11 Eylül 2010

HOUSTON-AMSTERDAM-ISTANBUL

Ramazan o ramazan ola ki onu memlekette karşılama fırsatını bulasın. 14 saatlik uzun ve yorucu Amerika yolculuğunun sonunda Ramazan o ramazan oldu.
  Houston`dan başlayan yolculuk  Hollandanın başkenti Amsterdamın hava alanında 11 saat beklemeyle devam etti .  Yorucu bir beklemeydi ama bu bekleme  bir az  benim işime yaradı.





Amsterdamı gezme fırsatımız olmasa da hava alanının bu ülkeyi tanıtan bahalı aksesuar marketlerini gezerek bir az bilgi sahibi oldum.

Evliya Çelebi gibi küçük yaştan içimde yeni ülke görmek, o ülkenin kültürünü, adetlerini,yemeklerini öğrenme merakım, yeni insanlarla tanışıp arkadaşlık kurma isteyim hiç bitmez. Bunun için de her gittiyim yerde ilk yaptığım iş o yerlerin gezilecek yerlerini gezmek, resimleri çekmek, daha sonrada alış veriş kısmına geçmek oluyor. Gezemezsem en azından orayı bana  hatırlatacak küçük hatıralar almaya çalışıyorum.
 Hollanda1yı da gezme fırsatım olmadı, ama hava alanında gezdiğim küçük bir dükkan yeteri kadar bana Hollanda hakkında bilgi verdi sanırım. Çektiğim resimlerle küçük Hollanda-Amsterdam turu yapalım.

Amsterdam Hollanda'nın başkentidir. Ama hükümeti barındırmaz, yani idari başkent değildir. İdari başkent Lahey'dir. Şehri bölen kanallar sebebiyle şehire "Kuzeyin Venedik'i" tanımlaması oldukça uygundur. Dünyada görülebilecek en ilginç kentlerden biridir.

12. yüzyılda Amstel ırmağının kıyısında bir balıkçı köyü olarak kurulan Amsterdam, bugün Hollanda'nın kişi sayısı bakımından en büyük, kültürel ve parasal yönden de en önemli kentidir. Kentte 2005 sayımına göre 742.209 kişi yaşasa da, bu sayı çevresiyle birlikte 1,5 milyonu bulur.
Özellikle, Amsterdam'da bulunan Dam Meydanı çok ünlüdür ve dünyanın bir çok yerinden ziyaretçi akınına uğramaktadır.
Amsterdam, çoğunlukla 17. yüzyıldan kalma yapılarıyla, Avrupa'daki en köklü kent dokularından birini barındırır.

Amsterdam ılk başta müzeleri ile ünlü  bir şehir.
 
   Rijksmuseum (Devlet Müzesi)


Van Gogh Müzesi: 200'den fazla resim, 500 çizim ve taslak, ayrıca Japon eseri yer almaktadır.


Anne Frank Huis veya Anne Frank Museum: Anne Frank'ın doğum evi her yıl yaklaşık 1 milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir.

Rijksmuseum (Devlet Müzesi) Amsterdam'ın Paris'i olarak tanımlanır. En büyük ve en önemli müzelerindendir. Birçok Rembrandt eseri görebilirsiniz. 1400- 1900'ler arası 5000 resim içermektedir.

Rembrandthuis (Rembrandt Evi): Ressam Rembrandt 17.yy izleri taşıyan bu evde yaklaşık 20 yıl yaşamıştır.

Jordaan: AAmsterdamın bambaşka yüzüdür. Çiçekli balkonları ile kanal boyunca sıralanan binalar ve kanal kenarlarında keyifli kafelerde tüm gece boyunca oturulabilir. Bölge adeta kanal boyu evleri müzesi gibidir.

De Wallen ya da Red Light District: Ünlü Kırmızı Işık Bölgesi şehrin tam merkezinde yer almaktadır.

Stedelijk Museum CS: 1895 yılında açılmış müze modern sanat müzesidir.

Madame Tussauds Müzesi
Özellikle Van Gogh ve Rijks  ( yani resimdeki devlet müzesi) müzeleri önünde oluşan uzun kuyruklardan dolayı biletlerin şehrin belirli bölgelerinde bulunan turist ofislerinden temin edilmesi zaman kaybının önüne geçmektedir.

Amsterdam bisiklet-dostu bir şehirdir. Şehirde bisiklet yolları ve bisiklet park alanlarıyla "bisiklet kültürü"nün geliştiği bir merkezdir.


