10 Mayıs 2014

Bir Cihan Kafes-İclal Aydın ..






2013 mayıs 10, kitap kitapçılarda yerini almıştı bile....
İple çektim Türkiye`ye gitmeyi kitap alacağım diye..
İstanbul`da ikinci günün gezisinde solugu kitapçıda aldım.
İlk aldığım kitap tabi ki İclal Aydın`ın  " İki Cihan Kafes" kitabıydı..

İçinde benim için bir sürpriz vardı.. Öyle demişti İclal hanim bana gönderdiği bir mesajında.


Kitabi elime alıp parasını ödemeden ilk önce resmini çektim.
Parasını ödeyip hızlıca sayfaları karıştırdım. Karşıma çıkan sayfada " Samire`nin bir dişi yoktu artık. Kıvırcık, uzun saçlarını iki örük yapıyor, beyaz bir yemeniyle kapatıyordu. Kara saçlarını kimse görmesin istiyordu." Yüzümde kocaman bir gülümseme, içimde farklı bir heyecan..


Sevgili İclal hanim`ın bana bahsettiği sürprizi Fotografik Hatıralar blogunun sahibesi sevgili  Ülkü hanimin instargam sayfasından öğrenmiştim, şimdi kitabı elime alınca canlı görmek ayrıca mutlu etmişti beni.


Kitabin arka yüzdendeki
" Zorba , İtaatkarın üzüntüsüyle beslenir...  
Sevgin direğimiz, üzerimize saldığın korku çatımız olmuş meğer.
 Mutsuzluğumuzdan örülü bir devlet yaratmışsın hepimize. Sen en çok beni severdin ya.
 En çok beni köle yapmışsın kendine...
Samire, Yaşar, Lorin. Birbirlerinin gölgesinde saklanan, birbirlerinin masalını yazan üç küskün kadın. 
Yaraları doğuştan, lanetleri miras..
Yalnızlığın kuyusunun başından ayrılmadan, kaderlerinin yankısını dinlediler..
Her masalın sonu gece degildi elbet.Üç, ikiden ve dahi birden iyiydi.
Ve her yanlışın doğrusu kendi içinde gizliydi.
Kanadı kırık üç kadın, ödedikleri ağır bedellerin karşılığını, içinde çırpınıp durdukları, kapısı açık olsa da çıkıp gidemedikleri gölge kafeslerinde bekledi.
İhtiyaç duydukları inanç, temize çekecekleri geçmişte saklıydı."
Eminönü`nden Güngören`e giden otobüsün arka koltuğunda otururken okumuş, kitabın üzerimdeki ilk etkisini yaşamıştım.
Mutluydum, yüzümdeki gülümsemeyi otobüste herkesten saklamaya çalışsam da oglumdan saklayamamıştım. 
Onun " Anne,çok mu sevindin" diye sorusuna " Evet ogluşum hemde çok" diyerek onun gözündeki mutluluğa sebep olmuştum..


Yogun geçen yaz tatili boyunca okuma fırsatı bulamamıştım. Bulunca da ertelemiştim..  Hani çok sevdiğin şekerin bitmesini istemezsin onu okşar, koklar, kagıtını acar sonra geri kapatırsın ya aynen onun gibi kitabı elime alıp bir iki sayfa okuyup kaldırıyordum.

Samire`yi, Lorin`i, Yaşar`i tek tek dinlemek, yaralarını tek tek sarmak istemiştim.
Kışı beklemiştim.. Texsas Austin`de ne kadar kış olur ki... Bu kitap çıtır çıtır yanan odun sobasının kenarında oturup, pelüş battaniyeye sarılıp, sıcak çayı yudumlayıp, gelincik desenli küçük kasedeki kavrulmuş fındıktan ara sıra azgına atıp, kafanı uzatıp dışarıdaki lapa lapa yağan karı izleyip, ayracın koyulduğu sayfayı açıp "Gözlerinden akıyordu kadri bilinmemişlik" başlığından devam etmek isterdim..
5 senede olmayan soğuk yaşandı, kar yağdı Austin`de. Odun sobam yoktu, pelüş battaniyem, sıcak çayım vardı kar lapa lapa yagmasa da, ayraç Bir Cihan Kafes`in sayfalarında dolaşıyordu.
Soğuk yüzlü, endişeli Yaşar`ı battaniyeme sardım, Lorin`in yalnızlığını, perişan halini, aldanmışlığını, yenik düşmesini geceni karanlığına sakladım okudum.

Susmuş, yıllarca içine acı biriktirmiş, kimseye şöyleme cesareti bulamamış, saçlarını sevgisiz yuvada ağartmış Samire`yi içimde sakladığım küçük bir kız çocuğu ile tanıştırdım  dizine yatıp masal anlatsın mutlu olsun diye..

