28 Nisan 2013

Mutfak Dili`nin Evde Sinema Keyfi-4




Griffin ve Phoenix  


 Çok sevdim bu filimi/ İzlerken adım adıma ölümü giden yolu takip etmek, kendini böyle bir durumda hissetmek çok garipti.. Acaba ben ne yapardım dedim kendi kendime.. 
Güzel, anlamlı, tatlı ask dolu bir filim.. 
Tavsiye ederim.. 
  

Filminin Konusu:

Film, Mulroney’in canlandırdığı Henry Griffin’in kansere yakalandığını öğrenmesiyle başlıyor. Tedavinin imkansız olduğunu ve fazla zamanı olmadığını öğrenen Griffin, son günlerini hayattan zevk alarak geçirmeye karar veriyor. İşini bırakıyor, etkileyici bir roman yazmaya niyetleniyor ve bir üniversitede psikoloji dersi almaya başlıyor. Sınıfta Sarah Phoenix ile tanışıyor. Pozitif enerjisi ve her daim gülen yüzüyle çok geçmeden Phoenix tam da ihtiyacı olan kişiye dönüşüyor. Ne var ki, Phoenix’in de ölümcül bir sırrı olduğu ortaya çıkıyor. Genç kadın da yaşayacak çok fazla zamanı olmadığını itiraf ediyor. O andan sonra Griffin ve Phoenix birbirlerine daha çok bağlanıyorlar ve son günlerini diledikleri gibi geçirmeye karar veriyorlar.
 




Yönetmen : Ed Stone
Senaryo : John Hill
Oyuncular : Amanda Peet, Dermot Mulroney, Sarah Paulson, Blair Brown, Alison Elliott
Filmin Türü : Komedi, Drama
Orijinal Adı : Griffin & Phoenix


Yapım Yılı : 2006
Yapım Ülkesi : ABD
Orijinal Dili : İngilizce
Filmin Süresi : 102 dakika






 I am Sam...

Hala izlemediniz mi? Aşk olsun..
2 sene önce izlemiştim, duygulanmıştım.
Bir çocuk için babası nasıl olursa olsun yine de Baba`dır.



Mutlaka izleyin..
Filmin Türü:Dram,Komedi
Filmin Çekildiği Ülke:Amerika
Filmin Yapım Yılı:2001



Film`in özeti şöyle: Sam, küçük kızı ile birlikte mutlu bir hayat sürmektedir. Sam 7 yaşındaki bir çocuğun zeka yapısını taşımaktadır hareketleri 7 yaşındaki bir çocuk gibidir aslında başlarda bu kimseyi rahatsız etmese de Sam’in küçük kızı 7 yaşına geldiğinde durum daha kötü bir hal alacaktır.
Artık kızı ondan çok daha ileri bir düzeye gelmektedir ve Sam ona pek fazla yardım edememektedir. Hükümet görevlileri kızı Sam’in yanından alırlar.
Sam ise kızını geri alabilmek için bir avukat kiralar ve büyük bir mücadele başlar. Baştan sona büyük bir beğeni ile izleyeceğiniz mükemmel bir sinema filmi. ( buradan izleyebilirsiniz TIK)







27 Dresses
 
İzlediğim en tatlı filmlerden birisi.. Zeten Katherine Heiglguzel filimleri var..
 Bu filimi  izlerken sunu düşündüm her defa nedime olduğun düğünden baya bir tecrübe kazanır kendi düğününe daha iyi hazırlanırsın :)
Her düğünde kendi düğününü hayal edersense nasıl olur acaba.?
Merakın azalır mi çoğalır mi ki..:))
Belki de bıktrıcı gelir..

Bu filmi neden Benimle Evlenir Misin deye tercüme etmişler anlamadım. Teklif yok ki bu filmde. 
Gizli aşk ve nedimelik var..
Bu kadar nedime olunursa artık evlenmek şart olur..
Romantik Komedi tadında izlenecek harika bir film..



Konusu:
 Jane hayatı boyunca tam 27 kez nedime olmuş, bu evlilik seremonilerine eşlik etmiştir.
Kız kardeşinin evleneceği haberi üzerine,zaten artık işi gibi olan nedimelik görevini seve seve kabul eder. Ancak damadı gördüğünde fikri değişecektir: Çünkü müstakbel damat, Jane’in önceden gizlice aşık olduğu Kevin’den başkası değildir.



