29 Haziran 2012

Sonucu harika bir tatil ✿ Amerika Masalı-1 ✿



Tatil bitti.
Uzunnnn yol, çokkk uzun,
Yorucu, fazladan biraz az, azdan bir az yukarı Yorgunluk..
Harika, ötesi var mı? Bak o da Harika.. Muhteşem..
Hangisinden başlasam...

Tatil planı yapanlara yolun uzunlugundan bahsederek göz korkutmak  istemem..
Yoruculuktan bahsedip şimdiden yormakta istemem..
O zaman harikadan başlıyayım ki, bir an önce yola çıkın..

Gerçi sizleri çok özledim bir yere gitmeyin demek istiyorum.. Gelirim en kısa zamanda ziyaretinize.. Ben yokken neler yapılmış.
Bu kadar bencil olmakta istemem. Tatil her kesin hakkı.. Özellikle blog camiasının..

✿✿✿


 Hani  Nasrettin hocanın hanımı çok gezermiş. Bunu laf eden komşular
" hoca hanımın çok geziyor" demişler.
Hoca da:
"yok ya benim hanım çok gezmez, gezmiş olsaydı bir günde bize uğrardı` der..)
Aynen Nasrettinin hanımı durumundaydım 2 haftadır.... Fakat bu defa fıkranın tersine Nasrettin hoca da yanımdaydı,.)

Hayatımın en uzun uçak yolculuğunu Amerikaya gelerek yapmıştım..Tam 16 saat.
Bu tatilde de hayatımın en uzun araba yolculuğunu yaparak kendime ait kırmızı kitabımın sayfalarında rekor kırmış durumundayım..:)

4610 mi Amerika dilinde desek. Şunu da çevirirsek bizim dile eder yaklaşık 7500 km`e..
Sizin köyden bizim köye üsulu, yani koca karı hesabıyla  anlatacak olursam  Azerbaycan`dan Türkiye`ye gider geri döner, bir daha gider bir daha geri döneriz.. Gider gelirken gürcülerle de maalesef muhatap oluyorsun..)) Inşallah o sorun da en kısa yoldan çözülür..




Tatili daha önceden hesaplamıştık. Haritada bakarken aman canımmmm.. gidilir demiştik.
 Arabaya binmeden önce kendime "bu ne delilik" dedim..

Texsas`ın, New Mexico`nun bitmez uzun çöl sıcağında rafadan yumurta gibi pişince kendime " Sana daha önce her hangi birisi sende akıl yok demiş miydi ? Eger demediyseler ben diyorum. Sende bir gıdım akıl yok Samire.Ne diye bu kadar yolu aldın göze de gidiyorsun.. " dedim  kendi iç sesime sessizce...

İçime söyledim, çünkü dıştan söylesem bizim Poyraz sert esip bizi çölün sıcagında Küzey kutbunun soğuğundan daha sert soğuğa maruz bırakabilirdi.:) Biz sıcaktan gayet memnunduk..)
Çare de yoktu, döneşte yoktu..  Bindik bir alete gidiyorduk Büyük Okyanusa dogru..)

Haritada yolumuz aynen böyleydi..
Texsas-New Mexico- Grand Canyon- Los Angeles- San Francisco-Yosemite.... Tamı tamına hiç duraklamadan 37 saat...



Geri dönüş Yosemite- Los Angeles-Phoenix- El Paso- Austin.. Arada kalan küçük şehirleri saymadan.. Tamı tamına 28 saat..



Memlekete 2 sene gidememenin sitresini bu kadar uzun gezide atmak fikri fena olmadı sanırım..
Nereden baksan bu gezi bazılarına göre 2 ay çekebilirdi. Bizse iki aylık geziyi sadece 2 haftada yani 14 günde hallettik.
Yosemite, Grand Canyon  tam çadır kurulup 4-5 gün gezilecek kadar güzel olurdu. San Francisco sokaklarında yürümek en az 10 gününü alırdı.. Los Angeles` de San Diego`yu gezmek için en az 2-3 gün verilirdi.. Bunun gibi bir çok yer.. Hep bir gün belkiye emanet edildi..

Kısa yol cizimine bakılırsa Amerika`nın 3 eyaletine- New Mexico, Arizona ve Californiya toprağına ayak basarak Büyük Okyanus kıyısında durduk..

