12 Ocak 2013

Amerika Masalı-3.. Grand Canyon !




Neredeyse yaz yeniden gelecek benim Amerika Masalım gerçekten masal olup senesini dolduracak..
Yol yakınken kış çıkmadan, kar kapıdan erimeden, yaz gelip yeni gezme yerleri bakmadan bitsin inşallah 2012 Amerika gezimin her karesi...

Albakorki` den yani Albaquerque`den çıktık Arizonaya `doğru...


Gözünün alabildiğince uzun kimsesiz, sıcak, çöl,  ismi Arizona..
Neredeyse 6 saat yol gittik sonunda vardık o muhteşem görüntüsüyle dünya alemi ve beni büyüleyen Grand Canyon`a..
Yukarıdaki resimde de gözüktüğü gibi Arizona Grand Canyon eyaleti olarakta biliniyor..

Kelimenin tükendiği yerdir Grand Canyon. Rabbim çok büyüksün ...

Oraya vardığımızda neredeyse saat öğlen 2 ye geliyordu, sıcaktı. Gölge bulup otursan iyiydi yoksa gezmek o kadar akıl işi değildi ama bizim gezip görmemiz lazımdı.. Resimde gözüken manzara uzanıp gidiyordu.


 Bunun her yerini gezmek için en az 3 gün harcamak gerekiyordu, bizimse sadece bir günlük planımız vardı burayla ilgili. Neden öyle oldu onu da bilmiyorum.
Aslında fikrimiz bir iki saat durup gitmekti lakin manzara bizi aldı gitti. Gün batımına doğru oluşan manzarayı kaçırmak istemedik ve beklemeye karar verdik.
İyi ki beklemişiz dedim o inanılmaz ve benim kameranın çekiminin aciz kaldığı manzarayı görmek için.. Keşke size gözümün kamerasını yansıta bilsem.. Nefes kesilir inanın..

Gün batımına kadar bekleme zamanı ne yaptık küçük, tehlikeli patika yolla tur atmaya başladık.
Gün batımını görmek için dağın belli yerleri var ve o yerlere otobüs götürüyor insanları. Biz giderken korkulu patika yolu seçtik, dönerken tabi olarak karanlık olduğu için otobüs durağında otobüs bekledik.

Resimler sanırım bende daha fazla şey anlatacak size yalnız oranın kısa tarihini sağ olsun Wikipedi`dan aldım onu copy  past ediyorum, geri kalan kısmı resimler üzerinden açıklık getirerek yazacağım.


Vikipedia`dan alıntıdır.. Teşekkürler.. 

Büyük Kanyon Ulusal Parkı (İngilizce: Grand Canyon National Park) Amerika Birleşik Devletleri'nin Arizona eyaleti sınırlarında bulunan en eski ulusal parktır.
Büyük Kanyon, birçok renge sahip; Kolorado Nehri çevresinde bulunan bir kanyondur. Büyük Kanyon Ulusal Parkı içinde bulunur ve bu ABD'deki ilk ulusal parklardan biridir. Theodore Roosevelt Büyük Kanyon'un büyük bir hayranıydı ve birçok kez avlanmak ve seyir için burayı ziyaret etmişti.
Kanyon, Kolorado Irmağı'nın kanalı milyonlarca yılda yarmasıyla oluşmuştur. 466 kilometre uzunluğunda ve 400 metre ila 2.4 kilometre genişliği arasında değişmektedir. Derinlik olarak da 1600 metreye kadar ulaşır. Bu kesiklerde Dünya'nın 2 milyar yıllık tarihi bulunmaktadır.


Evet derenin enn dip noktasını görmek mümkün değildi. Biraz eğilecek olsan Allah korusun tepetakla derenin dibini boylarsın.
Tabi oraya kadar sag salim varırsan zaten bizatihi görürsün enn dibini :))
Kolorado nehrini görmek için dar yol var oradan iniliyor ve bu orada otelde günlerce kalan ve bunu kendine iş ve eğlence olarak seçenlerin işiydi.
Bize bakmak, resim çekmek düşüyordu ki bunu da yaptık zaten. Aynen bu resimde gözüktüğü gibi oturdum uzun uzun baktım bu güzelliye..