2008 - ABD
KomediRomantik
111 Dak.
Anne Fletcher
Katherine HeiglJames MarsdenPeyton ListJudy GreerKrysten Ritter
Aline Brosh McKenna
Roger BirnbaumGary BarberJonathan Glickman

İYİ SEYİRLER!!

23 Nisan 2013

Kupta Kedi Dilli Tiramisu !!


Baştan söyliyeyim aralara fazla çekilen fotolar koyuyorum.. Başka türlü degerlendiremedim..:))

Bahar geldi bile.. Özlemiştim aslında demeyi isterdim... Austin bu sene yeteri kadar sıcak olduğundan bu cümleyi kuramıyorum..
Olsun yine de bahar yorgunluğu, alerjisi kendini gösterdi bana.. Benim gibi yorgun, uykucu birisine bahar çarptı lafı yakışıyor..
Fena çarpmış olacak ki bu gün sabah 6:30 kalktım çocuklara okul için bir şeyler hazırladım, yolcu ettim.. Niyetim bir şeyler okumaktı ama gel gör ki gözümden uyku öyle akıyor ki yağmur gibi mi desem, dolu gibi mi desem..


Saati 10-10:30 civarına saati kurdum.. Neden o saate, Stv`nin "İki dünya arasında"dizinin canlı yayınını kaçırmak istemiyorum o yüzden. Fena şekilde deli etti beni Selim&Sahra aşkı..
Kaçırmak istemedim..
Uyudum salonun çekyatına, üzerime kızımın pelüş battaniyesini örttüm..
Akıllı pelüş örtü demek uykunun en tatlısı demek.. Yumuşacık, sıcacık.. Yazarken bile gidip sarılasım geldi :))
Saat 11 e doğru çaldı alarm. Uyanıp baş ucumdaki İpadi aldım, Küre Tv`nin sayfasını açtım..
Canlı canlı izledim "İki Dünya arasında" nın can alıcı bölümünü.. İzlemediyseniz izleyin 206. bölümü.. Kavuşmak için bir birinin gözüne bakan iki asık.. Sevgilerini açık acık söyleyemeyen iki tatlı sevgili..
 

Dizi bitti ben hala mahmurlu mahmurlu bakıyorum tavana.. Yok niyetim kalkmaya.. Niyetimi tuttum saati kurmadan bir daha uyudum.. Bu defa gözümü açtığımda saat tam 5..
Off, ne zaman geçti ki zaman dedim kendime.. Zorla kalktım yerimden.. Yarım saat sonra okuldan gelecek çocuklar için yemek endişem de yoktu.. Oturdum çekyata.. Elimde telefon ve tabi ki İnstagram`ı çek ediyorum..
Ev almış başını gidiyor.. Sepet dolu çamaşır, sabahın bulaşıkları bekliyor beni.. Umursamadım bile, çalan kapıyı açtım.. Okulun yorgun 3 lüsüne " Mutfak tezgahına dizdim yemekleri, Tabaklarınızı alın istediğinizi alıp yiyin" dedim.. Ne güzel, rahat bir anneyim değil mi..



Akşamın tabakları da eklendi sabahın bulaşığına gel keyfim geldeyim ben hala.. :))
Yok canım o kadar da değilim 25 sayfa kitap okudum o arada..
Gece oldu herkes uyudu.. Uykum yok ki..
Uykum gelmeyince blog yazmak öyle zevkli geliyor ki anlatamam..
Üzerinden 10 gün geçmiş son yazının fark ettim.



Şu an o yüzden buradayım.. Kedi dilli tiramisu var elimde idare eder her halde..
Bahar yorgunluğu neler yazdırdı bana bak.. Bir günün tembellik halini de anca bu kadar uzunca anlatmak bana has olsa gerek..
Ok gelelim fasulyenin faydalarına demek yerine gelelim Tiramisu`nun faydalarına diyorum..
Son 5-6 aydır canım her gün tiramisu yemek istiyor.. Bir ara Etimek Etimek tatlısı diye sayıklardım.. Etimek yerini Tiramisuya verdi.. Eskiden kim Etimek tatlısı yaptım deseydi uca uca giderdim.. Şimdi Tiramusu deye kanatlanıp uçasım geliyor.. İhanetin bu kadarını görmedi Etmek tatlısı.. :))
Bu kadar ballandıra ballandıra anlattım ya kalkıp bir tiramisu yapmazsanız çok gönül koyarım size haberiniz ola. Çok güzel bir lezzet yeminle..
Aslında pandispanyalısı tiramisu güzel. Hani pratik olsun istiyorsanız bu tarif derim..  İsmi ilk duyduğumda tuhaf geldi.
Güzelim pisküvite niye kedi dili dediyseler.. Bu kadar büyük kedi dili olur mu ki, onu da anlamadım. Hani fil dili, aslan dili olsa anlarım da.. :))
Benim gibi isme takılmayın boş verin tatlı tatlıdır..