Zaten durmak zorundaydık. Eee.. ne onu geçecek kadar cesaretimiz ne de oradan geçecek aracı almaya, kiralamaya paramız yoktu..))
Gönül isterdi gelmişken bir Japonya turu da yapmayı ama.:)


Austin`den pazar sabahı yani 10 haziran saat 8 de çıktık.
Uzun Texsas ve New Mexico çölünde, çok sıcak havada tam 15 saat giderek New Mexico`nun  Albuquerque şehrine gece saat 11`i geçe ulaştık..
Merak işte yolda görülücek yerleride ihmal etmedik ve iyi ki gitmişiz dedik..
Yolda New Mexico`da harika bir mağaraya- Carlsbad Caverns National Park`a- ugradik. Çok güzeldi.. 


Derinligi çok derin ve içi olabildigince soğuk olan  bu magarada yıllarca damlayan su ve suyla birlikte gelen
 mineraller ortaya harika görüntüler çıkarmış.








Mağaranın içi yarasalarla doluydu ve bu  yarasalar gece olunca sürü halinde dışarı çıkıyorlar. O harika manzarayı izlemek nasip olmadı. Biz uzun yol yolcusuyduk çünkü..


Mağaranın içinde yapılan yürüme yolla yürüyerek asansörle indigin derinligi yukarı dogru yani ana girişe çıkabiliyorsun ve bu en az 2-3 saatini alıyormuş.  Yürüme yolunda tuvalet ve çıkış yönünü gösteren bilgileri de vermişler sag olsunlar.. Yoksa gerçekten kaybolursun. Her tarafın görüntüsü neredeyse aynı..


Bizim o kadar zamanımız yoktu o yüzden fazla gezemedik. Bir iki resim ve bir kaç tur atarak mağara gezisini bitirip ismini Turkçe söyleyecek olursak Albakörkiye dogru yola çıktık.. 
Yolların kısa haritasını ve daha dakik desem yolun 100-de 50-nin bilgi ve özetini yazdım..
Resimler yazamadıklarımı anlatır umuduyla...
İyi seyirler..))

10 Haziran 2012

Bulunan Hazine, Kısa Bir Ara..


İşte blog farkı, işte hoşgörü, muhabbet, güzel niyet farkı...
Teşekkür ederim blog arkadaşlarıma..
Erik bulup yiyemediğim için üzülen, en kısa zamanda bulmam için dua eden, teselli dolu harika yorumlar yazan blog arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum..


Çok dua etmiş olmalılar ki, aradan bir hafta geçmeden erik buldum 3 senedir bulamadığım Austin`de..
Gerçi daha önce de varmış benim daha yeni haberim oluyor..
Sağ olsunlar haberi olan arkadaşlar da geç haber verince...




Sonunda bulduk ya ona da şükür.
Yarım kilosu 3.45 dolar..
Tam 7 kilo aldım. ( görmemiş dedim kendime. Ama doğru, görmedim ki 3 senedir) 
Hafif ekşimsi harika..
Dünden tuza bana-bana yiyoruz doyamıyoruz çocuklarla..
Resmini çekmeye doyamadım. Kırmızı halıda boy gösteren sanatçılar gibi her yönden resmini çektim..
Ölümsüzleştirme adına..



Turşusunu mu kursam, derin dondurucuya mı atsam, yok mu uzun süre taze saklaya bilecek ilac içirsem tek tek dedim.. Yok artık.. Gözün doysun.. )
Merak eden arkadaşlar merak etmeyin yedim doya doya..



Bu harika hazineyi de yedikten sonra artık kısa bir ara vermek gerek dedim..
Çocukların okulu tatil. Malum bu sene memlekete de gidemedik..
Bari Amerika da bir gezi turu yapalım dedik.
Yarın İnşallah yanımıza uyku tulumu, börek, kurabiye, meyve, su, çay ( hiç unutmamak lazım) alıp gidelim diyoruz.
Ayağımız nereye giderse bizde oraya.. Pardon araba nereye biz de oraya..

Gezmeyi çok sevdiğimi papağan gibi söyleyip duruyorum zaten.  Valizim+ben+yolculuk 3 lü belki de şimdi Çelebiye adını almıştı. Kısmet zamanla o da olur..