İkinci yel değirmenleriyle ünlü. . Geçmişte yel değirmenleri denizden kazanılmış toprakları su baskınlarından korumak için kullanılmış, günümüzde gelişmiş teknolojiler ve setler kullanılmakta. Yine de ülkede hala 1000 adet dolaylarında çalışır durumda yel değirmeni var. Yel değirmenleri turistik gezilerin bir aracı olmuş durumdalar.


Yel değirmeninden bahsederken tabi değirmenden su getiren kızlarını unutmamak lazım


            3. de laleleriyle meşhur. Lale simgesini ve çiçeğini hemen her yerde görmek mümkün.


Ülkenin  4. simgelerinden biri de tahta ayakkabılar. Geçmişte el aletleri kullanılarak yapılıyorlarmış ve uzun sürüyormuş. Şimdi tahta takozlar ıslak durumda makineye konuyor. Tıpkı anahtar yapma makinesi gibi çalışan makineler, 3-5 dakikada bir ayakkabı üretebiliyorlar. Daha sonra 2 haftada kurutulan ayakkabılar (yaşken için üflendiğinde su fışkırıyor) boyanıyor. Bazı ayakkabılara işlemeler de yapılarak süsleniyor. Erkek ayakkabıları büyüklüğü ve işlemesine göre 9.9 euro (16 milyon lira), kadın ayakkabıları 27.9 eurodan (45 milyon lira) başlıyor, 56.5 euroya (92 milyon lira) kadar ayakkabı var.


5.si de inek. Aslında inek değil ünlü olan peynir. Peynir neden üretilir? Sütten . Süt nerden ? İnekten . Bunun içinde inek kutsal hayvan konumundadır. Çektiğim fotoğraflarda inekleri her modelde kullanmışlar.



Bunlar benim  daha çok hoşuma gittı. Resimlerdeki fiyatlara da dikkat ettiyseniz göreceksiniz ki, başka aksesuarlardan farklı olarak ineklerin fiyatı daha pahalı.





Evet küçük Amsterdam gezimiz burda bitti. Sadece aksesuarlarla  tanıdığım Amsterdamı umut ediyorum ki, bir gün dünya gözüyle görürüm.
İnsan umutla yaşamalı ve bir gün mutlaka olacak deye bilmeli. Bende bunu umut ediyorum ve  ALLAHIN izniyle bir gün mutlaka olacak diyorum.

Görüşmek üzere!


8 Eylül 2010

SON IFTAR SOFRAMIZ VE BAYRAM MESAJI !

Elveda ey şehri Ramazan! Bu mübarek günlerde hem   ibadet,  hem zikir,  hem de iftar sofraları kurmak için her birimiz çaba gösterdik. İnşallah bütün yaptıklarımızın mukafatını Rabbim en güzel şekilde bize veriri.
Bende elimden geldiği kadarıyla en güzel sofraları kurmaya çalıştım . Özenle hazırlandığım ikinci iftar sofrası da en güzel anılarla bitti.
Menüde değişen bir şey yoktu. Her zamanın klasik menüsünden hariç bir tek yeşil mercimek çorbası vardı


  Yeşil mercimek çorbası
   Mantı
   Patlıcan oturtması
   Hünkar beğendi
   Pancar salatası
   Rus salatası
   Köz biber sarması
  Etimek tatlısı
   İncir tatlısı
  
Yeşil mercimek çorbasının tarifini en kısa zamanda yazmaya çalışacağım.


  

  
İki senedir Ramazanı gurbet elde Amerika da  karşılamak, ağırlamak, yolcu etmek çok zor geldi. İlk geldiğim  günlerden farklı olarak Amerika`yı seviyor musun diye sorsalar cevabım hayır olmayacak. Çünkü insanoğlu nerede yaşıyorsa orayı benimsiyor ve zamanla oraya alışıyor. Bayramlar bir az buruk geçse de, yakınlarını çok özlesende yine de hayata devam ediyorsun. Bu Ramazanında ne zaman geldiğini, ne zaman bittiyini hisedemedik. Bu bayramda mı buruk geçecek derken memleket yolu gözüktü ve inşallah bayramı en güzel bir şekilde memlekette kutlamak nasip olacak.
Bayram şekeri toplamaktan, misafir ağırlamaktan, el öpmeye gitmekten pek vakit bulup blog arkadaşlarımla bayramlaşma fırsatı bulamam diye her kesin bayramını  şimdiden kutlamak istiyorum.






Ramazan Bayramınız mübarek olsun. Nice hayırlı bayramlara ve asıl bayramda hep birlikte olma dileğile inşallah. Hayırlı bayramlar !