Her yer çok sıcak olduğu için bu tur yangın manzarası kaçınılmazdı. Uzun süre de söndürülmedi sanırım. Bu manzara gün batımına kadar vardı çünkü.. :((

Resimde gözüken kişi kim diye sorsanız bilmiyorum. Ya canından bıkmış, ya sanatını çok seven biri, ya da oradaki tüm kameraları üzerine çekmek isteyen meraklı.. :))
 ,Yok yok bu benim gibi fotoğraf çekmeyi seven birisi ama tabi bendende cesaretli. O kadar uç noktaya gidip foto çekmek herkesin cesaret edebileceği iş degildi..
 Çocuklarımı çok seviyorum.. Küçük dar yoldan giderken ufak bir düşme sakası yaptığımda kızımın bana
 " Anne" diye sarılmasını unutamam.. Canım benim.. O yuzden bu kadar tehlikeye kalkışamam :( .


En dip noktayı ancak bu kadar çekebildim..

İste beklediğimiz an gelmişti.. Gün batımı izlendikçe farkı şekil alan bu manzara hem bakılmaya, hem fotograf çekilmeye, hemde o kadar beklemeye deydi...


 Gün batımı o kadar az sürdü ki bu anı daha çok kendi resimlerimizi çekmeye harcadık. O yüzden bir resim daha ogluşumun gün batımındaki harika resimlerinden biri olsun..





 Grand Canyon`un yakınında kalınabilecek küçük evler bunlardı İçinde yataktan başka bir şey yok. Tuvalet ihtiyatçı için tabi yakınlıktaki halka acık WC yerlerine giderebilirsin.
Gecesi 80-100 dolar olan bu baraka evlerde kalacak yer bulamadık. Hepsi doluydu neredeyse..
Daha doğrusu denemedik şansımızı..

Iyi ki denemedik çünkü saat daha 8 filandı hava karardı, oradan ayrılmak için arabanın yanına geldik.. Allahım ne görsek iki tane geyik, yok bunlar geyik degildi çok garip hayvanlardı...
Arabaların arasında rahatça geziyorlar, korkmuyorlar...
Bunları gece veya sabaha karşı karşımda görseydim atacağım çığlıktan Grand Canyon`un kayaları kapabilirdi.. Colorado nehri kuruyabilirdi (çok mu attım ki) ..
Çok korkunçtu görüntüleri, ama  korkum fotolarını çekmeme engel olmadı.. ..


En korkunç olanın şimdi anlatacağım.. Üsteki fotoyu arabadan doğru çekmiştim. Sonra biraz bizden uzaklaştılar. Bizde yola koyulduk gitmek için. Tam yola çıktık baktım bunlarda yolda ve çok yakın. Eşime biraz öne gitmesini söyledim.. Arabadan inip daha net foto çekmek istedim.
Biraz önde yolun ortasında arabayı çalışır halde durdurdu eşim. Arabadan indim başladım fotoğraf çekmeye.. Tabi hayvanın bana poz verecek hali yok. Bize doğru gelmeye başladı.. Bunu gören çocuklar çığlık atmaya başladılar arabadan doğru " Anneeee hadi gel bak seni ezebilir" .. Bende tehlikeye atılmış gazeteci gibi " Bir şey olmaz siz kapıyı açık tutun, çok yaklaşırsa hemen gelirim arabaya" diyorum..

