15 Mayıs 2010

BÖRÜLCE SALATASI VE TATLI ÖDÜLÜM

Bu salatayı   Austin Harmony  School of Excellence  da öğretmen olarak çalışan Amerikalı öğretmen  Gina  Gregory bize misafir olarak geldiğinde çok beğenmişti. Daha sonra da tarifini istemişti. Dil konusunda şimdilik bir az zorluk çektiyim için  tarifi  burdan vermek daha kolay olacak dedim. Cünkü  sayfadaki tercüme programı işimi daha da kolay yapacaktı.  Bu tarifi Gina hanıma özel olarak yayınlıyorum,  bizi kırmayıp geldi]i için de çok teşekkür ediyorum  ve her zaman bekliyorum .


Malzemeler:

2 kase börülce( konservede olur)
1 konserve kutusu mantar
1 kırmızı biber
1 sarı biber
4 adet yeşil soğan
 maydanoz
yeşil zeytin
limon suyu
zeytinyağı
tuz



Hazırlanması; 
İlk olarak börülceleri haşlayın.  (konserve olunca daha kolay olur işiniz)
Mantarları ve biberleri doğrayarak az yağda kısa süre pişirin ve ilk sıcaklığının çıkması için bekleyin, Sıcak kullanmak iyi değil.
 Börülceleri karıştırma kabına alın. Üzerine yeşillikleri ve yeşil  zeytini doğrayarak ilave edin. Limonunu da sıkarak karıştırın. Soğumuş biber ve mantarları da ekleyerek harmanlayın.
Dilediğiniz gibi süsleyerek servis yapın.

 
ÖDÜLÜM 




Sevgili arkadaşım  "TATLILAR GÜLCANDAN"  beni bu tatlı ödüle layık görmüş.Kendisine çok teşekkür ediyorum. Ödülün şartlarına göre  bunu   10 kişiye göndermem gerekiyor.
Arkadaşlar arasında ayrım yapamadım. Hepsinin gönlümde yeri başka. Sevgi paylaşılırsa büyür sözüne her kes uymuş. Her kes aldığı ödülü birilerine göndermiş. Bende düşündüm bu ödülü almayanlara versem daha iyi olur.  Yoksa her kes benim  gercek dostum ve arkadaşımdır. Güzel dostluklar diyorum.


1. Cahide- Jibek
2. Nazife
3. Sibel
4. Hilal
5. Eser
6. Damak tadı
7. Derya
8. Emelce
9. Özlem
10. Bir dilim, bir tutam 

8 Mayıs 2010

ANNE !


Başımın tacı, derdim elacı;
Garip gönlümün tek sırdaşı.
Ağlayan ruhumun sensin ilacı.

Ne de çok ihtiyacım var yavrum sözünü,
Ne de çok ihtiyacım var sevgi kokan o sesine
Ne de çok ihtiyacım var kar yağan saclarımı okşayan o eline.
Hakkını helal et ne olur dediklerim, ettiklerim, dokunduysa kalbine.


 Annelerimize  ne kadar teşekkür, ne kadar özür borcumuz var
diye düşündük mü hic?
İste bu kadar

Bir anne düşün 2 haftadır öğrenmiş bebeği olacak diye ne kadar mutlu,
Bir anne düşün 4 aylık bebeğinin ilk kıpırdamasını hiss ediyor, ne kadar umutlu.
Bir anne düşün; 9 aylik zorlu hamilelik ve ağrılı doğumdan  sonra mutluluk göz yaşıyla kucağına aldığı yavrusuna bakmaya doyamayan

Bir anne düşün; yine mi kız oldu denen sinirli; bakışlar altında mutluluğu doya-doya yaşamaktan aciz, dokuz ay hasretle beklediği yavruyu kucagına bile almaktan mahrum. Oysa ne de çok özlemişti yavrusunu.
Bir anne düşün; 40 gün bebeğinin başından ayrılamayan, ağladığında ağlayan, güldüğünde gülen, uyurken bakmaya doyamayan.
Bir anne düşün; hangi ayda hangi yiyecekler verilir diye her gun kitaplar karıştıran,
Bir anne düşün, yavrusunun ne zaman uyuyup, uyandığından haberi bile olmadan; tarlada sabah-aksam çalışan.