Yazıyorum tarifi işte bahaneniz de yok artık.. Hadi Mutfağa.. Deneyin bu lezzeti..



 Kupta Kedi Dilli Tiramisu!!

Malzemeler:

  • 1 paket kedi dili bisküvi
  • 1 bardak soğuk süt
  • 1 yemek kaşığı nescafe

Kreması için:

  • 3 bardak süt
  • 3,5 yemek kaşığı şeker
  • 2 yemek kaşığı un (çok dolu olmasın üzerinden hafif silme yapın)
  • 1 yemek kaşığı mısır nişastası
  • 50 gr tereyağı
  • 1 paket vanilya

  • 1 paket krem şanti
  • 1 bardak süt ( krem şantiyi çırpmak için)  



Hazırlanması : 


 NOT :
  1. İlk önce kremasını hazırlıyoruz.
  2. Çünkü kedi dilini ıslatıp kaplara dizmek çok uzun sürmüyor.. 
  3. İşlem bitince de hafif ılık kremayı eklemek iyi oluyor..
  4. Unu çok eklemeyin, kaşık çok dolu olmasın.  Çok un çok koyu krema demek bu da kupta yapılan tiramisu için iyi degil. Hafif akıcı kıvam da olması iyi olacak. Zaten sonradan krem şanti de ekleyince koyulaşıyor.  
  5. Kedi dilini süte uzun süre batırmıyoruz. Çabuk şekilde altını ve üstüne ıslatıyoruz. Çünkü kedi dili çok yumuşak bisküvi süre uzun sütün içinde tutulursa dağılıyor, tadı da iyi olmuyor. Sonradan krema ekleyince krema da yeteri kadar yumuşaklık verecektir.
  6. Fotoğraflar da sanırım yeteri kadar bilgi verecektir..
  

  1. Tencereye sütü, unu, nişastayı, şekeri koyup çırpma teliyle çırpıyoruz ve ocakta koyulaşıp göz göz olup kaynayıncaya kadar ( 4 taneli resimden 1. olanda aydın gözüküyor) sürekli karıştırıyoruz.
  2.  Koyulaştığını görence yağı. vanilyayı da ekliyoruz. 2-3 saniye daha karıştırıp ocaktan alıyoruz ve kenarda en az 5 dakika sürekli karıştırıyoruz. Bu işlemi mikserle de yapabilirsiniz.. 
  3. Kremayı bir kenara bırakıyoruz.
  4. Krem şantiyi derin bir kaba boşatıyoruz, 1 bardak sütü ekleyip koyulaşıncaya kadar çırpıyoruz.
  5. Koyulaşan krem şantiyi hafif ılımış kremaya ekliyoruz ve bir daha çırpma teliyle veya mikserle çırpıyoruz. 


  1. Sonra1 paket kedi dilini alıp her birini tek tek ortadan ikiye bölüyoruz..
  2. Bir bardak süte bir yemek kaşığı nescafe ekleyip iyice karıştırıyoruz. 
  3. Kedi dilinden bir tane alıyoruz nescafe karışımı süte bulayıp servis yapacağımız kupaya yatık şekilde veya dik şekilde yan yana diziyoruz.. 
  4. Kupaya kaç tane kedi dili sığıyorsa hepsini tek tek ıslatıp diziyoruz. 
  5. Hepsi bittikten sonra her bir kupaya kremadan kedi dilinin üzerini kaplayacak ve birazda fazla olacak  kadar döküyoruz, fotoğraflarda gözüküyor yeteri kadar..
  6. Sonra üzerine nescafe serpiyoruz.. 
  7. Çilek veya muzla süsleyip soğumasını bekliyoruz . Hatta buzdolabına koyuyoruz..  Daha sonra İyice soğumuş tiramisuları servis yapıyoruz..

