18 Şubat 2015

Hüseyin Halid " Uçurtma Avcısı"




En son ne zaman roman okudum bilmiyorum..
Üniversite 2. sınıf, 3. sınıf mı unuttum..
Geçen seneden aklımda inanılmaz kitap okuma hevesi vardı.
Bu bir fıkıh, ilmihal değildi.. Bu istek bir roman, hikaye kitabıydı ve konusu da : macera, polisiye, ask olabilirdi fark etmezdi..
Bu defa Türkiye`den gelirken getirebildiğim 6 kitabın arasında bir  Hosseini Khaled romanı " Uçurtma avcısı" vardı.  Kitap 440 sayfalık ..
Biraz irice gözüküyor ilk bakınca. Sonra okusam dedim ama İnstagramda aynı yazarın " Bin muhteşem güneş" romanını yayınlayınca çok yorum yazan olmuştu ve aynı zamanda " Uçurtma Avcısını" da kesinlikle okuyun demişlerdi..
Zaten " Uçurtma Avcısı" daha önceki romanı ve dünyanın bir çok dillerine tercüme edilmiş ödül almış bir romandı..

Bir gece yıllar sonra elime bir roman aldım..
Başlıyordu.. Bir sayfa iki sayfa derken o gün gece yarısına kadar tam 150 den çok sayfa okudum..
Kitabı kapattım içimden  kin, nefret, bu kadar acımasızlık olur mu dedim..Küçük bir çocuğun babasına öfkesini yutamadım.. Bu nefretin etrafa sıçramasını, öç alması üstelik  can dostundan, tek dostundan..çok sinir oldum..
Sabah uyandığımda bir türlü almak istemedim elime.. nedenli sorular bırakmadı beni.. etkisinde çok kalırım okuduğum kitapların maalesef..

Merakım geçmedi ikindiye doğru kitabı alıp yatağıma uzandım.. Okudum okudum, okudum.. Gözüme yaşlar doldu, boğazıma düğümler atıldı aklıma Karabağ, Irak, Suriye, Mısır göçmenleri geldi..
Bir gün kim oldum değil kim olacağım demeli insan dedim..
Kırıldı içimde bir şeyler..

"Benim için Amerika anılarımı gömeceğim yerdi
Baba için, anılarının yasını tutacağı yerdi" ........  cümlesinde dayanamadım.
Kitabı kapattım camdan dışarı baktım..
Peki bizim için neydi bu soğuk yüzlü Amerika..  Güneş  gurbetin evlerinin damından elini çekmeye doğruydu..
Bir babanın üzüntüsü, vatan özlemini içimde hissettim..
Ahh çektim kocaman..
Perdeyi kapattım, tekrar aldım elime kitabı, 50 den çok sayfa bitti..
Hastalık, nisan, düğün ve " Baba bir daha uyanmadı" cümlesinde kalbim sıkıştı... Gözlerimdeki yaşlar söz dinlemedi..

Sessizce, kalbine gömdüğü bir oğul sevdasıyla? bir vatan sevdasıyla birlikte gurbet elde dünyaya veda eden bir afgan Baba...

Akşam namazına durdum, ya sonra ne oldu acabaları  dolaştı beynimde..
Sonra yine geçe yarısına kadar sürdü kitabı okumam.. Bitsin istemedim..
Sanki uzun zamandır içimin acısını dindirmişti bu roman.. \

Hayal kurmayı, sadece yazıda tanımlanmış kahramanları hayalinde canlandırmayı, beynimi, düşüncemi zorlayan  sessiz sinema bitsin istemedim..
Koca milletin çöküşünü adım adım izlemek, dünyanın sessizliği, " Beni yetimhaneye verme Emir ağa lütfen diye" çırpınan Söhrab..

Sadık bir dosta yıllar önce dönmüş sırtın şimdi deli çırpınışına isim koyamadım..
Emir`in çaresizce Yaradana dönüp " Allah var, olmalı. Şimdi dua edecek, O`na yakaracağım; bunca yıldır O`nu ihmal ettiğim, yalan söylediğim, ihanet ettiğim, hiçbir cezaya uğramadan, özgürce günah işlediğim için, ...bir de O`na, bunca zaman görmezden gelip şimdi sıkışınca, sırf ihtiyaçtan başvurduğum için, beni bağışlamasını isteyeceğim." diye yalvarması gitmedi gözümün önünden..

Kapattım gözlerimi.. Çocukluğumun arkadaşları geldi aklıma..
Toza, kara, yağmura, yazın sıcağına aldırışsız oynadığımız günler geldi aklıma..
Hepsini bir küçük hatıra defteri gibi saklıca gizlice hafızamda tuttuğum için mutlu oldum..

"Çocuklar kesin üstlerini açmışlardır" diyerek odalarına gittim..
Üstlerini örterken onların var mıydı yıllar sonra " uçurtma avcısı" diye hatırlayıp mutlu oldukları, özleyecekleri, üzülecekleri anıları, arkadaşları.., Onları yıllardır görmedikleri için üzülecekler miydi...
Düşüp dizlerini kanattığı yolları, evdekilerin onu arayıp bulmaması için ceviz ağacının en tepesine çıkıp saklandığı günleri, vişne toplarken elbisesine düşen kırmızı lekeyi, sokakta oyuna dalıp eve geç dönen, yarınki gün dışarı çıkma yasağı konulan çocuğun dışarı çıkma planları yaptıkları günlerini  hatırlayacaklar mı..  Sorularımın cevabını belki de  " hayır" diye verirken onların yerine ağlamak geldi içimden..
 "teknoloji zamanına" kızdım da kızdım...

Sessizce uyudum..
3. günün geçe yarısı   Biten son sayfada " Senin için bin tane olsa yakalarım" diyen Emirin kendini bu kadar kolay affettirmesine, keşke zamanı geri getirebilsek dedim...
Keşkenin faydasız ve geç olduğunu unutmuşçasına.....Kitabın son sayfasını kapattım..
Size iyi okumalar diyorum.. Geç kalmadan okuyun..


6 yorum:

  1. ne güzel bir kitapmış, bende merak ettim.
    Roman okumak insanı çok iyi hissettiriyor. O sebepten bende sık sık okurum iyi okumalar...

    YanıtlaSil
  2. kitap ne zamandır kitaplığımda ama ben okumaya bir türlü cesaret edemiyorum kardeşimin çok ısrarlarına rağmen ama bu yazıdan sonra birazdan okumaya başlayacağım galiba.
    sevgiler

    YanıtlaSil

Teşekkürler yorum yazdığınız için .. Beni çook mutlu ettiniz. :)

✿Mutfak Dili ✿ © Ocak-2015. Destek-Blogger

Blog design-Tasarım-GÜL TASARİM