Bir anne düşün, bebeği emeklerken; dizleri acır diye; en pahalı halıları yerlere seren,
Bir anne düşün,çocuğum rahat uyusun diye kalabalık ailenin kalabalık odasında basını duvara yaslayarak sabaha gözünü açan,
Bir anne düşün  ilk çıkan dişine hedik yapıp dağıtan, bu tarihi unutmamak için duvardaki takvimi  iyice karalayan.
Bir anne düşün ; ilk attığın adımlara kurbanlar kesen,
Bir anne düşün ilk adımını görmek ne kelime içi sızlayarak  keşke çocuğumun  doğduğu zamanını hatırlasaydım diye ah çeken.
Bir anne düşün ilkokuldan, ortaokuldan, liseden mezun oluşunu makinelere kayd eden,
Üniversite sınavına gedeceksin deye sabaha kadar göz yaşıyla dua eden.


Bir anne düşün ondan ayrılıp gideceksin diye ağlayan, göz yaşını senden saklayan.

Bir anne düşün her tatilde yolunu bekleyen,
Bir anne düşün kendine kıymayıp sana harçlık gönderen.

Bir anne düşün  sen mezun olunca artık yanımda kal  derken, "Anne benim tayinimi başka memlekete verdiler" dediğinde sessizce içinde ağlayan "Hayırlısı olsun evladım ne yapalım"  söyleyen. 
Bir anne düşün sana evlilik konusunda nasihat eden,dinlersen  sevinen, dinlemezsen  gönlüne göresi daha iyi olur deyerek senin kararına razı olan.
Bir anne düşün askere gönderdiyi yavrusunun alnına kına yakan,
Bir anne düşün şehit oğlunun yavrusunu kucaklayarak göz yaşıyla teselli eden.


Bir anne düşün damadına ve ya gelinine mutlulukla bakıp kalbi sevincle dolan,
Bir anne düşün  dogacak ilk torununa patikler, yelekler ören.

Bir anne düşün gurbetteki evladının yolunu  hasretle bekleyen. bu gün arar her halde diye telefon başından ayrılmayan ,
Bir anne düşün belki bu gün gelirler diye bakım evinin penceresinden boylanan.

Bir anne düşün aglayan, üzülen, hasta yatağında bir yudum su verecek olan kızını, oğlunu bekleyen,
Bir anne düşün mutlu, huzurlu, her gününe şükür eden.

Bir anne düşün bizi gönlünde  bir türlü  büyütemeyen,  hiç birimizin  arasında ayırım yapmayan , mutluluğumuza sevinen, üzüntümüze üzülen.
 
 İşte bu Annelerin mutluluklarının  her salisesine, saniyesine, dakikasına, saatine, gününe, haftasına, aylarına, yılına teşekkür borcumuz,
Üzüntülerinin de her  salisesine, saniyesine, dakikasına, saatine, gününe, haftasına, aylarına, yılına  bir özür borcumuz var.
Fark ettinizmi ne kadar borcumuz var? sayılamayacak kadar.


O zaman gidelim, yakınımızdaysa ellerini öpelim , uzaktaysa telefonla arıyalım sesini duyalım.
Dün Annen çok hastalandı hastaneye kaldırıldı,
Dün Anne seni çok bekledi, Dün Annen vefat etdi,
sözünü duymadan,
gec olmadan gidelim, arıyalım.

Bak ne  kadar çabuk bitiyor bir gün, ne de çabuk geciyor insan ömrü.

 BÜTÜN  ANNELERİN , ANNE ADAYLARININ ANNELER GÜNÜ MUBAREK OLSUN! 


Alıntı değildir!



7 Mayıs 2010

YENİ SİTEMİZ " AMERİKA GERÇEĞİ"

                                     



    AMERİKA GERÇEĞİ ( yazının üzerine tıklayarak siteye ulaşa bilirsiniz)

Yaklaşık 10 aydır eşim ve çocuklarımla birlikte Amerika`da yaşıyoruz. Her kesin rüya alemi diye nitelendirdiği Amerika`ya geldiğimden bu güne kadar hayret ettiğim olaylar, bazen beklediğimden çok fazla, bazen de çok eksik olanları görünce, Amerika`ya rüya alemidir diyenleri bu rüyadan uyandırmak ve rüyayı gerçekle karşılaştırmak istedim.
 Bu yüzdende hem Amerikaya gelenlere ilk yardım ve bilgi almak isteyenlere de bilgi maksatlı "Amerikanın gerçeği" adlı siteyi oluşturmaya çalıştım. Burada kendimin ve arkadaşlarımdan öğrendiğim her bilgiyi resimlerle aktarmaya çalışacağım.

