31 Ekim 2013

Kabak Tatlısı ile Süslenmiş Damla Sakızlı Muhallebi..



Dışarıda Yağmur.. Sıcak Austin günlerinin ardından gelen yağmur..
Sabah saatlerinden başlayan ara ara yağan ve şu an da şiddetlenen.. 
Hatta gök gürültüsü biraz da sokaklarda akan sel..


Oglen çekmiş oldugum boyle güzel bir görüntü..
Gülün üzerine düşen damla.. 
 

Gecenin saat 1:16 sı.. Ve ben ilk defadır yaptığım bir lezzetin tarifini ve fotosunu ayni gün bloga koyuyorum. Büyük bir başarı benim için..  Çok sevdim ki ben bu tatlıyı kesin sebebi odur..

Evde vanilya bitmişti.. Bizim Reyhan bakkala da gelecek diye bekliyoruz.
Evet evde vanilya yoktu ama tatlı yapmak için bahane de çare de çoktu... Bahane misafirdi care de imdadıma yetişen bayram şekeriydi..
Bayramda aldığım Ülker Damla Sakızlı şeker vardı evde.. Geçen gün de Halloween-yani Cadılar bayramı- nedeniyle marketlerin önlerini kuru kutu dökülmüş kabaklarda indirim vardı alıp gelmiştim eve..
Amerika`da bu ara bir Halloween`dir gidiyor.. Her yer acube şeylerle süslenmiş. Burada sevemediğim tek bayram. :(( Bu bayramın sevdiğim tarafı da var tabi.. O da her yerde dolu dolu turuncu kabaklar :))

İşte bu ikilinin katılımı ile güzel bir tatlı yapmak istedim akşamın tatlı misafirlerine.. 



Muhallebiye sadece 6 tane damla sakızlı şeker ilave ettim.. Tadı süper oldu.. Sizde muhallebi yaparken vanilya yoksa bu şekerlerden ekleyin, yoksa evdeki her hangi bir kokulu şekerlerden olur, o da yoksa siz bir koşu bakkala gidin, " Ay kim gidecek bakkala" diyorsanız ee kusura bakmayın sizin canınız bir şey yapmak istemiyor.. Yani kısacası canınız tatlı çekmemiş en iyisi siz bir çay koyun, içine iki kaşık beyaz şeker ekleyin için yatın.. :)).


Eğer varsa bu şekerlerden evde, canınız da tatlı çekmişse o zaman kolları sıvayın.. Tarif burada nasılsa yapın bir tatlı.. Tatlı yiyip tatlı konuşalım diye :))


Kabak tatlısı için malzemeler:

  • 1 orta boy tatlı kabak ( yaklaşık 500 gr) ( Amerika`da bu tatlıyı resimde gördüğünüz kabaktan yaptım)
  •  2 su bardağı şeker

Muhallebi için malzemeler:

  • 4 su bardagı süt.
  • 4 yemek kaşığı şeker
  • 2 yemek kaşığı mısır nişastası ( tepeleme kaşık degil)
  • 2 yemek kaşığı un ( tepeleme kaşık degil)
  • 5-6 tane Ülker Damla sakızlı şeker ( veya 1 paket vanilya) 

Süslemek için :

  • 1 bardak soğuk süt
  • 1 paket krem şanti 
  • İrice çekilmiş fıstık veya ceviz

Hazırlanması:

  • Kabağın kabuklarını soyuyoruz. Kup şeker büyüklüğünde doğruyoruz. 
  • Tencereye koyuyoruz üzerine 2 bardak şeker ekliyoruz yumuşayıncaya kadar ocakta pişiriyoruz. 