Yok, hayvan iyice yaklaştı,baktım iş yaş hızlıca arabaya doğru ilerledim.. Aaa ne olsa iyi eşim bastı gaza gidiyor.. Ben dışarıdan " nereye yaa durr " diye bağırıyorum, çocuklar arabanın içinde" baba annem kaldı durr" bağırıyorlar.. Bir taraftanda arkaya bakıyorum bir foto çekebilirmiyim diye.. :))
Beni biraz koşturduktan sonra neyse ki durdu.. Kendimi arabanın içine atar atmaz " Yaaa ne yapıyordun sen iyi misin yaa.. Hayvan öldürebilirdi beni" diye soluksuz saymaya başladım..
Eeee, adamın cevabı ne olsa seversiniz " Aaa ne yapayım canım hayvan arabaya doğru geliyordu arabaya zarar verirdi diye korktum, uzaklaştım" deyerek güldü.... Evet aynen böyle dedi.:(((  Allah islah etsin...
Söver misin, döver misin böylesini  bilmiyorum ama her ikisi de geçti aklımdan? uymadım şeytana daha önceden de uymadığım gibi..
 Hayat iste insan her yoldaki arkadaşını iyi seçmeli.. Artık sormadım gerçekten hayvan bana zarar verecek olsaydı ne yapardın diye.. Bir şey yapmazdım demezdi her halde.. :))
İşte o foto bu foto.. Unutur muyum bunu kolay kolay..



Ceylanı geride bıraktık 1 saat sonra Grand Canyona yakın bir otelde durduk.. Çok geç olmuştu, yorgunduk Los Angeles`e kadar araba sürmek hiç akıl işi degildi..
İşte buda yolcunun oteli, keyif yapan çocuklar, foto peşinde olan anne, eşyaları arabadan indiren baba.. :))


Arkası en kısa zamanda :))

11 Ocak 2013

Portakallı Kek



Kek Kek, Kek.....
Aynen sürekli kek yapasım var. Eskiden yılda bir kere bile denmeye korkardım kabarmıyor diye.
Son 1 ayda en az 3 tane kek yaptım...
Bide harika kabarıyor ya.. Onun için çok mutluyum..
Sanırım bu gün de yapacağım ama yapmadan önce size yaptığım son kekin tarifini yazmak istiyorum..
Güzel oldu sadece kafadan salladım tarifi nasılsa bir çok kek tarifi aynı.. :))
İşte tarif:



Malzemeler:

  • 4 yumurta
  • 1 bardak şeker ( yani 6 yemek kaşığı)
  • 1 su bardağı portakal suyu ( ben olmadığı için limon limonatası kullandım)
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kabartma tozu (  baking powder kullanan arkadaşlar 1.5 cay kaşığı baking powder kullanabilirler)
  • 2,5 bardak un ( hamur ne çok cıvık ne de çok koyu olmamalı muhallebi kıvamı iyi un az gelirse ekleyebilirsiniz)
  • 4 adet portakal



Hazırlanması:

  • Yumurta ve şekeri mikserle iyice çırpıyoruz.
  • Yağı, portakal suyu, vanilyayı da ilave edip biraz daha karıştırıyoruz.
  • Sonra unu ve kabartma tozunu eleyerek karışıma ilave ediyoruz ve yavaş yavaş karıştırıyoruz.
  • Çok değil, biraz karıştırsak yeterli olur. Portakalın kabuğunu soyup elimizin serçe parmağı genişliğinde ( bir çoğumuzun serçe parmağı geniş olabilir o zaman o parmağın yanından az küçük olacak halkalar)  halka halka kesiyoruz. Hepsi ayni boyda olmuyor tabi halkaların.  Büyük boyları kullanalım sonra kalan küçük boyları da kalan bazı boşluklara koyabiliriz.

  • Büyük kek kalıbını alıyoruz ( malzeme çok olduğu için büyük kalıp daha iyi olacak) katı yağla margarin veya tere yağı fark etmez yağlıyoruz.

  • Karışımı döküyoruz, kestiğimiz portakalları (küçük hafif aralıklı diziyoruz. ( resimde olduğu gibi)
  • Nasıl dizildiğini göstermek için önce böyle bir resim çektim ve küçük tatlı bir elden yardım aldım. Tabi ki böyle dizmek  zor oluyor. 
  •  İste bu resimde olduğu gibi yapıyoruz. Karışımın hepsini boşaltıyoruz kalıba sonra dilimleri diziyoruz. ama dibe doğru çok fazla bastırmayın portakalları. Hafif yukarıda kalsa olur çünkü kek kabarınca portakal zaten içe doğru gömülüyor.. 