Amerika rüya değil yaşandıkça görülün bir gerçek.

5 Mayıs 2010

DOMATES, BİBER, KABAK DOLMASI



 
Keşke hislerimi sana açıkca anlatabilseydim 
Sana deli gibi aşık olduğumu söyleyebilseydim 
Gözgöze geldiğimiz o anda 
sanki Dilim tutuldu bir anda 
Konuşamadım karşında 
Oysa bütün cesaretimi toplayip sana gelmiştim 
Senin için çarpan şu kalbi gör istemiştim 
Tam elini tutmak üzereyken 
Aşkımı itiraf edecekken 
Sokaktan gelen o sesle yıkıldı dünyam 
Domates biber patlıcan 
Şimdi benden çok uzaklardasın biliyorum 
Belki Bir gün dönersin diye dualar ediyorum 
Seni bir defa görsem yeter 
İnanki bu bir ömre bedel 
Yeter ki bitmesin bu rüyam 
Nereye gitsem ne yana baksam hep seni görüyorum 
Biliyorum artık çok geç ama yine de bekliyorum 
Herşey boş geliyor bana 
Sarılacağım sımsıkı sana 
Yeter ki yıkılmasın bir daha dünyam 
 
Gençlik yıllarımın anlamasam bile çok dinlediğim bir şarkı vardı. Barış Mançonun “Domates, Biber , Patlıcan” şarkısı. Sözlerini anlayınca hep düşündüm, ne alaka aşk ve domates, biber, patlıcan?  
Sorunun cevabını aradım durdum ta ki Türkiye ye gidene kadar.
Türkiye ye yeni gitmiştim. Yıllardır merak ettiğim bu memleketin her yönü zaten farkı geliyordu bana. Pazarların her gün değilde, sadece bazı günlerde belli sokaklarda kurulması, hanımların elinden düşmeyen örgü poşetleri, apartmanların birinci katındaki marketten ihtiyacını almaya üşenip dördüncü kattan aşağıya sallanan sepetler çok ilgimi çekmişti. 
Tabi ben hala sorumu çözmeye çalışıyorum. Bir öğlen çözdüm sorumun cevabını. Nasıl mı? 
Seyyar satıcının bizim camın önünde " domates, biber, patlıcan" diye bağırdığı zaman. Satıcı Barış abi gibi lafı kısa kesmedi tabi tezgahında olan her malzemeyi saydı durdu. Jeton düşmüş soru çözülmüştü.

Evet demek ki, delikanlı aşık olmuş ve tam kıza kalbini açmak isterken dışarıdan seyyar satıcının domates, biber, patlıcan demesi konsantrasyonunu bozmuş ve kalbini kıza açamamış.
Şarkıyı  her defa dinlerken çok gülüyorum ve  bu yemeği yaparken şarkıyı mırıldanmadan edemiyorum. Gerçekten de harika bir yorum, harika beste diyorum.
Şimdi sizde bu yemeyin bu şarkıyla alakası ne derseniz, doğru benim aşkımı kimseye ilan etme gibi bir tasam-derdim yok ama misafire türk yemeğini en güzel şeklide sunmak telaşım vardı.
Bu yüzdenden de üç sebzenin birleşiminden oluşan bu yemeyi yapmak için patlıcan aradım ama bulamadım.
Patlıcanı bulamayınca benimde konsantrasyon bozuldu ve patlıcan yerine kabak kullanmak zorunda kaldım. Beklediğimden de iyi oldu diye bilirim. Mutfakta çareler tükenmezmiş.
Amerika`da seyyar satıcı bulup da her istediğini almak mümkün olayınca elde olanlarla idare etmek zorunda kalıyoruz maalesef . Her halde burada seyyar satıcının sesini duysam, bende konsantrasyonumun  bozulmasında değil de, mutluluktan şarkı yazarım her halde.
Şimdi bu kadar uzun anlatılan yemeyin tarifi nasıl?