  • Çok pişip ezilmeden kabakları delikli kepçe yardımıyla şekerli suyunu süzerek bir tabağa alıyoruz.
  • Soğuması için bir kenara koyuyoruz.
  • Muhallebisi için tencereye sütü, şekeri, nişastayı, unu koyup tel karıştırıcı ile karıştırıyoruz un ve nişasta süte iyice karışsın diye.
  • Ocağın üzerine koyup 2 dakika kadar karıştırdıktan sonra damla sakızlı şekeri de ekiyoruz ve muhallebi koyulaşıp göz göz oluncaya kadar pişiriyoruz. 
  • Koyulaşan muhallebiyi ocaktan alıyoruz en az 2 dakika sürekli mikserle veya tel karıştırıcıyla 
  •  çırpıyoruz. 
  • Ilık muhallebiyi kuplara eşit şekilde paylaştıralım. Yaklaşık 9 kup oluyor. 
  • Bir az bekliyoruz muhallebi soğusun diye . (Çabuk soğuması için buzluğa koydum yaklaşık 15 dakika kadar)
  • Sonra soğumuş olan kabakları bir kaşık yardımıyla kupalara eşit şekilde paylaştırıyoruz. 
  •  1 bardak soğuk süte 1 paket krem şantiyi ekliyoruz ve mikser yardımıyla koyulaşıncaya kadar çırpıyoruz. 
  • Krem şantiyi sıkma torbasına koyup tatlının üzerini süslüyoruz. 
  • İrice çekilmiş fıstık veya ceviz de serpip servis yapıyoruz. 
  • Afiyet olsun..

8 Ekim 2013

Amerika Masalı Los Angeles-3



Hollywood sokağı çok uzun bir sokak gibi değil aslında . Dediğim gibi bu sokağı cazip hale getiren asfalt üzerinde ünlü isimlerin yazılmış olması ve bir kaç müze..
Bu müzelerden bir tanesini Wax Museum`i merak ettik, sebebi müzede ünlü isimlerin mumdan yapılmış heykelleri var diyordu.. Diger bir müze de enteresan bir  müzeydi.  Yanız tek müzeye giriş kişi başı çok pahalıydı iki müze için alırsan daha uygun yani 3 kişi için 45 dolardı. Daha uygun olanı aldık öteki müzeyi çok merak etmesek de..
Hadi girip gorelim dedik şu heykelleri..



 Daha girmeden bu korkunc gorili çekmesem ayıp olurdu ...Bana Hoş Geldin der gibi bakıyordu çünkü ... :)

 


 Girdiğimde gördüğüm kocaman Korsan gemisi Woww dedirtti.


Carli Chaplin`i görünce adamlar isini yapıyor dedim.



 Biraz sonra Pierce Brosnan`i görünce yazıklar olsun dedim..




 Yani ilk bastan süslemişler sonra da mahvetmişler.. Hiç bir sanatçı kendine benzemiyordu diyebilirim.. 
Mesela bunlar :((

 
  Ogluşum bu fotosuna bayıldım.. Aynen o karenin içindeymiş gibiydi...



Müzenin çıkışında  ailece Hollywood hatırısı bir fotograf şarttı..


İkinci  müze farklı bir şeylerin olduğu müzeydi . Mesela :  baktığında seni farklı şekilde gösteren ayna,
 Kendimi aynadan doğru görmek çok eğlenceliydi  :) Küçük mini mini bir hanım ...


 kilolu adam heykeli gibi bir şeyler( oğluşumu böyle kilolu hayal edemiyorum Allah korusun) yine bazı sanatçıların heykelleri ve sair vardı.



En çok hoşuma giden terazi oldu:))
Bir kaç gündür yolda yediğim abur cuburdan ve gezi için götürdüğüm elbiselerin bir iki gün içinde uzerime dar olmasından şüphelenmiştim. Merak edip kilomu tarttım ve kullandıgım 5 harifli sözdü : Ayyyy..
Evet tamı tamına 71 kilo olmuştum.. Simdi 65-67 arası gidip geliyor olsam da..:))


Konu benim kilom degil tabi:) o kadar ünlü varken ...

