Keşke hislerimi sana açıkca anlatabilseydim Sana deli gibi aşık olduğumu söyleyebilseydim Gözgöze geldiğimiz o anda sanki Dilim tutuldu bir anda Konuşamadım karşında Oysa bütün cesaretimi toplayip sana gelmiştim Senin için çarpan şu kalbi gör istemiştim Tam elini tutmak üzereyken Aşkımı itiraf edecekken Sokaktan gelen o sesle yıkıldı dünyam Domates biber patlıcan Şimdi benden çok uzaklardasın biliyorum Belki Bir gün dönersin diye dualar ediyorum Seni bir defa görsem yeter İnanki bu bir ömre bedel Yeter ki bitmesin bu rüyam Nereye gitsem ne yana baksam hep seni görüyorum Biliyorum artık çok geç ama yine de bekliyorum Herşey boş geliyor bana Sarılacağım sımsıkı sana Yeter ki yıkılmasın bir daha dünyam
Gençlik yıllarımın anlamasam bile çok dinlediğim bir şarkı vardı. Barış Mançonun “Domates, Biber , Patlıcan” şarkısı. Sözlerini anlayınca hep düşündüm, ne alaka aşk ve domates, biber, patlıcan?
Sorunun cevabını aradım durdum ta ki Türkiye ye gidene kadar.
Türkiye ye yeni gitmiştim. Yıllardır merak ettiğim bu memleketin her yönü zaten farkı geliyordu bana. Pazarların her gün değilde, sadece bazı günlerde belli sokaklarda kurulması, hanımların elinden düşmeyen örgü poşetleri, apartmanların birinci katındaki marketten ihtiyacını almaya üşenip dördüncü kattan aşağıya sallanan sepetler çok ilgimi çekmişti.
Tabi ben hala sorumu çözmeye çalışıyorum. Bir öğlen çözdüm sorumun cevabını. Nasıl mı?
Seyyar satıcının bizim camın önünde " domates, biber, patlıcan" diye bağırdığı zaman. Satıcı Barış abi gibi lafı kısa kesmedi tabi tezgahında olan her malzemeyi saydı durdu. Jeton düşmüş soru çözülmüştü.
Evet demek ki, delikanlı aşık olmuş ve tam kıza kalbini açmak isterken dışarıdan seyyar satıcının domates, biber, patlıcan demesi konsantrasyonunu bozmuş ve kalbini kıza açamamış.
Sorunun cevabını aradım durdum ta ki Türkiye ye gidene kadar.
Türkiye ye yeni gitmiştim. Yıllardır merak ettiğim bu memleketin her yönü zaten farkı geliyordu bana. Pazarların her gün değilde, sadece bazı günlerde belli sokaklarda kurulması, hanımların elinden düşmeyen örgü poşetleri, apartmanların birinci katındaki marketten ihtiyacını almaya üşenip dördüncü kattan aşağıya sallanan sepetler çok ilgimi çekmişti.
Tabi ben hala sorumu çözmeye çalışıyorum. Bir öğlen çözdüm sorumun cevabını. Nasıl mı?
Seyyar satıcının bizim camın önünde " domates, biber, patlıcan" diye bağırdığı zaman. Satıcı Barış abi gibi lafı kısa kesmedi tabi tezgahında olan her malzemeyi saydı durdu. Jeton düşmüş soru çözülmüştü.
Evet demek ki, delikanlı aşık olmuş ve tam kıza kalbini açmak isterken dışarıdan seyyar satıcının domates, biber, patlıcan demesi konsantrasyonunu bozmuş ve kalbini kıza açamamış.
Şarkıyı her defa dinlerken çok gülüyorum ve bu yemeği yaparken şarkıyı mırıldanmadan edemiyorum. Gerçekten de harika bir yorum, harika beste diyorum.
Şimdi sizde bu yemeyin bu şarkıyla alakası ne derseniz, doğru benim aşkımı kimseye ilan etme gibi bir tasam-derdim yok ama misafire türk yemeğini en güzel şeklide sunmak telaşım vardı.
Bu yüzdenden de üç sebzenin birleşiminden oluşan bu yemeyi yapmak için patlıcan aradım ama bulamadım.