  • Önceden ısıtılmış 180dereceli  ( 350 F)  fırında yaklaşık 40-45 dakika pişiriyoruz.
  • Kek kabarıp üzeri kızarınca kurdanla kontrol ediyoruz içi de pişmişmi diye..
  • Kürdanı keke batırıp çıkarınca hamur bulaşmamışsa kek hazırdır. Yok eğer kürdanın üzerine hamur yapışmışsa o zaman 5-10 dakika daha beklemek lazım pişmesi için..

  • Kek pişince fırından alın, dışarıda 10 dakika kadar bekleyin, sonra ters çevirip kalıptan çıkarın..
  • İyice soğuduktan sonra afiyetle tüketin.

Afiyet olsun  !

9 Ocak 2013

Mutfak Dili`nin Evde Sinema keyfi-5


 Hint filmlerinin yeri ayrıdır, farklıdır, başkadır bende..
Bunlarla büyüdüm desem yalan olmaz.
Bir tek memleketim Hindistan degildi, orda degildim, hintçe konuşmuyordum...
Filimlerini artistlerini ezbere biliyorum.
Bir filime en az 10 kere gitmişimdir.. Gittiğim için de az dayak yemedim hani.. :))

Şarkılarını ezberler, oyuncuların resimlerini satın alır biriktirirdim..
Evde teyzemlerin uzun eteklerini giyer.. uzun şalları kendime sarar evimizin bahçesinin bir basından öteki basına hoplaya zıplaya hint dansı yapardım..



Ne hikmettir bilmiyorum ama Sovyetler Birligi döneminde Azerbaycan`a ve başka Orta Asya ülkelerine en çok hint filimi izletiliyordu.. Televizyon kanallarında sinemalarda hep yaygın şekilde izleniyordu..
Fransız filmleri, Alman filmleri, Yerli filmleri de vardı ama daha çok hint filimi vardı.. Haftanın iki günü bazen de bir günü köyün sinemasında hint filimlerinin yayın günü oluyordu. Carşamba kesinlikle yayınlanıyordu..  Sinemacıya çok yardım ederdim.. İyi biliyorum:)) Filmleri sarmaya, kesik yerlerini bantlamaya çok yardım etmişimdir..  Yarım kalan filim parçasını toplamak bile büyük bir zevkti bizim için. Çocuklar arasında en şanslı sen sayılırdın :))

Bir öğlen bir akşam yayınlanıyordu filim. .
Bende bir öğlen arkadaşlarla, bir de akşam ailece yani dayımla, ablamla, babamla, halamla, bazen annemle giderdim. Yaz sineması oluyordu tüm köyün aşıkları, yeni evliler, yaşlılar hepsi geliyordu izlemeye.. Hiç ayıp sayılmazdı..  Gerçi rahmetli dedem ( annemi babası) hanımına, kızlarına hiç izin vermezdi filime gitmeye. Çook kuralçıydı dedem.. Hanımını, kızlarını kıskanırdı herkesten:(  Bir tek bana izin verirdi.. Teyzemler tabi neden bana izin veriyor diye dedeme çok söyleniyorlardı. " O da bu evin kızı, bize o yaşta izin vermiyordun ona da verme" der beni dedeme şikayet ederlerdi.. Şimdi düşünüyorum galiba onlar beni kıskanıyorlardı :)) Sormak lazım daha kimse hakkın rahmetine ulaşmadan..
Dedem de beni çok sevdiği için hiç bir lafımı iki etmezdi.. Hep izin verirdi.. Filimin parası da o zamanın parasına göre pahalıydı. Yerli filimler, fransız filimleri 20 qepik ( yani 25 kurus) hint filimleri 40 qepikti ( yani 50 kuruş) .
Bir filime 10 kere gittiğim için tabi bana kızmakta haklıydı teyzemler.. Bende olsam kızardım... :))



Heyy gidi çocukluk..
Gerçi gençliğim ve 30 lu yaşlarımda sekil 1 A da gözüktüğü gibi farklı değildir.. :)) 
Şimdi düşünüyorum, bakıyorum hiç eskimemiş içimdeki o hiss.. Hala dansları oynamak geliyor içimden, sapkılarını dinliyorum.. Hayata bir daha gelsem bir daha aynı yapar, aynı düşünürüm diyorum..