Müzeden çıktıktan sonra ünlülerin oturduğu evleri görmek için gitmek istedik.
Bu evleri zaten dışarıdan görebiliyorsun.. Hangi ünlünün evi hangisi diye söyleyen ve bu sokakta size gezi tur yaptıran üstü acık  küçük 8-10 kişilik minibüsler var. Bu minibüslerin fiyatını sorduk ilk önce tabi olarak.
Bize söylenen fiyata hayret ettik çünkü  kişi başı 15 doları.. Ne gerek var dedim eşime. Hç de önemli degil kimin evi hangisi . Çünkü sadece dışarıdan gözüküyor bu evler..
Ama  hani illa ki görelim istiyoruz ya o sokağı, o zaman bu minibüslerden birisini takip edelim dedim eşime, en azından ünlülerin sokağından geçtik deriz :)
Eşim baya zekice buldu fikrimi..:). Yola koyulduk bir minibüsün arkasından .. Tam sokağa girerken minibüsü nasıl olduysa kaybettik ama o sokağa bir kere girmiş bulunduk. Kendimiz başladık dolaşmaya.
Tabi kimin evi var orada bilemedik ama sadece onu görmüş olduk ki bu evlerin hiç birisi Turkiye`de Boğaz kıyısındaki eski şatolardan hiç biri kadar güzel değildi.. Hatta Azerbaycan`da bir kaç yerde mağazası olan ticaret adamının saray gibi evlerinin yanında bunlar o kadar basit kalır  ki anlatamam.. Şaşırdım elbette.. Esimin de yorumu buydu``` sanatçılar burayı günlük kalmak için iş evi gibi kullanıyorlar o yüzden çok fazla süslü degil`` asıl güzel evleri kim bilir nerededir``.. Belki de haklıydı sadece filim çekimi zamanı geçici süre için oturuyorlardı orada..


İşte o evlerden bir kaç tanesinin dıştan görüntüsü..





Sokağı çok gezmedik. Asıl görülecek güzel yerler varken vakit kaybetmek istemedik..
Los Angeles`i en yüksekten görmek için yol aldık Griffith Observatory  tepesine..


Aslında oraya çok yakın olan tepede yazılan Hollywood yazısını daha yakından görmek için gidecektik ama  adresini bir türlü bulamadı bizim akılsız GPS aleti :(
Gittiğimiz Griffith Observatory tepesinden  Los Angeles`in büyük bir kısmı böyle gözüküyordu. Fotoya dikkatlice bakınca fark ediyorsunuzdur yüksek binalar sadece  uzakta gözüken şehir merkezinden başka hiç bir yerde yok..


Griffith tepesinden Hollywood yazısı hafif yakın mesafede gibi oluyordu.


Güzeldi.. harikaydı.. muhteşemdi diye kelimeler söyleyebilirim..
Resimler  benim yerime daha çok konuşuyordur sanırım..

Böyle güzel manzaradan sonra artık eve dönüş zamanı gelmişti. Eve degil de arkadaşlarımızın evine aksam yemeğine gitme zamanıydı..
Sağ olsunlar Azerbaycan`da esimle beraber aynı okulda çalışan Mesut beyin ve Romanyalı eşi benim tatlı arkadaşım Filiz`in bizim için  hazırladığı akşam yemeği yemek konusunda zorlandığımız Los Angeles`de ilaç gibi geldi diyebilirim..
Aslında yemegi Mesut abi yapmış desem daha iyi olur. Çünkü Filiz hanımın o gün dışarıda işleri varmış ve mutfak konusunda çok ama coook tecrübesi olan eşi yemek konusunu devralmış ve harika bir aksam yemegi yapmıştı bizim için Mesut bey. Zaten bir gün önceki aksam da harika lezzetler yapmıştı abi ama o zaman çok ac ve yol yorgunu olduğum için çekememiştim sofranın fotosunu :)..
Bu defa da çok ayıp olmasın diye çok güzel olmasa da resim çekmeyi ihmal etmedim..
İşte o harika sofranın lezzetleri bunlardı..



Ayrıca sofraya evin küçük kızına İngilizce öğretmek için konulan küçük notlar dikkat çekiciydi.. Her defa yemek yerken bir iki söz öğrenmiş oluyor küçük kız.


Yalnız aklıma gelmedi değil Amerika`ya küçük yasta gelen çocuklarda dil öğrenim problemi olmuyor. Nasılsa okula gideceği zaman bu dili ana dili gibi öğrenmiş olacak..
Ve belki de bir gün o sofrada ingilizce yerine türkçe sözlerin yazılı olduğu notlar konulmuş olacak :))
Burada yaşayan çocukların çoğunda türkçe dili korelleşip gidiyor. Türk çocukları kendi aralarında bile ingilizce konuştukları için ana dili türkçeye ikinci dil muamelesi yapıyorlar.. Çok acı olsa da gerçek bu maalesef..
Bir başka yazıda Los Angeles`in  Universal Studios gezisinde buluşmak üzere..
Sevgiler..
İyi okumalar...

