlerle beraber yaptık.
Nasıl yapıldığını merak etmişlerdi .Bizde hem tarifini vermek, hem de birlikte yapmanın keyifli olacağını düşünerek arkadaşların birinin evinde buluştuk ve birlikte Cezeryeyi yapıp yedik.
Resimleri çekmek ve tarifi yayımlamak da benim bloğun payına düştüğü için tarifini acizane yazıyorum.


Malzemeler ;

2 büyük boy havuç
1 su bardağı toz seker
Yarım su bardağı su
1 küçük paket pötibör bisküvi
1 su bardağı ceviz dövülmüş
 biraz hindistan cevizi
1 tatlı kaşığı tarcın
30 gr tereyagi erimiş



 Hazırlanması:

Havuçları rendele suyu, sekeri ekle ve 10 dakika kadar kaynat. ( ben rendelemedim halka halka kestim daha sonra yumuşadıktan sonra çatalla ezdim)


Kaynattıktan sonra içine robottan ve ya elinle ufaladığın bisküvileri, tarçını, yağı, cevizi ekle ve ele yapışacak kıvamda olunca artık yuvarlak toplar hazırlaya bilirsin.


Ele yapışacak kıvamda olması hindistan cevizinin her tarafına iyice bulanmasına yardımcı olacaktır.


Eline fazla yapışıyorsa bir tarafta içinde su olan tabak bulundur ve elini ıslatarak yuvarlaya bilirsin.


Ceviz büyüklüğünde yuvarladığımız topları ister hindisan cevizine ister de robottan geçirilmiş cevize bulaya bilirsiniz.

Afiyet olsun !

4 Kasım 2010

KİFTE-BOZBAŞ ÇORBASI (Azerbaycan Mutfağı)





Havalar yavaş yavaş soğumaya başladı. Bunu okuyanlar " OOO senin dünyadan haberin yok havalar çoktan soğudu" diye bilirler. Doğru ama daha bizim Texsas`a soğuk yeni teşrif etti. 
Soğuklar başlayınca ilk yapılacak işlerden
1. yorganları  dizildiği yerden indirmek olur 
2. kalın elbiseleri çıkarmak olur. 
3. soba kurmak olur. 
4. yazın sıcağından bunalarak kaldırdığımız halıları yerlere döşemek olur. 
5. her şey hazır ee biz açıktık yemek yapalım ne yapalım sıcak bir çorba iyi gelir.  O zaman hadi mutfağa.
Evet soğuk havanın bu kısmını çok seviyorum.
Aslında en çok evdeki deyişlikliği seviyorum. Yazın sıcağından bunalarak kaldırdığım halıları sermeyi. Kışlık elbiseleri çıkarırken kilo alıp verme durumuna göre dar  ve ya bol olanların üzerine bin bir hatıra sayarak, ah keşke  deyerek verilecek elbiseler sırasına koymayı. Sobadan gelen  çıtırtı sesini duyarak ince bel bardakta değil kocaman kupa bardağındaki çayı yudumlamayı. Sobanın üzerinde kavrulan kestaneleri alıp fazla soğumadan elin yanarak açmayı  dünyanın halılar serilmiş, dolapları elbiseyle doldurulmuş, konforlu ısıtıcı sistemiyle ısıtılmış, sofrasında kuş sütü  bile eksik olmayan saraya değişmem eminim.
Her dakikası özlem dolu o yılları iyi ki yaşamışım diyorum ve hala çok özlüyorum.
Hey gidi günler diyorum.

Neyse fazla duygu sömürüsü yapmadan eski günlerin  en çok sevdiğim bölümünden siteye uygun fragman hazırladım . Fragmanın konusu Çorba.
Çünkü soğuk başlamışsa bu o  demektir ki sıcak çorba mevsimi de başlamıştır.  Bu gün yazacağım çorba tarifi Azerbaycan sofrasının kışın  en çok,  yazın da ara sıra yapılan Kifte-Bozbaş  çorbasının tarifi. Bol baharatlı, bol yeşillikli ve bol köfteli çorbanın tarifi şöyle;



Malzemeler:

500 g dana kıyma
2 adet orta boy soğan
 1,5 su bardağı pirinç
 10- 15 adet kuru erik
 1 su bardağı nohut
 1,5-2 lt tavuk suyu ve ya sadece su 
 2 adet orta boy patates
1 adet küçük havuç
Tuz. karabiber,
Kuru nane, dereotu.