 Hiç masal bilmeyen Samiren`in dizlerine yatıp, uydurulmuş masalları dinleyip,eksik sevgisini onda tamamlamış  masum çocuk Kaan`ı ise alıp bağrıma basıp sevesim geldi sayfalarda....
 Çoğu zaman yatağımın başucunda, bazen oturma salonundaki kanepenin üzerinde, sehpada bir kahveye, bir fincan çaya eşlik etti bu kitap..
İnstagram sayfalarında İstanbul manzaralı Bir Cihan Kafes resimlerini çok kıskanmış olduğumdan olsa gerek cogu zaman nedense İstanbul desenli ortunun serili sehpanın olduğu odada okumak istedim bu kitabı.
 Ayrı bir etkisi vardı sanki..



 Okurken çoğu zaman kızıyordum :
Aşka susamış Lorin`e sunulmuş bir sahte aşka..Dorukla Lorin`in yavan aşkına..
Annesini hızla geriye çekip çocuklaştıran kızını aynı hızla ileriye itip yaşlandıran Yaşar`ın yoluna yine de yıllarca sevmediği annesi ışık tutmuştu. 
"Samire karanlıkta bir mucizeydi.." Darda kalan ailenin son anda gelen kahramanıydı.. 
"Kendiliğinden gelen bir adalet gibiydi ...
Bir kelebek gibi gitti... "
son cümlesiydi Bir Cihan Kafesin..
Bir Samire olarak arkamdan böyle denilmesini isterdim.. 
Mucize, adalet, susmuş, sevgi dolu bir kadındı denilir belki de bir gün ben de uçup giderken.
Yarın kışın son günü, İlkbaharın ilk günü..
Elimde ismimin geçtiği bitmiş bir kitap..
İstememiştim bitmesini ama ilk baharın mis kokusu, geleceğe umutla bakan tomurcuklar, yeşillenmeyi bekleyen dallar " bitenin ardından daha güzelleri gelir sen devam et` mesajı verir gibiydi.. 
Beklemek, daha nice güzel yayınları görmek için sabırsızlanıyorum..!
Kitabın ismi Bir Cihan Kafes olsa da gönlümde iki Cihan Kafes diye yazdım . Çünkü okurken her bölümde kendinden bir şeyler buluyorsun ve hikaye içinde kendi hikayeni yazıyorsun bir yandan.. Bir Cihan okurken ikinci bir cihani da sen kuruyorsun içinde..
Ben okurken benim Cihani yazdım bile ama bu kadar güzel kaleme dökebilir miyim bilmiyorum.. 

Kitabı önceden bitirmiş, bu postu yayın için  Martın 22 yazmış olsam da , yayın gününü Bir Cihan Kafes`in okuyucuya kavuşmasının 1. yıl dönümüne kadar yani bu güne kadar beklettim.
Şimdi artık yayında.
Kaleminize, gönlünüze, elinize sağlık olsun İclal hanım.. 
Böyle güzel sürpriz için de ne kadar teşekkür etsem azdır.. 
İsmim belki de bir kitap da geçti ama o yazarlar beni hiç tanımadan yazdı.. 
Bir yazarın beni az da olsa tanıyarak İsmimi  kitabının baş kahramanından birine vermesi beni onure etti..
Güzel kalpli yazar Bir Cihan Sevgi gönderiyorum size..
Ve dilegim bu cihanlar büyüsün, ve daha nice güzel cihanlar yayınlansın.
Teşekkürler İclal Aydın..


8 Mayıs 2014

Yeşil Zeytin Salatası



Kahvaltı çok önemlidir. Diyetisyenler bile kesinlikle iyi bir kahvaltı yapmayı önerir.
Çok severim kahvaltıyı, bazen kalabalık misafirle birlikte yapılan kahvaltı zevk verir, bazen de yalnız film izleyerek uzun uzun yaptığım kahvaltıyı severim.
 Kahvaltıda zeytin, peynir, ekmek, salatalık, domates, çay benim için en güzeli.. Yanına eklenen menemenle, patates kızartmasıyla,  haşlanmış yumurtayla lezzeti daha da artıyor tabi..
Misafir geleceği zaman menüyü bu saydıklarımdan başka neler yapılır diye sürekli araştırıp duruyorum..

Zeytin salatası da o araştırmalar sonucu bulduğum en güzel lezzetlerden bir tanesi.
Bu araştırmalar sonucu bulduğum lezzetleri yapıp beğendikten sonra sırayla hepsinin tarifini Kahvaltılıklar dosyası altında toplamaya çalışacağım inşallah..