4 Ekim 2013

Çokoköylüoğlan Kurabiyesi ( Çokoprens Kurabiye)




::)))
Evet İsmi bir az esprili olmuş olabilir..
Yaptıktan sonra İnstagram`da resmini paylaşmak isterken buna farklı bir isim vermek daha güzel olur dedim..
Eşime, çocuklara " Sizce ne olsa daha güzel olur bunun ismi" dedim.. Eşim tebessüm etti, kızım düşündü, oglum " Çokokral olsun" dedi..
Oğlum ne ettin prens, kral.. Hep zenginin çokosu mu olcak fakir ne etsin yemesin mi bir çoko.. :))
Prensin zıddı nedir? Köylüoğlan.. O zaman Çokoköylüoğlan olsun ismi.. Çokokeloğlanda olsa fena olmazdı hani..  Sonuçta aynı köyün çocukları :)


İsmi böyle oluştu bu lezzetin.. Çokoprense şeklinde kesen kalıbı da bulunca hiç affetmedim yaptım..
Lezzeti güzeldi. İçinde Nutella vardı çünkü.. Ama var ya eğer Ülker`in eklediği o özel maddeler de olsaydı Ülker`in pabucu dama atılırdı.. Üstelik ev yapımı..
Bu kurabiye özellikle çocukları mutlu etmenin en güzel yolu..

İşte o mutluluk için tarif ve aşama aşama yapılışı bu lezzetin..



Not:
  • Aslında bu kurabiye hamuru her türlü kalıpla kesilebilen kurabiye hamuru ile yapılır..
  • Hamuru buzdolabında bekletin yazmıştı arkadaş ama dışarıda hamurun 15 dakika dinlenmesi yetiyor..
  • Fırında çok fazla tutmayın hafif rengi beyazdan dönünce alın fırından..


Malzemeler :
  • 250gr tereyağı oda sıcaklıgında
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 1 yumurta
  • 1 paket vanilya
  • 3 su bardagı un ( yaklaşık fazla veya az olabilir azar azar ekleyin)

Arasına sürmek için
  • Nutella 
 

Hazırlanması:
  • Tüm malzemeyi karıştırıyoruz ele yapışmayan kulak memesi yumuşaklığında hamur elde ediyoruz. 
  • 15 dakika dinlendiriyoruz hamuru . 
  • Hamurdan resimde gördüğünüz gibi limondan biraz büyük parça koparıp önce elimizle bastırarak hafif acıyoruz, sonra oklavayla bastırarak yaklaşık bir santim yükseklikte açıyoruz hamuru.hamur çok gevrek degilse  hamurdan  daha büyük parça koparıp iki üç tane kesilecek şekilde geniş açabilirsiniz hamuru.)
  • Resimdeki gibi kenarı süslü kalıpla kesiyoruz. Yağlı kağıt serilmiş tepsiye aralıklı diziyoruz. 

  • Kurdanın bir tarafını makas veya ya bıçakla kesiyoruz kurabiyenin üzerinde geniş delikler oluşturmak için. Yoksa delikler çok küçük oluyor. 
  • Kurabiyelerin üzerinde kurdanla delikler yapıyoruz, önceden ısınmış  180 C( 350 F) fırında 10-12 dakika pişiriyoruz.
  • Fırında rengi hafif beyazdan dönünce alıyoruz fırından. 

  • Soğuduktan sonra bir tanesini alıp üzerine Nutella sürüyoruz iki tatlı kaşığı kadar. Öteki bir tanesini de üzerine kapatıyoruz. ( Aşağıdaki 3. fotonun çekiminde eşim yardımcı oldu. İkinci kurabiyeyi havada tutarak çekim yapmam için kolaylık sağladı :)) Teşekkür ederim..)

  • Tabağa dizip buzdolabında bekletiyoruz yaklaşık yarım saat kadar. Nutella hafif donunca kurabiyeler iyi yapışmış oluyor bir-birine o zaman.. 
  • Acele ediyorsanız buzlukta da bekletebilirsiniz 10-15 dakika.
  • Sonra  çayla, nescafeyle afıyetle  yiyoruz. 
Afiyet olsun..