Geçen gün dinlerken, hatta mırıldanırken oğlum bana " Anne ne dediklerini anlıyor musun" diye sordu..
Bende "anlamıyorum ama hoşuma gidiyor" dedim...
O da " Öyle şey mi olur" diyor..
" Oglum üunya Maykıl Jackson`u anlıyor mu da dinliyor, Ruslar Tarkan Tarkan deyip sayıklıyor anlıyor mu türkçe şarkıyı da seviyor" diyorum..
Çocuk şaşırıyor:)) " O da doğru" diyor.. :)) Çok fenayım, çocuğa verdiğim misale bak :))

 Evet bu ara iyice takılmış durumdayım yine hint filmlerine..
Sanırım bunun son zamanlarda seyretmek için yeteri kadar güzel türk dizisi bulamadığımdandır.. Şöyle eskiden yayınlanan " Aşk Oyunu" tadında aşk dolu, komedi ve romantik bir dizi yok . Hep siyasi, vurdumlu kırdımlı diziler:((  Ruhum körelir diye korkuyorum :))
Gerçi Stv`nin İki Dünya Arasında dizisini hiiçç kaçırmıyorum da... Onun yanına eşantiyon bulamadım..
Ama buldum sanırım:  Hint filimleri..
 Son günlerde izlediğim bir kaç tanesini de burada paylaşmak istiyorum. Merak edip izlemek isteyen olur diye.
Bakıyorum son zamanlarda çok favori olmuş durumda hint filimler..
İzlediklerim ask, drama, romantik, biraz komedi tarzı filimler..
  
 

Kuch Kuch Hota Hai..

Alternatif İsim: Bir şeyler Oluyor ..

Yapım: 1998 - Hindistan
Süresi: 77 dakika
Yönetmen: Karan Johar
Yapımcı: Yash Johar

Oyuncular: Shahrukh Khan, Kajol, Rani Mukherjee



 Resimler ve bilgi internetten alıntıdır ..

 Filimin konusu: : Rahul (Shahrukh Khan) ve Anjali (Kajol) çok yakın iki dostturlar. Bir gün hayatlarına Tina (Rani Mukherjee) girer ve Rahul Tina’ya aşık olur ve bu ask anjali1nin hayatının değiştirir.

İzlerken merak, üzüntü, bir arada..Her hint filminde olduğu gibi..
Filim eski olduğu için izleme sorun oluyor. Uzun arayıştan sonra buldum.. İki farkı linkte var. 
Bir adreste filim türkçe alt yazılısı ama 2 part eksik .. O yüzden İngilizce alt yazılıdan eksik kısmı izledim.. Sizde öyle yapın.. İngilizce sorun olursa başka çare yok :((

Filimin türkçe bölümleri BURADA ..   .
İngilizce bolumu BURADA
İyi seyirler !

Veer-Zaara 

 
  
Resim ve yazılar alıntırdır.. 

Filmi izlemek icin BURAYA tıklayın..

 Yapım: 2004 - Hindistan
Tür: Dram, Romantik
Süre: 190 dakika
Yönetmen: Yash Chopra
Oyuncular: Shahrukh Khan, Rani Mukherjee, Amitabh Bachchan, Preity Zinta



 Konusu: Veer Pratabh Singh (Shahrukh Khan) ve Zaara'nın ( Prety Zinta) aşk hikayesi anlatan bir yapım. büyük bir komploya düşürülen Veer, 22 yıl hapishanede yatar. aşkı için herşeye katlanan ve ona kavuşacağı günü bekleyen Veer
 Pakistanlı ve Hindistanlı iki asık...  
filmi izledikten sonra gerçekten mi demiştim..
İzlemenizi şiddetle tavsiye ederim..
İyi seyirler!

FANAA

 Türkçe film adı: Mahvolmuş aşk

Tabi ki son zamanların en çok izlenen filmi.. 
Uzun zaman kendime gelemedim izledikten sonra.. 
Zaten gelsem şaşardım :)) 


Türkçe film adı: Mahvolmuş aşk

Oyuncular: Aamir Khan, Kajol, Tabu, Shiney Ahuja, Jaspal Bhatti, Kiron Kher, Rishi Kapoor, Sharat Saxena, ...