7 Eylül 2010

İÇLİ KÖFTE


Her kesin acemice de olsa denediği ilk yemeği vardır. Başarılı olan da vardır, başarısız olup da yok ben bunu yapamam deyip vazgeçende. İçli köftede benim ilk defa deneyip de başarısız olduğum yemeklerden bir tanesi. Evlendiğim zaman evimize gelecek olan türk öğrencilere ne yapsam diye çok düşündüm. Azeri yemeklerini yapmayı bile doğru dürüst bilmezken, şimdi bir de türk yemeklerini yapmaya uğraşacaktım. Bu benim için çok zordu ama bir yerden başlamak gerekirdi.
Aslında iyide oldu. Çünkü iki mutfaktan birini seçmem gerekirdi. Evime gelen misafirlerin çoğu türk olunca türk mutfağına daha çok üstünlük verdim. Şükürler olsun ki 5 senede bu mutfağın her yöresinin yemeklerini, püf noktalarını, özelliğini öğrene bildim. 13 sene sonra da bu marifetimi internet sayfalarında değerlendirmek istedim ve şimdi de buradayım.
Evet bu kısa hikayenin ardından dönüyorum benim başı belalı içli köfte tarifine. Evet yıllar önce yapamadığım (aslında ilk deneyim için hiç de fena değildi, beğenmişti herkes. Hatta azeri birisi içli köfteyi nereden biliyor diye çok hayret etmişlerdi.
Artık içli köfteyi yapabiliyorum. Bu defa gerçekten oldu deye bildim. Tarifini yıllar önce Mutfak güncesi saytından almıştım. Daha önceki tecrübesizlik yüzünden bir daha yapmaya cesaret edememiştim. Ama artık aynı yemekleri yapmaktan usanınca değişiklik olsun dedim ve eski dokümanları karıştırırken tevafuk eseri  tarifi buldum ve bu defa olacak düşüncesiyle  denedim.. Evet bu   içli köfte daha önceki içli köfteden farkı olarak  Ramazanda hem türk, hem de amerikalı misafirlerimin en çok sevdiği yemekler listesine girmeyi başardı. Tarifi ve yapılışıyla kolay olan içli köftenin tarifi şöyle:



Malzemeler:

  • 1 su bardağı ince bulgur
  • 1 su bardağı kaynar su
  • 2 orta boy patates(haşlanmış, rendelenmiş)
  • 1 tatlı kaşığı salça veya kırmızı biber
  • 1 yumurta
  • 300gr kıyma
  • 3-4 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 orta boy soğan
  • Yarım su bardağından biraz fazla kıyılmış ceviz
  • tuz, karabiber

Hazırlanması:


  • Soğanı yemeklik doğrayıp, tereyağında biraz çeviriyoruz. Kıymayı ekliyoruz ve suyunu salıp çekene kadar kavuruyoruz. Tuz, karabiber ve cevizi ekleyip karıştırıyoruz ve soğumaya bırakıyoruz. (Cevizi, ağıza gelecek dirilikte olması için bıçakla kıyıyoruz) (Ben cevizle birlikte biraz da kıyılmış antep fıstığı ekledim)
  • Bulguru ayıklayıp, yoğuracağımız kabın içine koyuyoruz. Üzerine kaynar su ekleyip bir kapakla kapatıyoruz ve 10 dakika kadar kabarmasını bekliyoruz. Patates, yumurta, tuz ve salçayı ekleyip iyice yoğuruyoruz.
  • Ben tariftekinden farklı olarak kalıpta değil de, her zaman yapılan içli köfte şekli verdim 
  •  Şöyle ki : 
  • Hazır olan hamurdan küçük parçalar alıyoruz, sol elimizde tutuyoruz, sag elimizin baş parmağıyla içine doğru oyuk oluşturuyoruz 
  • Mümkün olduğu kadarıyla dıştan ve içinden incelterek şekil veriyoruz. İçine 1 yemek kaşığı az geldiğini düşünürseniz bir az daha koyup kapatıyoruz kenarlardan bastırarak. Sonra avucumuzda elips şekli veriyoruz. 
  • Hazır olan köfteleri en az 10 dakika bekletiyoruz.  Daha sonra yağlanmış tepsiye dizdim, fırına verdim. Fırında yaklaşık 15-20 dakika  200 derece (350 F) pişirdim.
  • Kızartmak isteyenler bol sıvı yağda kızarta bilirler. İsteye bağlı. Her iki durumda lezzetli olacaktır.


Afiyet olsun !

✿Mutfak Dili ✿ © Ocak-2015. Destek-Blogger

Blog design-Tasarım-GÜL TASARİM