1 Ekim 2013

Karışık Sebze Kızartması...



Sadece cız-bız+ sos.. Mesele sadece bu..
Olur ya bazen ne yapsam diye düşünürüz biz ev hanımları..
Yani biz ev hanımı olarak bu soruyu soruyorsak kendimize, çalışan hanımlara Allah yardım etsin diyorum..
Geçen gün soruyu bizim Poyraz`a sordum " Ayy bu gün ne yapsam ki yemeğe"
Cevap tam bizim Poyraz`a göreydi tabi ki " Saatlerce uğraşıp tarif yazıyon, fotoğraf çekiyon açıp baksana Mutfak Dili`ne :)))
Yani dedim bu cevabı anca sen verirdin...

Bende biliyor ama yazdığın her tarifi her zaman yapamıyorsun ki.. Sen yazıyorsun başkası faydalansın kendin de başka tarifler arayışında oluyorsun..
Eminim siz de bu soruyu soruyorsunuz kendinize Acaba ne yapsam diye.. Böyle durumlarda benim imdadıma buzdolabını, dolapları karıştırmak yetiyor.


Buzdolabını acıyorum önünde en az 5 dakika kadar durup ne varsa gözden geçiriyorum..
Dipte köşede kalanları çıkarıyorum bunlardan bir yemek yap diyorum.. İnanırmısınız harika lezzetler çıkıyor ortaya. Yani başka zaman düşünsen o yemek gelmez aklına.
Bu lezzet de öyle çıktı ortaya.. Uzun zamandır karnıyarık yapmak için aldığım patlıcan ve mücver yaparım diye aldığım kabakları, kızartmak için aldığım biberleri çıkardım..

Kızarttım yeşil kabakları, patlıcanları, biberleri.. Kızartma sağlıklı değil diyorsanız o zaman bunları ince doğrayıp uzerine zeytin yağı gezdirip fırında da pişirebilirsiniz.
Patlıcan ve kabakları tek tek kızarttım, biberleri de ince doğradım birlikte kızarttım uzerine de salçalı domatesli sos yaptım.. İşte yemek... Hatta buna isimde taktım Cız-Bız Sos.. kısa ve öz..

Bu yemeğin tarifi net olarak ne diye soru soracak olanlara tarif gelsin..
Sebzelerin miktarını siz değişebilirsiniz. Kahvaltı, öğlen ve akşam yemeği için enfes lezzet..
Bir de canınız ne zaman çekerse o zaman :)))


Malzemeler:
  • 2 adet patlıcan
  • 2 adet yeşil kabak
  • 2 adet yeşil veya kırmızı biber
  • 2 adet domates
  • yarım yemek kaşığı domates salçası
  • kızartmak için sıvı yağ
  • tuz
  • kuru nane
  • kuru reyhan

Hazırlanması:
  • Patlıcanların, yeşil kabakların kabukları alacalı soyuyoruz ( zebra desenli yani)
  • Halka halka doğruyoruz. Bir az tuz serpip karıştırıyoruz.
  • Sıvı yağı kızartma tavasını döküyoruz ve patlıcanları, kabakları tek tek kızartıyoruz.
  • Biberi ince ince doğruyoruz istediğimiz şekilde.
  • Onları da kızartıyoruz.
  • Servis tabağına bir patlıcan bir kabak olacak şekilde sırayla diziyoruz. Kızarmış biberleri de üzerine diziyoruz.
  • Domatesleri  rendeliyoruz.
  • Küçük bir tencereye iki yemek kaşığı sıvı yağ döküyoruz, yarım kaşık domates sosunu ilave edip bir iki karıştırıyoruz. Domatesleri ilave ediyoruz.
  • Domatesler suyunu çekinceye kadar yaklaşık 5-7 dakika pişiriyoruz. Tuzu,kuru nane ve reyhan ekliyoruz bir iki karıştırıp ocaktan alıyoruz.
  • Servis tabağına dizdiğimiz kızartmanın ortasına veya her tarafına döküyoruz.
  • Afiyetle yiyoruz. Yerken kesinlikle yoğurt ekleyin.. Çok güzel oluyor.

Afiyet olsun..



✿Mutfak Dili ✿ © Ocak-2015. Destek-Blogger

Blog design-Tasarım-GÜL TASARİM