Tür: Komedi, Dram, Romantik, Gerilim

Yönetmen: Kunal Kohli

Yapımcı: Aditya Chopra, Yash Chopra
 Resim ve bilgi alıntıdır. 
İzlemek icin BURAYA tıklayın.. 
 
Konusu:‎Zooni (Kajol) kör ama güzel bir kızdır. Bir gün Cumhuriyet kutlamalarında sahne almak için turla Delhi'ye giderken tur rehberi Rehan'a (Aamir Khan) aşık olur. Zooni gözünden amelyat olur ama Rehan'ı hiç göremeden bir bombalı saldırı sonucu kaybeder. Zooni Rehan'ı kaybetmenin üzüntüsüyle ile yaşamaya çalışırken bir gün kapısa çalınır ve kendini hiç bilmediği olayların içinde buluverir. Rehan yaşıyor mudur?


 İyi seyirler ! 
Şimdilik bunlar...


 

6 Ocak 2013

✿ Patatesli, Peynirli Poğaça 1..✿



Tuzlu tarifim az bakıyorum.
Oysa çok yapıyorum ama yazmak için zaman bulamıyorum.
O zamanı şu aralar bulmuş gibiyim.. Bulmuşken yükleneyim dedim tuzlulara..


Tartlılar Gülcandan blogundan almıştım tarifi.. Güzel, pratik, şip şak yapılacak poğaça tarifi.. Tadı da zaten çok güzel olduğu işin şip şak bitiyor.. Kahvaltı için ideal tarif..
Arkadaşın harika tarifleri var.. Bakmak isterseniz adres burada..  http://tatllar.blogspot.com



Ok bu defa uzun uzun anlamak yok tarifi yazıp gidiyorum. Tarifi arkadaştan aldım ama bir iki değişiklik yaptım. Malum bizim evin peynir sevmeyen üyesi var, tanıştırayım Kızım. Onun için iki tarif yapmış oldum.  
İç malzeme isteye bağlı.. Kıyma da olabilir... Ispanak da olabilir.. Tercih sizin..
Afiyet olsun! Kolay gelsin..!



✿ Patatesli Peynirli Poğaça ✿

 

Malzemeler: 

Hamur için:

  • 2 yemek kaşığı kuru maya
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 2 tane yumurta  beyazı( sarılarını üzerine süsün)
  • yarim su bardak ayçiçek yağ
  • 1 tatlı kaşığı toz seker
  • 1çay  kasığı tuz
  • aldığı kadar unn
İç Malzeme:

Beyaz peynir ( lor da olur). Amerika`da yaşayan arkadaşlar Feta denilen ezilmiş peynir kullanabilir.

Patates ( haşlanır kabukları soyulur,ezilir. yağda yarım adet soğanla bir kaşık salçayla kavrulur tuz karabiber eklenir..)

Üzerine:

2 yumurta sarısı 
çörek otu veya susam..



Hazırlanması:
  • Önce patatesi  haşlayın kabukları soyun ezin.. 2-3 kaşık sıvı yağda yarım adet soğanı kavurun patatesi ilave edin tuz karabiber ekleyin. İsterseniz yarım yemek kaşığı salça da ilave edin.. Bir iki karıştırdıktan sonra soğumasını bekleyin.
  • Yumurtanın sarisini üzerine sürmek için ayırın.
  • Tüm sıvı malzemeleri ve mayayı ekleyip iyice karıştırın.
  • Daha sonra unu yavaş yavaş ilave ederek yumuşak hamur elde edin..
  • Hamurun üzerini kapatın yarım saat dinlensin..  ( ben genelde hamurun olduğu kaba poşet geçiriyorum. Bildiğimiz alışveriş poşetlerinden temiz olanından. Ya da streç kapatabilirsiniz. 
  • Hamuru 2 ye 3 e bölüp top yapın .
  • Hamurun birini alın tezgahta merdaneyle uzunlamasına  aynı pide gibi ama biraz geniş enine doğru açın. Resimde gözüktügü gibi.
  • Peyniri her tarafına serpin. Rulo yapın üçgen kesip tepsiye dizin. 
  • Sonra patatesi de aynı her tarafına yayın, hamuru rulo yapın üçgen kesin tepsiye dizin .
  • Üzerine yumurta sarisini sürüp susam veya çörek otu serpin.  
   