Yolculuk 10 dursa onun 9`u kesinlikle hazırlıktır. Yanıma almadan gitmem. Tentiryot ( yalnız resimdeki küçük şişede olan tentiryod Türkiye`de bilinen tentiryota benzemiyor. Bu şişe Azerbaycan tentiryodudur. İsmi rusçadan gelmedir Yod deniliyor  Çok yakıyor. Küçük bir yaranın üzerine başlarsa yaralı çıglık atarak yerinden hoplaya bilir..))pamuk, yara bandı, iplik, makas, dikiş iğnesi, diş fırçası, tırnak makası+törpisi ve sair.. Bir de ilaç, kesinlikle ağrı kesici.
Sonra sırayla çay, börek-çörek gelir tabi.. Bunlar olmadan geziye gidilmez.. Hani ne olur ne olmaz adına.. Fazla ağırlık da yapmaz..
Bunlar çoğu zaman gerekmiyor demeyin. "Ehtiyat igidin yaraşıgıdır" demiş Azerbaycan ataları.. ( belki de eski türk ataları) Tercüme edeyim " İhtiyat yiğidin güzelliğidir ( yakışıklılığıdır)"
Yok ya tercüme manayı bozuyor. Her elin atasının  kendi sözü kendine güzel.. ))  

 
Neyse, gittiğim yerlerde internet olursa ara sıra canlı yayın yapabilirim sizlere..
Allah nasip ederse hayırlısı ile dönüşte yeniden buradayım.. 
Allaha emanet olun..Kendiniz de lütfen kendinize iyi bakın.) 
 İyi tatiller...




3 Haziran 2012

Kendin Çek Kendin Yayınla..


Kendim ettim, kendim buldum...
Kendin pişir kendin ye.. misali..

Geçenlerde blogumun başlık resmi için çilek, kiraz, erik resmi arıyorum..
Tabi ki resim nereden alınır. Google`nin İmages yerinden .
Bulduğum resimlerin hepsi özel sitelere ait ve tabi ki hepsi için izin almak gerekirdi.
Bir çok site de izin vermiyor elbette resmi kullanmaya.



Düşündüm taşındım.
Dedim ki canım benim evinde
Çilek var mı? Var..
Kiraz var mı? Var ...
Erik var mı? Yokkkk. :(
Tam 3 sene oldu erik yemeyeli desem inanır mısınız.  Burnumda tütüyor kokusu, aklımda canlanıyor şekli şemalı... Çok özledim çokkkk.. Özellikle de papaz erigini ve kiraz erigi denilen bir tür var onu.. Bir oturmada 2 kilo yemişimdir.. Eskide kaldi canım onlar eskide.. Şimdi iki tane bulsam...

Macera dolu Amerikanın- özellikle de Austin`in- sevmediğim yanı.. Sanki başka yanları sevimli:)
Sadece bir kez, ilk geldiğim sene 4-5 tane yemiştim.. O da sağ olsun okulumuzun müdürü Dallas`a ziyarete gitmişti koklatmaca bir az getirmişti. Özleyenlere dağıtmıştı. Benim ekstra özlediğimi bilmediği için az vermişti.. O kadar.
Bakıyorum bana bir kaç güne Dallas yolu gözüküyor galiba.. Ne için?
Erik için yollarda başlığı altında..



Olsun olanla idare et dedim..
Aldım çileğimi, kirazımı çıktım balkona, koydum beyaz, büyük kağıtın üstüne resimledim..
Bu kadar.
O kadar dediysem bir az teknik gerekti canım. Onun için inşallah bir post hazırlıyorum. Detaylarını sizlere yakında anlatacağım. Çok deyil bir iki detay..


"Kendin pişir kendin ye"bölgesi diye yazar ya bazı piknik alanlarında. Tıpkı onun gibi.
Kendim çektim, kendim yayınladım.. Kendi bahçemin meyveleri deyil -o da olur inşallah- ama kendi makine zahmetim..


Eeee... Nasıl olmuş? Beğendiniz mi?

Kullanmak serbest desem mi acaba..?
Yalnız nereden aldığınızı yazmak şartıyla. Hani emeğe saygı bakımından.. Bazı siteler buna da izin vermiyor.. Nuh diyor Peygamber demiyor... Ben o kadar deyilim iyi ki...
Seviler...

1 Haziran 2012

Bu Son Veda Olsun...


 
Dereyi görmeden paçaları sıvamak, sonucunu fazla düşünmeden acil kararlarım vardır ...
Aynen erken yazılmış Veda yazım gibi..
 Unuttum bu özelligimi yedi gerçeğime yazmayı bak.. En büyük özelliğimi Aceleciliğimi..)).
 Hemde hayatımı değiştirecek kadar verdiğim kararlar da bile acele ettiğimi...
Aferin hiç şaşırmadım.:( Akıllanmadım ben...