Afiyet olsun !



13 Nisan 2013

13 nisan....Nergis Kokulu Esra Betül`üm..!!!


2002 nisanın 13`ü gece saat 3..
Ruhlar aleminden bir melek geldi kondu benim kucağıma..
Biraz kırmızı, bir esmersi bir bebek.. Ama kokusu mis mi desem, yasemin mi desem, yok yok o nergis kokuyordu..
Hem ağlıyorum, hem seviniyordum..
İkinci kez anne olmuştum  hem de kız evladının annesi.. Mutluluk tavan yapmış daha ne isterim..


3 gün hastanede analı kızlı kaldık hiç zorluk çıkarmadı bana meleğim..
Hastaneden çıkıp evdeki sürprize dogru koştuk :) 3 yaş iki aylık, kız kardeşini merakla bekleyen tatlı bir oğlum vardı evde. ... Tepkilerini, merakını, kıskançlığını, yüzünün değişik halini merak etmiyor değildim.. Eve gelecek olan " Yabancı Öcüyü" nasıl karşılayacaktı acaba...



Eve geldik.. Meraklı başında dikildi tabi.. Elbisesini elliyor, merakla bakıyor "gözlerini neden açmıyor, elleri neden küçük, benimle ne zaman oynayacak " bir sürü sorular, gel de cevap ver..
Akşam oldu, küçük melek başladı ağlamaya. iste o zaman koptu dananın kuyruğu.. Bizim oğlandan geldi bir sürü soru daha " Anne bu neden ağlıyor? Anne, bu neden susmuyor? Anne. ben uyuyamıyorum bu kızın sesinden" ve geçti çocuğun başına aynen böyle  " Kız bana bak ağlama, annemi üzme, benim kafamı şişirme, yoksa geri götürürüz seni aldığımız yere:)) ..
O günden sonra her ağladığında çok kızdı ve kardeşim yerine " Kız " demeye başladı.. :) Ağladığında bana haber verirken de " Anne kızın ağlıyor" dedi hep.. 
Tatlı oğlum bir türlü kabullenemedi pabucunun dama atılışını.. Her bulduğu yerde kızı cimcikledİ, ısırdı, bazen de abi gibi korudu, kolladı, oynattı, uyuttu..
Küçük melek epey çekti abisinin elinden.. Ama o da hiş ayrılmadı ki abisinin pesinden.. Oyuncaklarını dağıttı, oyununun bozdu, her halini taklit etti, ısırdı, vurdu .... Çoğu zaman kıyamadı sardı, öptü,kokladı o da abisini. Birisi çikolata verse onun yarısını yedi, yarısını abime saklayalım dedi. Ona bir şeyler alırken hep " Anne abim küser ona da bir şeyler alalım" dedi..  Yufka yüreklim..



O melek bir gün düştü, bir gün ateşlendi, bir gün ağladı, ama çoğu zaman güldü..
Uykusu geldi mi aldı benim başörtümü, sol elinin başparmağını emdi öyle uyudu..
Vazgeçmedi hiç bu huyundan o zamana kadar ki dişi apse yaptı, şişti çektirmek zorunda kaldık.. " "Annecim,  artık elini emme bak mikrop kapar dişin " dedim.. "Olur annecim"dedi bıraktı 6 yaşında parmak emmeği.
Bu halini çok seviyordum ama .. Hem işime yaramıyor değildi. Hazır emzik vardı dağ başında olsak bile.. Emzik kayboldu gece git bir yerlerden al derdi yoktu..
Kıyamam bir gün Türkiye dönüşü İran`da kaldığımız otelin banyosunun kapısına sıkıştı sol elinin başparmağı.. Yani emziği:))


Ememeyince geçeyi zor geçirdik.. Zorla da olsa alıştırdık sağ elinin başparmağını emmeye.. Sol eli iyileşinceye kadar..
Öyle tatlı emerdi ki parmagını :))  Bir elinde benim de yazmam olacaktı ama.. İlginç olan parmağını başörtü olmadan ememiyordu.. Uykusu gelince deli gibi evde döner " lay-layım nedeee" ( yani yazma.. isim takmıştı kendince yazmaya) diye arar dururdu.. Bulup verince nasıl mutlu olurdu..