  • Sırayla öteki hamurlara da ayni işlemi yapın. 
  • Önceden ısıtılmış 200 ( 350 F)  derecede üzeri kızarana kadar pisirin.   

  

Afiyet olsun!


3 Ocak 2013

✿HAVUÇLU, BADEMLİ KEK.. 2013 YILI.. ✿




Giriş yazısı 2013 senesinin ilk dakikarı, ilk yazısı!!!
Olacaktı Ben tembel anca yayınlama fırsatı buldu :((

Bu senenin dileği gönlümde o kadar çok ki...  Saklı, gizli, sessiz olsun şimdilik.. Rabbim gönlümü sen benden daha iyi biliyorsun. Hayırlısı ile olsun hepsi.. Amin.!
Sizlere de aynı dilekleri diliyorum.. Gönülünüzden geçenler olsun hayırlısı ile.. 

Nereden başlasam düşünüp dürüyorum her yazı yazarken.. Sil, yaz... Sonra... :(
En iyisi geçen yazının sonucundan başlıyayım. Hani bir önceki yazıda bahsetmiştim ya muz çaldım markette..Pardon yanlış anlaşılmasın çalmadım tamamen dalgınlıktı. Uzun Uzun anlattırmayın bana simdi.. En iyisi siz bir zahmet bir önceki yazıyı okuyun, sonra gelin burayı okuyun. Özür dilerim :((
Yorum yazan arkadaşlara cook teşekkür ederim.. Evet dediğiniz gibi yaptım, aldım muzu gittim markete.. Kamera filan çekmiştir diye de korkmadım değil..

Yalnız en komik olan neydi.. Herkes marketten elinde yiyecek alıp çıkıyor ben elime iki muz markete gidiyorum... Heyy Allahım akıl edip bir poşete de koymadım yaa. Aldığım gibi çıktım evden, indim arabadan elimde iki muz gidiyorum markete.. İnsanların bana garip bakışlarından fark ettim muzu elimde götürüyorum:))
Neyse geç oraları.. Ayy ben aksamdan o kadar çok senaryo kurdum ki aklımda anlatamam..
Şimdi hani hırsizlik gibi gözüküyor tamam ama geri verirken kahramanlık yapmış oluyorum ya nasıl olacak nasıl karşılanır bu..


Söyle düşündüm ben muzu veriyorum ve bundan etkilenen maket sorumlusu beni müdüre götürür o da çok duygulanır bana çook teşekkür eder..
Teşekkür az der tutar bana bir çanta dolusu para verir..
 Yok en iyisi biz bu olayı gazeteye diyelim der gazeteci çağırır benimle röportaj yaparlar, resimler çekerler American Times  gazetesinin ilk sayfasında manşet haber olurum.. Vayy beee. Hayallere bak..
Ya da çok etkilenirler bana is verirler.. Hangi işi istiyorsun seçim senin deseler Mudur, Mudur yarımcısı filan Düşünüp cevap veririm deyeip erteliyormuşum ve sair... Heyyy daldım gittim, yazdım durdum senaryo..:))
Bu düşüncelerin arasında kötü olanlarda vardı ama yazmayayım  :(((

Elimde muz yaklaştım iki tane konuşan kasiyere..  İnsanları hayrete bırakacak, süper, müthiş, katıksız  İngilizcemle öyle bir anlattım ki.. Kasiyer ya lütfen bu dili nerede öğrendin seni çok piss kıskandık diyecekler gibi bakıyorlardı.. Hayran hayran.. Yani deşeler ki kursun ismini ver bizde gidelim vermeyecektim, verir miyim.. " Bu turkiş İngliş bunu öğrenmek zor. Her yiğidin harcı degil... Önce bi zahmet türk ol, sonra öğren yoksa yok dil filan :))" diyecektim.. Ama sormadılar tühhh.. :(((