✿✿✿ 

Aslında Veda yazısını yazarken nereden bilecektim  işin en büyük kısmı, bu sene bu güne kadar yapılan Vedaların en acıklısını, en zorlarını da geride kalanlar için yapacağımı..
Ardı ardına gelen şok haberlerle Austin`in sıcak havasına yağan doluyu nereden bilecektim...
Vedalar bitti derken yeniden bir daha, bir daha derken, artık valizimi bende çıkarsam, memleket biletlerine baksam dedim kendi kendime...
Koca Texsas`ın koca Austin`i bu 3 yılda ilk defa bu kadar tatsız, dar, bunaltıcı geldi..
Bir haftadır tatlı olduğu kadar karışık olan rüyalarım, iç güdülerim bana bir şeyler fısıldarken- ki, rüyalarımın ve içgüdülerimin yüzde sekseninin doğruluk payı vardır- ben "hadi canım bundan sonra yok artık" demiştim..
Yaaaa, sen saydığını say bak neler sayılır demeyi de tamamen unutmuştum..

Çarşamba günü Ülkü arkadaşı yolcu ettikten sonra kızımla tüm yol boyu ağlayıp, arkadaşın geride kalan boş evinde kalan eşyaları  "ah cıvıl cıvıl sesli ev neredesin" diyerek topladım göz yaşına boğularak..
Belki de en son gideni ilk yolcu etmek çok ağır gelmişti, bunu kaldıramazken, maalesef gidenler kervanına bir yenileri daha eklendi Austin`de..
İşte, 3 senenin en candan, en sırdaş, rahatça darıldığım, rahatça hatalarını saydığım, " Uhuvvet" isimli ilk yılın anılarından hey gidi günler deye bahsedip birlikte güldüğüm, her karede ve çok severek taktığım başörtüsünde hatırlayacağım arkadaşım, yok, yok dostum Esra`m da eklenmişti o listeye ne yazık ki..


2 senedir Amerika`da türk komşum deye gururlandığım, şekerim, yumurtam, kabartma tozum, tuzum bitince en yakın bakkal gibi imdadıma yetişen, yeni evlenip gelen ve hiç içli köfte yapmadığı halde " zorla" 50 kişilik iftar yemeyi için içli köfte yapmaya mecbur bıraktığım komşum Mukaddes`cimi hep içli köfte yaparken anacağım..



Austin`de bir daha bir tacik- kazak düğünü olursa ilk aklıma gelecek, küçük bir mor cüzdanı elime aldığımda  "Ahhhh Gülnaz`cım" deyeceğim..



Austin Harmony School of Excellence okulunun ismi Türkçe Olimpiyatlarında seslenince, bir yılda bir kaç dalda madalya kazandıran başarılı Tuğçe arkadaşı hatırlayıp " o baya bir uzağa gitti" deyerek üzüleceğim..




Hiç tanışmadığım halde ilk gördüğümde " sen Süle`misin?" dediğimde. ( tabi ki daha önçeden duymuştum bu isimde arkadaş gelecek diye )
" beni nereden tanıyorsun" deyerek hayretler içinde kalırken
" Aşk olsun, ben İçgüdü, bilirim" deye espri yaptığım güleryüzlü, tatlı Süle`yi İ-phone görünce, Mutfak Dilinin sayfa listesinde Kırmızı Sofra, Yeşil Çiçek yazısında anmaz mıyım..
Oyyy Oyyyy, anlaşılan bu gidenler arasında en çok Süle`yi hatırlayacağım..
 Çünkü sağım-solum, önüm-arkam İ-phone :))
Ve Mutfak Dili benim her gün ziyaret ettiğim blog..)



Yok arkadaş yok, bu sene çok zor olacak gibi çokkk.. 
Bu kadar arkadaşı sürekli arayacak gözümüz, anacak dilimiz, burkulacak yürekler..
Ne desek, Rafet El Roman`ın " Yanımda Kal" şarkı sözünü değiştirerek ,

Hep yanımızda kalın,
Kermesimizde, Bayram buluşmalarında, kış tatillerinde bizimle olun diye..
Biz yalvardık Rabbimize
Siz diye..
Ah, bizimle kalın,
Yanımızda olun, diye
Biz yalvardık Rabbimize 
" Siz" deye..
Desek 

 Gitmez, kalırlar mı ki...

Bu listenin fazla büyümemesi  ve eğer hayırlısıysa değişmesi için dua ediyorum, bir gün belki de bir daha yeniden bir yerde umuduyla..
Hepinize hayırlı yolculuklar diliyorum canlarım...

Güneşi tutmak kolay olmadığı gibi gidenleri de durdurmak zor..




✿Mutfak Dili ✿ © Ocak-2015. Destek-Blogger

Blog design-Tasarım-GÜL TASARİM