Yemek sandalyesinde kendi başına uyuyup kalması, karıştırdığı dolabın içine girip saklanması, bizimle beraber namaz kılması, abisinin her halini taklit etmesi, nazlı bakışı, gülüşü, ağlaması bile çok tatlıydı ki bu tatlı meleğin..
Of of bir de çok süslüydü. Giyindiği her elbise uyumlu olacaktı.. Ayakkabısına, şapkasına, tokasına, çorabına kadar hepsi uyumlu... Şimdi de değişmedi ki.. Hatta abarttı bile .  Artık benim yüzüklere, elbiselere göz koymaya başladı.. 


İnatçıydı ama dediğim dedik ettiğim ettikti hep anası kılıklı :))
Bu inatçı huyu en çok Amerika`ya geldiğimiz zaman İngilizceyi sadece 6 ay ıçınde şakır şakır konuşacak kadar öğrendiği zaman çok işe yaramıştı  Sınıftaki arkadaşlarından geri kalmak istememışti. Gece gündüz o kadar çok çalıştı ki gurur duydum .. Tatlı melegim benim..
.


İste şimdi o melek karşımda bana varan boyuyla, süzülen bakışıyla, ergen tavrıyla, ama nergis kokusuyla duruyor.. ( yalnız fotodaki kadın ben değilim:))
Gurbet elde anne, kardeş yarısı, küçük sırdaş, sarılıp rahatladığım bir meleğim var benim..
Bu gün o meleğin bu fani dünyaya gelişinin 11senesi bitti 12 den gün aldık..


Küşük bir pasta o güzel yüzüne mutluluk kondurmuştu .

Benim badem gözlüm, nergis kokulum, nazlım, inatkarım, annem, kardeşim, mutluluğum, doğum günün hayırlı olsun.. Sağlıklı, mutlu, huzurlu nice senelere.. O gülen yüzün hiç solmasın, ağlamasın, hüzünlenmesin..
İyi ki Rabbim seni nasip etmiş bana, iyi ki senin annenim, iyi ki, iyi ki varsın..


7 Nisan 2013

Amerika Masalı Los Angeles-1



Yolcu sen nereye sorusuna yolcu sevindirik cevap veriyor Los Angeles.
Neymiş Los Angeles hayal bir şehir ya. Amerikan`in unlu sanatçılarının uzun sureli olmasa da çekilen filim arefesi kaldıkları şehir, bir çok filmin ana vatani.. Oğlumun hayali, benim merakım, esimin heyecanı, kızımın I don`t know`su vardı bu şehre doğru yolculuğa çıkarken.
Bu şehirde yaklaşık 5 gün geçirdik gezdiğimiz yerler ve çekilen 5 günlük fotolar sadece bu posta sığmaz o yüzden Los Angeles postuna numaralı yaptım . Bu 5 gunluk geziyi kaç yazıda bitiririm bilmiyorum

Sabah saat 9 gibi yola çıktık Grand Canyon`dan.. Akilli alet olan GPS bize Los Angeles`e kadar yolunuz 8 saattir dedi..
Yolda duraklamalar da eklenince yolumuz 10 saat dedik koyulduk yola..
Grand Canyon`a giderken çıkılan yokuşu simdi aşağıya doğru iniş vardı.. Yollar kıvrımlıydı ama yine kurak ve yeşilliksizdi..


İlk önce bu şehirle ilgili ufak bilgi vereyim/ Los Angeles California eyaletindeydi ve bu eyaletin 2003-2011 senesinde Valisi unlu Amerikan oyuncu Arnold Schwarzenegger`di.. Yani kaçırmışız bir sene arayla... 
California ayni zamanda Amerika Birleşik Devletleri'nin de en büyük ekonomik gücünü temsil eder. Sebze,meyve en çok bu eyalette üretiliyor.

Kaliforniya; sinemanın kalbini Hollywood'da; internetinin kalbini Silikon Vadisi'nde; Müzik, Eğlence ve Televizyon'un kalbini de Los Angeles'da taşımaktadır. Her ne kadar günümüzde masrafları daha makul olduğu için filmler başka ülkelere çekimler için taşınsa da; son 30 yıldır klasikleşen bir eyalet deyişine göre "Dünya'nın duyduğu ve izlediği çoğu şey Kaliforniya'da üretilir." ( vikipediyadan alıntıdır bu bolum)

 Simdi de bizim canlı şahidi olduğumuz ayrıntılar.  California sınırına geldiğimiz zaman  sınırda kurulan postu görünce once hayret ettik sonra vardır her yerin bir kuralı dedik uyduk kurala. Arabaları özel kontrol ediyorlar. Soru soruyorlar ve arabanda taze meyve, sebze var mi diye soruyorlar. Fok garip karşıladık bu durumu. Hadi eroin vesair kontrol edilir de meyve sebze neden peki.. Hala çözemedik bu soruyu..
Kontrolden sonra ver elini California dedik..