Patlıcanı bulamayınca benimde konsantrasyon bozuldu ve patlıcan yerine kabak kullanmak zorunda kaldım. Beklediğimden de iyi oldu diye bilirim. Mutfakta çareler tükenmezmiş.
Amerika`da seyyar satıcı bulup da her istediğini almak mümkün olayınca elde olanlarla idare etmek zorunda kalıyoruz maalesef . Her halde burada seyyar satıcının sesini duysam, bende konsantrasyonumun bozulmasında değil de, mutluluktan şarkı yazarım her halde.
Bu yüzdenden de üç sebzenin birleşiminden oluşan bu yemeyi yapmak için patlıcan aradım ama bulamadım.
Patlıcanı bulamayınca benimde konsantrasyon bozuldu ve patlıcan yerine kabak kullanmak zorunda kaldım. Beklediğimden de iyi oldu diye bilirim. Mutfakta çareler tükenmezmiş.
Amerika`da seyyar satıcı bulup da her istediğini almak mümkün olayınca elde olanlarla idare etmek zorunda kalıyoruz maalesef . Her halde burada seyyar satıcının sesini duysam, bende konsantrasyonumun bozulmasında değil de, mutluluktan şarkı yazarım her halde.
Şimdi bu kadar uzun anlatılan yemeyin tarifi nasıl?
Malzemeler :
- 7-8 adet domates
- 3 adet yeşil kabak
- 7-8 adet dolmalık biber
- 2 su bardagı pirinç
- 2 yemek kaşığı domates salçası ( bunun bir kaşığını biber salcası olarak deyiştire bilirsiniz)
- tuz, karabiber
- nane
Hazırlanması:
Önce domateslerin üst kısmını kapak olacak şekilde kesip içindeki çekirdek kısmını çay kaşığı yardımı ile temizliyoruz. Daha sonra kabakları küçükse ortadan 2 yere, büyükse 3 yere bölüyoruz. Kabakların da iç kısmını domateste olduğu gibi kazıyarak çıkarıyoruz. Biberlerinde çekirdek kısmını çıkardıktan sonra dolmanın iç malzemesini hazırlıyoruz.
Bir adet soğanı küçük küçük doğrayıp yağda pembeleşinceye kadar kavuruyoruz. Üzerine domates ve biber salçasını ilave edip bir az da onları kavurduktan sonra, yıkanmış dolmalık pirinçleri ilave ediyoruz. 2 buçuk su bardağı pirince bir buçuk bardak su ilave ederek kısık ateşte pirinçlerin hafif pişmesini sağlıyoruz. Tuzunu ve karabiberini eklemeyi de ihmal etmeyin.
Suyunu çekince ocaktan alıyoruz. Hafif sulu kalsa iyi olur çünkü soğurken kalan suyu pirinçler kendine çekecektir.
İç malzeme soğuduktan sonra bunu hazırladığımız domates, biber ve kabakların içlerine dolduruyoruz. Yarım yemek kaşığı salçayı suyla karıştırarak dolmaları dizdiğimiz tencereye ekliyoruz Su az olursa bir az da ilave ederek kısık ateşte 40 dakika pişiriyoruz.
Not; Domatesler çabuk piştiği için onları ayrı tencereye dizerek pişirirseniz daha iyi olur.
Afiyet olsun !
öğlene ve akşama sizdeyiz nasıl olsa beyde nöbette hazır böyle dolmalar var kim kaçırır bu ziyafeti.. afiyet şeker olsun efendim, bu işin gırgırı ellerinize sağlık selam lar AEO
YanıtlaSilCUMANIZ MÜBAREK OLSUN.
YanıtlaSilYemeğin çok lezzetli gözüküyor.türk mutfağını çok güzel temsil ettiğine eminim.ellerine sağlık.
Ellerine sağlık canım, afiyet şeker olsun. Hayırlı cumalar...
YanıtlaSilAramiza hos geldiniz nefis tarifleriniz icin emeklerinize saglik sevgiler canim öptüm.
YanıtlaSilDolma nefis görünüyor ellerinize sağlık.
YanıtlaSil