Malzemeler :
  • 7-8 adet domates
  • 3 adet yeşil kabak
  • 7-8 adet dolmalık biber
  • 2 su bardagı pirinç
  • 2 yemek kaşığı domates salçası ( bunun bir kaşığını biber salcası olarak deyiştire bilirsiniz)
  • tuz, karabiber
  • nane

Hazırlanması:
Önce domateslerin üst kısmını kapak olacak şekilde kesip içindeki çekirdek kısmını çay kaşığı yardımı ile temizliyoruz. Daha sonra kabakları küçükse ortadan 2 yere, büyükse 3 yere bölüyoruz. Kabakların da iç kısmını domateste olduğu gibi kazıyarak çıkarıyoruz. Biberlerinde çekirdek kısmını çıkardıktan sonra dolmanın iç malzemesini hazırlıyoruz.
Bir adet soğanı küçük küçük doğrayıp yağda pembeleşinceye kadar kavuruyoruz. Üzerine domates ve biber salçasını ilave edip bir az da onları kavurduktan sonra, yıkanmış dolmalık pirinçleri ilave ediyoruz. 2 buçuk su bardağı pirince bir buçuk bardak su ilave ederek kısık ateşte pirinçlerin hafif pişmesini sağlıyoruz. Tuzunu ve karabiberini eklemeyi de ihmal etmeyin.
Suyunu çekince ocaktan alıyoruz. Hafif sulu kalsa iyi olur çünkü soğurken kalan suyu pirinçler kendine çekecektir.
İç malzeme soğuduktan sonra bunu hazırladığımız domates, biber ve kabakların içlerine dolduruyoruz. Yarım yemek kaşığı salçayı suyla karıştırarak dolmaları dizdiğimiz tencereye ekliyoruz Su az olursa bir az da ilave ederek kısık ateşte 40 dakika pişiriyoruz.
Not; Domatesler çabuk piştiği için onları ayrı tencereye dizerek pişirirseniz daha iyi olur.

Afiyet olsun !

SÜTLAC


Hep söylerler çocuğa sevmediği yemeyi zorla yedirmeye çalışmayın diye. Ama biz anneler illa ki faydası vardır diyerek  yediriyoruz. Ama bazen unutuyoruz çocuk bu yemekten bıkabilir diye. Maalesef bu durum  kendi başıma geldiği için söylüyorum. Küçük yaşlarda çok zorlanarak yediğim sutlacın tadına, artık kimsenin   zorla  yemek yediremediği yaşa geldiğimden bu yana galiba sadece  iki  kere  bakmışımdır.

Küçükken yediğim sutlacın bana ne gibi  fayda ve zararı oldu  bilmiyorum, ama ben kendi çocuklarıma zorla yemek yedirmemek için çok uğraşıyorum ve benim gibi belli  yaşa geldiklerinde tadına rahatça bakabilecekleri yemekler  olsun istiyorum. Sevmiyorum diye yapmamazlık da etmedim tabi ki,  misafirlere ve evin sütlaç seven sakinlerine gecen hafta nihayet  tam kıvamını tuttura bildiğim  sütlacı yaptım.

 Malzemeler:

2 çay bardağı pirinç (kırık ve ya dolmalık pirinç. pilavlık değil)
4 su bardağı süt
2 su bardağı su
2 su bardağı şeker
2 yemek kaşığı mısır nişastası ( kıvamını tutturmak için)
1 paket vanilya
bir cimdik tuz

Hazırlanması:

Pirinçleri yıkıyoruz suyu, sütü ekliyoruz kaynayıncaya kadar bekliyoruz. Bir taşım kaynadıktan sonra şekeri ve vanilyayı ilave ediyoruz. Pirinçleri sürekli çok pişip  dağılmaması için kontrol ediyoruz. Daha sonra hazır olmaya  15 dakika kala 2 yemek kaşığı mısır nişastasını soğuk suda eriterek sütlaca ilave ediyoruz . Çok koyu olmayan bir kıvama geldiğinde de oçaktan alıyoruz. Servis yapılacak tabaklara pay ediyoruz. Soğuduktan sonra üzerine tarçın serperek servis yapıyoruz.

Afiyet olsun !

✿Mutfak Dili ✿ © Ocak-2015. Destek-Blogger

Blog design-Tasarım-GÜL TASARİM