Çok güzel yollar ve yollarda biraz farklı kurallar vardı/  İste bu kurallardan bir kaçi ve en sevdiğim.
İlk once hızlı giden yavaş giden araba yolları ayrılmış.:))


İkincisi yolda her bir milden sonra Call Box denilen direk var ve bu direkte telefon var. Kaza anında, araban bozulursa, telefon şarjın biterse araman gereken yerleri araman için. Nasıl hoşuma gitti anlatamam.
Esimle bu direklerin belli yerlerde olduğunu düşündük ama sonra hesaplamaya başladık ve bu direkler arasındaki mesafenin sadece  1.609344 kilometre olduğunu öğrendik..
Böyle harika bir kuralın Texsas`da olmasını da isterdim..



Evet yaklaşık 9 saat sonra aksam saat 6`ya doğru Los Angeles`e giriş yaptık.
Aksam trafiği ve bizim gittiğimiz gun yani 2012 senesi Haziranın 13`u  okulların yaz tatiline girdiyi güne denk gelmesi yolumuzu epey uzattı ve biz gideceğimiz arkadaşa neredeyse 7`i gece vardık.
Los Angeles`de şehrin içindeki  yollar şok geniş  ve ayrıca en sol şerit Car pool var. Bu yolun özelligi acele edenler, acil durumlar için kullanılır olması. Yalnız bir şartla arabanın içinde 2 den fazla kişi olmalı yoksa yuklu miktarda ceza ödeyebilirsin. Foto bana ait degil. Arabayı ben kullandıgım için bu yolun fotosonu çekemedim.. O yüzden internetin bilgisinden yararlandım..


Misafir oldugumuz evin sahipleri bizim Azerbaycan`dan arkadaşlarımızdı. Abi Türkiyenin dogusundan, hanım Romanya asıllı bir arkadaş, birde küçük tatlı kızları var.
Eve vardıgımızda akşam esanı okunmasına az kalmıştı.
Namazı kılıp bizim için hazırlanmış harika masaya oturduk. Şunu itiraf edeyim ki çook yorgundum ve masanın resmini çekmek aklıma bile gelmedi. Harika lezzetler vardı.. Ve bir çogunu abi yapmıştı sebebi de hanımına misafir gelecegini gec haber vermişti.. Filiz arkadaşın da işi oldugu için mecburen abi yapmıştı yemekleri..
Tek kelime vardı yemekleri için Enfes..
Esime de "bak görüyormusun, örnek al" demeyi de ihmal etmedim o yorgun halimle düşünün.. :))


Akşam yemeyini yedikten sonraTürkiye`ye giden ve evinin anahtarını bize bırakan arkaşanın evine geçtik. İki odalı nezip bir ev bizim için gökten düşen 3 elmadan en güzeli oldu orada kaldıgımız sürede..


Ev sahibi bize evin kullanım kılavuzunu bırakmıştı, uyduk tabi..Uymak o kadar da zor degildi cünkü not o kadar detaylı yazılmıştı ki hiç zorluk çekmedik. Evin internet şifresini, camaşırhaneye gideçek yolu, irtibat numarası, e-mail adresi, ve evle ilgili detaylar hepsi vardı buzdolabına monte edilmiş yazı tahtasında..... Allah razı olsun.. Çok rahat etmiştik..
 

Ve tabi o gece yarının planını biraz konuşup hemen uyuduk. Alışkın olmadıgımız bir yerde genelde insan tereddüt eder ama biz hiç oralı olmadık, sebebi çook yorgunduk :(

 Şimdilik Los Angeles-1 masalı burada bitti.. 2. de buluşmak dilegile..
Sevgiler. İyi okumalar...


✿Mutfak Dili ✿ © Ocak-2015. Destek-Blogger

Blog design-Tasarım-GÜL TASARİM