Hayranlığını sakladı sanırım kadın ama beni kasaya buyur etmeye engel olmadı hayranlığı. "Sizi kasaya alalım  ödeyin parayı hiç sorun yok" dedi ve şok çok tesekkuür etti sag olsun hakkını yemiyeyim..
Kasaya ödemeye geçtim ama hala  kasiyer kadına" Ayy dünden çok kotu oldum, rahatsız oldum" diye anlatıp duruyorum.  Sanki süper konuşuyorum :))
"Rahatsız oldum,  bu gün de gelip ödemek istedim" diye anlatınca kasiyer " Ayy evet bende çok rahatsız oluyorum içim içimi yiyor öyle olunca" dedi..
Vayy!!! bak Samire yalnız değilsin gülüm kadının başına kaç kere gelmiş. Karşında tecrübe konuşuyor:)))
Kadın tarttı, hesapladı borcun 30 sent dedi... :))
Yani, Allah korusun 30 sent yakacakmış ahiretimi..



Ödedim parayı, aldım muzu, geldim oturdum araba.. başladım muzu yemeye.. Oyyy ne de tatı, ne de güzel, ne lezzetliymiş kızzz. İlk defa muzu gerçekten çok sevdim.. Rabbim tüm nimetlerini helal bir şekilde tüketmemizi nasip etsin.. Amin..

✿ Havuçlu Bademli Kek.. ✿




Kek yandı mi.. Daldım mi yine sohbete.:))
Yok önce tarif ..




Tarifi bir arkadaştan olduğu gibi aldım, yalnız benim evde olan malzemelerle bir iki değişiklik yaparak yayınlıyorum.
Şöyle ki bir su bardağı ceviz yerine yaklaşık bir su bardağı file badem ( yani ince kıyılmış badem) kullandım. Kek kalıbı evde olan kenarı yüksek ama geniş olamayan kalıp kullandım.



 Kızımın  ben resimlerken bile daynamayıp kremasına bandığı sekil 1 A da görülüyor.Tadına da ayrı bayıldı. Hatta süslü resimlediğim dilimleri yedi. Pek sever süslü yemekleri. Restoran tarzı olacak yemekler severek bitirir.. Ayni benim çocukluğumda yaptığım gibi :)) 


 Çok beğendik çok güzeldi, harikaydı... Simdi sıra yapılışında..



HAVUÇLU, BADEMLİ KEK.
 Malzemeler
  • 4 Adet Yumurta
  • 1 Su Bardağı Sıvı Yağ
  • 2 Su Bardağı Şeker
  • 2 Su Bardağı (Rendelenmiş) Havuç
  • 2,5 Su Bardağı Un
  • 1 Su Bardağı file Badem 
  • 1 Adet Limon Kabuğu Rendesi
  • 2 Tatlı Kaşığı Tarçın
  • 1 Paket Kabartma Tozu
  • 1 Paket Vanilya  



     
    Yapılışı
  1. Yumurtaları ve şekeri, şeker eriyinceye kadar çırpın. Yağı ekleyin ve çırpmaya devam edin.
  2. Toz malzemeleri (un, tarçın, kabartma tozu ve vanilya) bir kaba eleyin. Limon kabuğu ve havuç rendesin, bademleri ekleyin.
  3. Çırptığınız sıvı malzemeyi (yumurta, şeker, yağ) karışıma ekleyerek çok az daha karıştırın.



  4. Katı yağ ile yağlayıp, un serptiğiniz kalıba dökün ve 180 ( 350 F) derecede yaklaşık  40-50 dk. (batırdığınız kürdan temiz çıkıncaya kadar) pişirin. 

Afiyet olsun!


Son olarak Yeni Yılınızı kutlar ve Yeni yılın  Hayırlı,Uğurlu, Mutlu, Sağlıklı olmasını temenni ederim herkese inşallah..
Ailevi tartışma sonrası gelen barış güllerile Barış olsun yeni yıl tüm Dünya adına diyorum..:))


✿Mutfak Dili ✿ © Ocak-2015. Destek-Blogger

Blog design-Tasarım-GÜL TASARİM