Hazırlanması:
2 litre su kaynamaya koyulur bu sırada rendelenmiş 1 adet soğan kıyma tuz karabiber ve yarım su bardağı pirinç birlikte karıştırılarak cevizden azacık büyük köfteler hazırlanır. Köftelerde tek tek elimizin baş parmağıyla küçük oyuk açarak,  tam ortasına kuru erik koyuyoruz ve  yeniden yuvarlak şekil veriyoruz.
Asıl  tarifte köfte boyutu  en az orta boy patates büyüklüğünde olmalı ama ben öyle sevmiyorum ve bunun içinde yapmıyorum. Yaptığım boyutu yazıyorum. Cevizden büyük köfteler daha iyi diye düşünüyorum. 
Köfteler yavaş yavaş ısınan suyun içine eklenir. Köfteler önce tencerenin dibine çöküyor sonra su kaynamaya başlayınca da üste çıkıyorlar. Bunun içinde yapmamız gereken ilk iş köfteler suyun üzerine çıkmadan önce suyun üzerine çıkan köpükleri kaşıkla almak. Suya bir gün önceden ıslatılmış ve azacık pişirilip kabukları soyulmuş nohutları ilave ediyoruz.
Köfteler suyun üzerine çıkınca da yarım bardak pirinci, kabukları soyulmuş ve küp küp doğranmış patatesleri, havuçları ve bir kaç tane kuru eriği ilave ediyoruz. Bunlar yavaş yavaş kaynarken, 1 adet soğanı rendeliyoruz 3 kaşık yağda kavuruyoruz.
Kavrulan soğanlara isterseniz safran, isterseniz 1,5 buçuk yemek kaşığı salça ilave ediyoruz. Hazırladığımız bu sosu da kaynayan çorbaya ilave ediyoruz,  patatesler pişinceye kadar kaynatıyoruz. 
Çorbayı  ocaktan indirmeden 5 dakika önce ince doğranmış dereotu, nane, kişniş,dereotunu, tuz, karabiberi ilave ediyoruz. ( kış mevsiminde taze nane az bulunduğu için  kuru nanede kullana bilirsiniz).
Servis yaparken sumak eklerseniz hem görüntüye  hem de tadına güzellik verirsiniz.

Afiyet olsun !

Not: 1. Köfteleri yaparken kıymaya 1 yumurta ekleye bilirsiniz,bu köftelerin suya eklerken dağılmasını önler.!
         2. Kişnişin nasıl bir yeşillik türü olduğunu bilmeyenler aşağıda hem resmine hemde bilgisine baka bilirler

Kişniş (Coriandrum sativum), maydanozgiller (Apiaceae) familyasından bir bitkidir. Anavatanı Akdeniz ülkeleridir. Güneybatı Asya ve Kuzey Afrika'da yetişir.

Amerikada çok bulunur. Buraya  nerden geldiğini bilmiyorum ama. Amerikada ismi Cilantro diye bilinir.

Baharatı kişniş bitkisinin küre biçimli sarımsı yeşilden, açık kahverengine kadar değişen renklerdeki meyvelerinin kurutulması ya da öğütülmesiyle elde edilir. Ayrıca bitkinin taze yaprakları salatalarda ve kökleri de baharat olarak kullanılır. Ferahlatıcı hoş bir kokusu, tatlımsı baharlı ve meyvemsin bir lezzeti vardır. Et yemeklerinde ve zeytinyağlı dolmalara çeşni katmak için kullanılan yaprakları, yakıcı bir tat verir. 

✿Mutfak Dili ✿ © Ocak-2015. Destek-Blogger

Blog design-Tasarım-GÜL TASARİM