Malzemeler :

  • 3 su bardağı ( 300gr) çekirdeksiz yeşil zeytin 
  • 2 adet havuç
  • 2 adet közlenmiş kırmızı biber 
  • yarım su bardağı konserve mısır
  • 1 yemek kaşığı nar ekşisi ( isteye baglı)
  • 2 yemek kaşığı zeytin yağı
  • 1 yemek kaşığı limon suyu
  • maydanoz
  • dereotu

Hazırlanması :

  • 2 su bardagı konserve yeşil zeytini süzgece koyup üzerinden çok az su akıtıyoruz ( konserve tadının azalması için iyi oluyor) . 
  • Zeytinin suyu iyice süzüldükten sonra ince ince dilimleyip, derin karıştırma kabına alıyoruz. 
  • Havuçların kabuklarını soyup rendeliyoruz.
  • Yarım su bardagı mısırı yıkayıp, suyunu iyice süzdürüyoruz.
  • Közlenmiş kırmızı biberleri, maydanozu, dereotunu ince ince doğruyoruz. 
  • Hepsini yeşil zeytinin üzerine ekliyoruz, nar ekşisini, limon suyunu, zeytin yağını da ekleyip karıştırıyoruz.
  • Servis tabağına alıp servis yapıyoruz. 
Afiyet olsun. !



4 Mayıs 2014

Kandil Simidi




Texsas Austin kermesi dedim bir önceki yayında.. Evet o kermes için benim de ufak katkım vardı adı Kandil simidiydi.. Tarifi iki gün öncesinden Fatma arkadaş göndermişti.. 25 taneden çok çıkıyor istersen bu tarifi yap demişti..
Tarifte bildiğim kandil simitlerinden farklı olarak buzlu su yazıyordu . Buzlu su mu diye sorunca da Fatma`cım "evet bildiğin buzluktan su" dedi:) . Mahlep yok , sirke yok çok ilginç demiştim.
Sonuçu direk yazayım  ENFES oldu. ...  Bu günü kadar neden sirke , mahlep eklenmiş ki güzelim simite.. Hele benim gibi sirke ve mahlebin kokusunu sevmeyen varsa bu tarifi yapmalı..
Sirke neyse de şu mahlebi sevmedim. Burada arap marketlerdeki mahlebin öyle bir kokusu var ki midem kalkıyor. Mecbur kalıp almıştım bir keresinde hala bekliyor evde. Sırf ondan yana şu tuzluları yapamadım bir türlü..
Buzlu su eklemeli simit benim için harika bir buluş oldu.. İnşallah bu tarife bir iki ekleme yaparak farklı tuzluları denemek için sabırsızlanıyorum.
Bu tariften yaklaşık 50 adet  simit oluyor, bu kadar çok istemiyorsanız malzemenin yarısını yapabilirsiniz.



Malzemeler..

  • 250 gr tereyağı eritilmiş (amerika`ya göre 2 stick )
  •  2 yumurta ( sarısı hamurun içine, beyazları hamurun üzerine ayırıyoruz)
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1.5 çay bardagı buzlu su ( buzluktan su)
  • 3 tatlı kaşığı şeker
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1.5 tatlı kaşığı kabartma tozu
  • Aldığı kadar un ( yaklaşık 4 su bardagı az gelirse azar azar ekleyerek kıvamı tutturun) 

Üzerine:
  •  yumurta akı
  • susam 
 
Hazırlanması;

  • Yoğurma kabına  250 gr eritilmiş tereyağını, 2 yumurta sarısını, 1 çay bardagı sıvı yağını, 1.5 çay buzlu suyu, 3 tatlı kaşığı şekeri, 1 tatlı kaşığı tuzu, 1.5 tatlı kaşığı kabartma tozunu koyuyoruz.
  • İlk önce 3 su bardagı ekleyip yoğuruyoruz. Yumuşacık kurabiye hamurunu elde etmek için geri kalan unu azar azar ekliyoruz. 
  • Hazır olan hamuru buzdolabına koyup en az 1 saat bekliyoruz.
  • 1 saat sonra hamuru buzdolabından alıyoruz.
  • Simitlerin hepsi aynı büyüklükte olsun istiyorsanız hamurdan elma büyüklüğünde parça koparıp rulo yapıyoruz 2 parmak genişliğinde ( yada 1 parmak genişliğinde) kesiyoruz.
  • Kestiğimiz parçaları tek tek rulo yapıyoruz daire şeklinde iki ucunu birleştirip,. önce yumurta akına daha sonra susama batırıp yağlı kağıt serilmiş tepsiye susama batırılmış tarafı üste kalacak şekilde diziyoruz. 

  • Önceden ısıtılmış 180 C ( 350 F) fırında yaklaşık 20 dakika, üzerindeki susamların rengi hafif sararmış gibi oluncaya kadar pişiriyoruz.  Fırından çıkarıp soğumasını bekliyoruz. 
  • Sonra da afiyetle yiyoruz. ..
Afiyet olsun !




✿Mutfak Dili ✿ © Ocak-2015. Destek-Blogger

Blog design-Tasarım-GÜL TASARİM